8. YER ALTI MAĞARASI

192 17 4
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayi unutmayin iyi okumalar<3

                                 🏕️

YAZARIN ANLATIMINDAN

KONUM : GÜVENLİ BÖLGE - KAMP ALANI

Neva'nın bağırışları herkesi kabus gibi bir güne uyandırmıştı.

Hiç kimse Neva'nın neden Uras'ın adını sayıkladığını veya neden dışarıdaki bütün o tehlikelere rağmen tek başına peşlerinden gitmek istediğini anlamamıştı. Kız ayakkabısını bile giymemişti.

Aradan çok geçmeden Neva Uras ile geri dönmüştü. Herkesin sormak istediği sorular vardı fakat kimse cesaret edememişti. Uras'tan korktukları bir gerçekti.

Su Uras'ın ona eliyle işaret yaptığını görür görmez kampta ona verilen ilk yardım çantasını alarak yanlarına koştu. Önemli bir durum olmadıkça Uras'ın onu yanına çağırmayacağını biliyordu.

İçinden önemli bir şey olmamasını diliyordu Su. Aslında Neva'yı iyi görmüştü. Suratında veya vücudunda herhangi bir yara gözükmüyordu.

Ayakları diye düşündü Su. Ayaklarının altı yaralanmış olmalı.

Arkadaşının yanına vardığında ona neler olup bittiğini sormak istese de Uras'ın yanında konuşma taraftarı olmadığından sesini çıkarmadan pansumanını yaptı. Neva'nın ayağının altı tahmin ettiği gibiydi. Küçük küçük kesikler ve taşların bıraktığı ufak oyuklar vardı. İçi sızlayarak yaptığı pansuman faslı bittikten sonra arkadaşına kocaman sarıldı ve bunun ona güç vermesini umdu. Sonra ise elindekini bırakmak amacıyla kiler olarak kullandıkları küçük odaya yöneldi. Geri döndüğünde Neva ve Uras gitmişti.

Su Yağmur'un yanına, bahçe kısmına gitmeye karar verdi. İnsanların yanına gelip Neva'ya ne olduğunu sormalarını istemiyordu. En azından bunu yaptıkları zaman yalnız olmak istemiyordu.

Kimseyle göz göze gelmemek için kafasını önüne eğerek ilerledi. Ancak bu Ateş'in radarına takılmasına engel olamadı.

Ateş Uras'tan bile önce uyanmıştı. Çardaklara oturarak kafasında dönen tilkilerle oyunlar oynuyordu.

Dün akşam Uras ve Neva'yı ateşin başında konuşurlarken izlemişti bir köşede. İkisin bir arada olmasında onu rahatsız eden bir şeyler vardı. Neva, onu bir şekilde endişelendiriyordu. Yeni gelen grubun lideriydi. Hayır lider değil, sözcüydü. Uras'a her boklarını bildirmesi gereken bir sözcüydü sadece. Yine de Uras ile irtibat halinde olması onu rahatsız ediyordu. İkisinin ittifak kurması isteyeceği son şeydi. Fakat bu pek mümkün görünmüyordu. Kızın Uras'tan nefret eder gibi bir hali vardı ve Ateş bunu kullanabilirdi. Eğer yeni gelenleri kendi tarafına alırsa Uras'tan ve onun aptal yardakçılarından kurtulabilirdi. Kamp tamamen ona kalırdı. Bu lanet ormandan kurtulana kadar kendi egemenliğini kurardı ve kimseye hesap vermek zorunda kalmazdı.

Ateş oturduğu yerden kalkarak az önce Uras'ın yanında olan küçük sarı kızın arkasından ilerlemeye başladı. Ürkek bir ceylan gibi başını önüne eğmiş kimseye fark edilmemeyi umarak yürüyordu kız.

Ateş kendi kendine sırıttı. Bu masumluktan çok uzak, şeytani bir sırıtıştı

Avına sessizce yaklaşan bir avcı gibi kıza yaklaştı ve tek kelime etmeden kolundan tutarak kendine çevirdi. Yüzünde şimdi en korkutucu ifadelerinden biri vardı.

Ne olduğunu hala fark edememiş olan Su panikleyerek geri çekilmeye çalıştı. Eli ayağına dolaşmıştı. Kampın en tehlikeli çocuklarından biri ondan ne istiyor olabilirdi ki?

SEPTEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin