31. Bölüm: Affettim.
❄️
Barışla olan telefon konuşmamı sonlandırıp akşam için yemek hazırlayan Uraz'ın yanına geçtim. Geldiğimizden beri konuşmaktan başka bir şey yapmamıştık. Şimdi ise açlıktan ölmemek için yemek hazırlıyorduk. Daha doğrusu ben telefonla konuşmak için mutfaktan ayrıldığımda Uraz hazırlıyordu.
Mutfağa girdiğim an gördüğüm görüntüyle, "Ne yaptın be domateslere?" diyerek şaşkınca ona baktım. Omuz silkip domatesleri doğramaya pardon deşmeye devam etti. Gördüğüm görüntüye dayanamayıp, "Uraz," dedim derin bir nefes alıp. "Bırak ve geç otur." Suratımdaki ifadeye bir bakış atıp dünden razı bir şekilde güldüğünde ona dik dik bakmaya devam ettim.
"Tamam patron. Bende bunu demeni bekliyordum." Ona göz devirip ellerimi yıkadıktan sonra sosu ben hazırlamaya başladım. O da çoktan pişmiş olan makarnayı süzüp tencereye geri koydu. Yaklaşık on dakika sonra her şeyi hazırlayıp masaya geçtiğimizde yine sorularını ard arda sormaya başlamıştı.
"Barıştı değil mi? Ne dedi? Ne yapmış o kız?" Makarnamdan bir çatal alıp dudağımı yaladım. "Evet, Sema evi dağıtmış, sonra da çekip gitmiş." Tek kaşı havalandı. "Gitmiş, terk etmiş yani?"
"Galiba." Dedim bozulan suratımı düzeltip. Sema'yla Barış sayesinde tanışmıştım. Onu seviyordum ama beni anlayıp dinlemeden öyle bir tepki vermesi hiç hoşuma gitmemişti. Artık insanlara fazla değer vermemeyi kesin olarak kafama işlemiştim. Gitmek istiyorsa gidebilirdi, kimseye yalvaracak değildim.
"Sen geçen Edim'in kaldığı odaya geç istersen bugün." Dedi limonatasından bir yudum alıp. "Edim gelmeyecek artık." Kaşlarım kendiliğinden çatıldığında, "Neden?" dedim merakla. Uraz imalı ifadesine yeniden büründü. "Kendi evine geçti, işleri varmış." Merak ettiğim şey neden ben Uraz'a taşındığım an gittiğiydi.
"Ben gelir gelmez işi mi çıkmış?" Dediğimde gülümsedi. "Saçmalama Aymira, Edim her fırsatı kaçırır bunu kaçırmaz." Dudak büzdüm. "Neyse ne, hadi çabuk ye de film izleyelim." Uraz kafa sallayıp beni onayladıktan sonra etrafı topladık. Ardından da mısır patlatıp binbir zorlukla film seçtik. Hiçbir derdimiz yokmuş gibi film keyfi yapmamız komikti.
"Korku filmi." Dedi Uraz korkmamı ister gibi. Korkuyordum da zaten ama çaktırmamaya çalışıyordum. "Ee yani?" Dedim alayla. Filmin kapağı bile korkunçtu. "Yok bir şey." Yerimize geçip filmi başlattık. Etrafa yüksek sesli bir müzik ve ürperti iyice yayılmıştı. Gerim gerim gerilirken ağzını şapırdatarak mısır yiyen Uraz'ın koluna vurdum. "Düzgün ye şunu."
"Tamam be." Filmin ortalarına kadar yutkuna yutkuna izlerken çoğu sahnede midem bulandı. Kesinlikle korku filmi bana göre değildi. Tam filme adapte olmaya çalıştığım an duyduğum kapı sesiyle hızla Uraz'ın kolunu tuttum. "Uraz, kapı sesi geldi sanki." dedim fısıltıyla. Bakışları ağır ağır salonun kapısını bulduğunda yutkunduğunu gördüm. O da korkuyordu işte.
"Yok kızım bir şey, kim gelebilir sanki?" Deyip yeniden önüne döndüğünde filme yeniden kapılmıştım ki bu sefer de ayak sesleri duydum. Gerçekten kokuyordum. "Uraz," dedim korkuyla. "Ya bir git bak. Korkmaya başladım ben." Filmin gerilim müziğiyle daha da korkarken Uraz kaseyle birlikte ayağa kalktı.
Tam o anda cüsseli bir karartı içeri girdiğinde televizyondan gelen çığlıkla birlikte ikimiz de çığlık attık. Hatta Uraz çığlık atmakla kalkmayıp korkuyla kaseyi o kişiye fırlattı.
"Ah! Siktir! Ne oluyor lan?" Edim'in sesiyle ikimize de kal gelirken ışıkların açılmasıyla görüş açıma Edim girdi, eli anlındaydı. "Lan it, ne diye fırlatıyorsun, kafam gitti." Diyerek Uraz'a öfkeyle baktığında yutkundum. Kalbim korkudan deli gibi çarparken bakışlarım kendine gelmek ister gibi yüzünü sıvazlayan Uraz'daydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acımasız
Teen Fiction"Dilini, dudağından uzak tut." Diyerek gözlerini yumup yeniden araladığında yanağımı dişleyeyim derken dudağımı dişlemiştim. İstemsiz yaptığım bu harekete yutkunarak karşılık verdiğinde hipnoz olmuş gibiydim. "Yapma şu hareketi anasını satayım, yapm...