14. ADA KONSEYİ

180 16 54
                                    

Amerikalardan doner donmez size bolum atiyorum bebeklerim. Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayi unutmayinn🖤 iyi okumalarr

🏕️

Konseyin toplanma vakti geldiğinde içimde Uras'ın karşısına çıkacak cesareti bulamıyordum. Emre'nin beni öpmesi onu ilgilendirmezdi. Hayatımda olup biten herhangi bir şey onu ilgilendirmezdi. Yine de aklıma o geldikçe içim buza dönüşüyor ve zavallı kalbim atmayı bırakıyordu. O anki bakışlarında bir şey vardı. Yeninden başa dönmüşüz gibi hissettiren bir şey. İşte bu yüzden korkuyordum karşısına çıkmaya. Soğuk Uras'ı görmek istemiyordum. Bazı mesafeleri daha yeni aşmıştık fakat şimdi yine başa dönecektik.

''Neva artık gitmemiz lazım yoksa geç kalacağız.''

Su kolumu çekiştirdiğinde kendime gelerek tamam diye mırıldandım. Kerem ve Kaan bizi Uras'ın barakasının önünde bekliyorlardı. Kampın geri kalanı ise ya ateşin başında ya da çadırlarındaydı.

Kaan bizim yaklaştığımızı görür görmez ''Sonunda.'' Diyerek kapıyı çalmadan içeri girdi. O kadar da bekletmemiştik.

Kerem onun bu tepkisine gözlerini devirdikten sonra geçmemiz için bize yol açtı ve arkamızdan girerek kapıyı kapattı. Küçük odanın içinde dev cüsseli dört erkek varken nefes almak biraz zor olacaktı. Çoğu yeri kaplıyorlardı ve hareket etmek için az bir alan vardı.

''Biraz daha gelmeseydiniz birbirimizi canlı canlı yiyecektik.''

''Kaptanımız hazırlanamadı.''

Kaan Ateş'in yanına geçmişti, ikisi birlikte camın önünde duruyorlardı. Basra Kaya ile yatağın üzerinde oturuyordu ama Kaya biz gelince yer vermek için kalkmıştı. Su ile Basra'nın yanına yerleşirken Kerem ve Kaya yatağın karşısındaki sandalyelere oturmuşlardı. Tek bir kişi eksikti.

''Uras hazretleri nerede?''

Kerem aklımdaki soruyu dile getirirken kapı da eş zamanlı açıldı ve Uras içeri girdi. Elinde bir parşömen tutuyordu.

''Birileri haritayı getirmeyi unutmuş.'' Dedi ve elindekini masaya serdikten sonra geri çekildi.

Sesi buzdan daha mı soğuktu yoksa ben kapı açıldığı için mi üşümüştüm karar veremedim. Gözlerine bakmaya kendimi hazır hissetmiyordum.

''Ve Ada Konseyi toplanır.''

Kaan kendi kendine gülerken Ateş de ona eşlik etmişti. Şu an kendimi dikenli bir telin üzerinde gibi hissediyordum. Bir yanda Kaan vardı. Emre ile ilgili hislerimi herkesin içinde söylemiş ve bana karşı bulduğu her kozu değerlendirmekten geri kalmamıştı. Ona ne yaptığımı, benden neden bu kadar nefret ettiğini bilmiyordum. Sadece iğneleyici sözlerini kendine saklamasını ve beni görmezden gelmesini istiyordum. Diğer yanda Ateş vardı. Bu gece benim için büyük bir piyango oynananacaktı. Ya Ateş mağaraya herkesten önce girdiğini itiraf edecek ya da bunu kendine saklayacaktı. Uras'ın dediği kadar aptaldım gerçekten. Ona bu olayı anlatmak için canımı tehlikeye atmış yine de hiçbir şey demememle kalmıştım. Şimdi ise kaderim Ateş'in elindeydi. Bir de Uras kendi kaderimizi kendimizin yazdığından bahsediyordu.

Uras'ın Emre ile aramda geçenleri burada açmayacağına emindim. Onunla ilgili beni huzursuz eden Uras'ın gözünde aptal aşık kız konumuna düşmekti. Aptal, aşık, gurursuz...

Aşık mıydım ki ben Emre'ye? Aşk kadar büyük bir duygu muydu hislerim yoksa saf bir sevgi miydi? Aşk tutkuyu da getirirdi. Şimdiye kadar Emre'yi hiç arzulamamıştım ve beni öptüğünde... Evet heyecanlanmıştım ama kitaplarda okuduğum gibi değildi.

SEPTEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin