9. KAVGA

232 14 14
                                    

Bebeklerim, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Düşünceleriniz benim için çok önemli <3

İyi okumalar...

🏕️

Neva'dan

Dönüş yolumuz çok sessiz ilerliyordu. Mağaradan çıktıktan sonra ne Uras, ne de ben tek kelime edememiştik. Kireç gibi suratlarımızla arkadaşlarımızın karşısına çıktığımızda bize yüzlerce soru sordular. Ben kalabalıktan sıyrılıp bir köşeye çekilirken Uras da etrafındakileri birkaç sert sözcük ile savuşturarak dönüş için hazırlık yapmalarını söyledi.

Barın bizden yaklaşık bir saat önce çıkmıştı. Söylediğine göre onun gittiği tarafta kayda değer hiçbir şey yokmuş. Sadece boş duvarlar ve kayalar...

Kerem yanıma geldiğinde başım hala iki elimin arasında, yüzüm yere dönüktü. Gördüğüm şeylerin, gördüğümüz şeylerin sindirilmesi oldukça zordu. Kendimi kafamdakilerin birer hayal ürünü olduğuna inandırmaya çalışırken başka birine bunları gerçekmiş gibi anlatmaya dilim varmıyordu. Bu yüzden sustum. Kerem bana sorular sorarken sesimi çıkarmadım. Kafamı kaldırıp ona bakmadım. Ne kadar süre öylece durduğumu bilmiyorum. Beni kendime getiren Uras'ın ela gözleriydi.

Bir dizini yere yaslamış olan Uras çenemi parmaklarıyla kavrayıp yukarı kaldırarak kendisine bakmaya zorlamıştı beni.

''Seslendim.'' dedi elini çekip ayağa kalkarak.

Duymamıştım. Kah, duysam da duymamış gibi yapardım büyük ihtimalle. Aklım hala yerinde değilken onunla gördüğümüz şeyler hakkında konuşmak isteyeceğim son şeydi. Ya da sadece konuşmak...

''Duymadım.'' dedim kendimin bile zor duyacağı bir sesle.

Mağaranın soğuk koridorlarında kendimize gelmek için neredeyse yarım saatimizi harcamıştık. Bacaklarım gözümün önünde dolaşan imgelerden dolayı titriyordu. Uras ise hiçbir şey olmamış gibi bir duruşla karşımda dikiliyordu. Bakışlarımı yüzüne çıkardığımda asıl olayın gözlerine yansıdığını fark ettim. O da benim gibi şok içindeydi. Sadece adımları benden daha sağlamdı.

''Toparlan, gitmemiz lazım.'' dedi oldukça normal çıkan sesiyle.

Nasıl bu kadar güçlü durabildiğine şaşkınlıkla baktım. O da benimle aynı şeyleri görmüştü. O da benimle aynı şeyleri hissetmişti. Nasıl oluyordu da bu kadar kolay kendine gelebiliyordu?

Ben ona bakmayı sürdürürken bir kez daha kalkmamı söyledi. Bu sefer sesi az önceki gibi anlayışlı değdi.

Uyarısını anlayarak ayağa kalktım. Küçük güvenli bölgemize dönme zamanıydı.

🏕️

Dönüş yolculuğumuz sessiz ve sakin geçmişti. Bunu derken dışımıza yansıttıklarımızdan bahsediyordum. Çünkü Uras ile kafalarımızın içinin sessiz olmasına imkan yoktu.

En son kapının önünde onu bıraktığımdan beri bir daha görmemiştim Ateş'i ve bundan hala Uras'a bahsetmemiştim. Vereceği tepkiden, bana kızmasından korktuğumu fark ettim. Şimdi söylersem bünyemin gördüğüm şeylerden sonra Uras'ı kaldırabileceğinden emin değildim. Ama bir de söylemezsem neden bu kadar geç söylediğimle ilgili daha çok azar yiyecektim.

Birkaç adım önümde yürüyen Uras'ın sırtına bakışlarımı sabitledim. Ne yapmalıydım? Söylemeli miydim yoksa hiçbir şey olmamış gibi davranıp bu konuyu ona hiç açmamalı mıydım?

SEPTEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin