Gözünüzde daha rahat canlanması için Emre'nin resmini bırakıyorumm 🖤
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın 🌚🖤
🏕️
''Hepsi bu kadar.'' dedim kafamı ellerimin arasına alarak.
Uras'ın yanından ayrılır ayrılmaz bizimkilerin yanına gelmiş ve Uras'ın hazırladığı listeyi herkesin görebileceği bir şekilde ortaya koymuştum. Daha sonra onun kelimeleriyle görevleri açıklamış ve çıkacak kaosu seyretmek için arkama yaslanmıştım.
''Evde temizlik yapmıyorum, koskoca ormanda mı yapacağım ya!'' dedi Selin sitemle.
Şimdi masadan birkaç memnuniyetsiz ses daha yükseliyordu. Erkekler açısından pek sıkıntı çıkmamıştı, sadece klasik üçlü kızımız hoşnut değildi.
Bir de sen.
Evet bir de ben.
Ama yemin ederim benim sebeplerim onlardan farklıydı.
Selin, Gökçe ve Pırıl'ın görevleri konusunda itiraz etmelerinin nedenleri havalarının bozulacağını düşünmeleriydi. Oysa ben yerimde duramayacağımı bildiğimden işlevi olan, hareket halinde olabileceğim bir görev istemiştim. Bizim üçlüye sorsan diğer görevleri de istemeyeceklerdi zaten. Ama ben keşif takımında olmayı gerçekten çok istiyordum. Sonuçta önemli olan farklı perspektifler, değil mi?
''Ee ne yaptınız gençler? Görevlerle ilgili bir sıkıntı var mı?''
Çakıl gülümseyerek bize doğru geliyordu. Çocuk yürüyen pozitif enerji gibiydi. Bu ormanın içinde böyle kalabilmesini kıskanmıştım.
''Bence kızlara sorma çünkü bir başlarlarsa akşama kadar susmazlar.'' Dedi Kaan yarım ağız gülerek.
''Hiç de bile.''
''Haydi, gelin biraz aramıza karışın.'' dedi Çakıl kafasıyla arkasındaki grubu işaret ederek
Oturduğumuz yerden kalkarak Çakıl'ın peşinden diğerlerinin yanına gitmiştik. Bizimkiler de bizim peşimizden gelmişlerdi. Sürekli olarak bizimle ilgilenen Kaya, Basra ve Çakıl haricinde onların geri kalanı çok soğuktu. Biz yokmuşuz gibi davranıyorlar ve bizimle sohbet etmekten kaçınıyorlardı. İlk geldiğimiz gün bu kadar yabani olmadıklarını hatırlıyorum ama o günden bugüne ne değişmiş olabileceğini bilmiyordum. Bize düşmanca bakıyorlardı ama aramızda bildiğim kadarıyla bir sorun yaşanmamıştı. Diğer arkadaşlarım da bu durumun farkındaydılar ve bu nedenle onlara yaklaşmaya çalışmıyorlardı. Deniz ve Didem neredeyse bizimle bile konuşmuyorlardı, ki bu çok normaldi. Yavaş yavaş atlatacaklardı yaşadıkları kaybın acısını. Bu sırada bizim de onlara sessizce destek olmaktan başka yapabileceğimiz bir şey yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEPTEM
FantasyGözlerini gözlerime sabitleyerek parmağını yavaşça yüzümde gezdirdi. ''Neler yapabileceğim hakkında hiçbir fikrin yok.'' diye fısıldadı. Dokunduğu yerler alevlenmeyi bekleyen bir soba gibi yanmaya başladığında içimden kendime küfür etmiştim. Bu hal...