3.GÖLGE VE YILAN

360 35 70
                                    

Hiii!! Nasılsınız ? Umarım iyisinizdir. Hepinize iyi okumalar diliyorum. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınnn🖤

                                 🏕️

Odaklanmış bir şekilde gölgelere bakıyordum.

Gölgeler sadece kendi evlerinin bahçesinde dolaşıyorlardı. Ne içeri giriyorlar ne de sınırın dışına çıkıyorlardı. Sanki kendi bahçelerine hapsolmuş gibi bir köşeden diğerine gidiyor, bahçe kapısının önünden geçmelerine rağmen dışarıya adım atmıyorlardı.

Birbirlerini de görmüyor gibilerdi. Bazı evlerin bahçesinde 2-3 tane varken diğerleri daha kalabalık görünüyordu, buna rağmen durup da tek kelime etmiyor, bahçeyi hiç yorulmadan tavaf etmeye devam ediyorlardı.

Kanım çekilmiş gibi hissettim. Bu yaratıklar kesinlikle insan değildi, artık buna emindim.

Hayalet demek istiyordum ama hayalete de benzemiyorlardı. Öyle olsa şeffaflarmış gibi birbirlerinin içinden geçebilirlerdi. Fakat bunlar birbirine değmeden yürüyorlardı.

''Artık bize de söyleyecek misiniz ne gördüğünüzü?'' dedi Pırıl cama doğru yaklaşarak. Yüzü bembeyaz olan Emre sessizce doğrularak arkadaşına döndü. Her zaman gerçekçi biri olmuştu ve şu an gördükleri ona hiç de gerçekmiş gibi gelmiyordu. Bir şeyler söylemek istiyordu ama kendisine bile saçma geldiği için ağzını açamıyordu. Gözlerinden birçok duygu geçiyordu. Mantıklı bir açıklaması yoktu. Ne gördüğünü veya ne gördüğünü düşündüğünü de bilmiyordu.

Sırtımı cama yaslamış bir şekilde onu incelerken mavi gözlerini bana çevirdi. Şimdi sadece tek bir duygu vardı, pişmanlık.

Bana söyledikleri için pişmanmış gibi gözüküyordu. Bunu açık bir şekilde fark edebiliyordum. Artık bana gerçekten inanıyordu. Ama bunun için biraz geç kalmıştı.

Dolgun ve hafif mora dönmüş dudaklarını araladığında kafamı önüme çevirerek Su ve Yağmur'un olduğu tarafa ilerledim. Büyük ihtimalle özür dileyecekti. Fakat bunu istemiyordum. Onun özrüne ihtiyacım yoktu.

'Bu kadar kolay silebiliyor musun hoşlandığın çocuğu?' dedi iç sesim.

Silmek değildi bu. Okulda arkadaş ortamında en fazla üç beş kere konuştuğum çocuktan bir beklentim yoktu ama kırıldığım doğruydu.

''Neva?'' dedi Su oturduğu yerden ayağa kalkarak. Herkesi korku sarmıştı. Bizden bir şeyler söylememizi bekliyorlardı ama daha ne gördüğümüzü biz bile bilmiyorken ne diyebilirdik ki?

''Gördünüz değil mi? Siz de gördünüz! Uyduruyor muymuşum Emre, ha?'' dedi Berk sonlara doğru sesini yükselterek.

''Hayır.'' dedi Emre kısık bir sesle cevap vererek.

''Allah kahretsin ne gördünüz?!'' Selin Emre'nin yanına giderek kendisinin iki katı olan kaslı bedeni sarsamaya çalıştı. Normalde yerinden kıpırdamayacak olan Emre zaten yaşamış olduğu şokla gücünü koruyamamıştı. Selin'in sarsmasıyla bir iki adım gerileyerek kendine gelirken başını dikleştirdi.

''Bilmiyorum Selin, Bilmiyorum! İnsana benzeyen siyah karartılar var dışarıda. Kafalarını yere eğmiş zombi gibi dolaşıyorlar. Gördüğüm şeyler mantıklı değil!''

''Belki de artık her şeyde mantık aramayı bırakmalısın Emre.'' dedim kısık ama duyabileceği bir sesle.

''Yapamam Neva. Aklımı kaybetmemi mi istiyorsun? Benim dünyamda gri diye bir şey yok. Her şey ya siyahtır ya da beyaz. Mutlaka bir açıklama olmak zorunda.''

SEPTEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin