13. Bölüm: Kalp.
❄️
Edim, elinde birkaç karton kutuyla salona girip oturduğum koltukta biraz mesafe bırakarak yanıma oturduğunda elindekileri ortadaki cam sehpaya bırakmıştı. Arada bir kaçamak bakışlar atsam da yönümü asla ona çevirmeden karton poşetleri araladım, iki kutu pizza ve kola vardı.
"Ben bardak getireyim." Edim'e kısa bir bakış atıp mutfaktan iki tane bardak aldım, salona girdiğimde ise Edim çoktan yemeye başlamıştı. Bakışlarımı kısa bir an yüzüne çevirip bana bakan harelerini gördüğümde yeniden gözlerimi kaçırdım.
Pizza paketimi açıp kolaları doldurduktan sonra ise bardağı Edim'e uzattım, gözleriyle bana doğru eğilerek bardağı kavradı. Kızaran yüzümü anında sol tarafa doğru çevirip bakışlarından kurtulduğumda nefesi yanağımdaydı. Bu kadar yakın olması bana iyi gelmiyordu.
"Hızlı ye, geç kalmayalım." Yere bıraktığım karton poşeti kavradıktan sonra geri çekildiğinde poşetten iki küçük kutu çıkardı. Patates kızartması olduğunu araladığı kaptan anlarken pizzamı yemeye başladım.
Bakışlarını sürekli üzerimde hissediyordum fakat ona bakmak yerine gayet normal bir tavırla yemeğimi yiyordum. "Üzerimi değiştireceğim, sonra hemen çıkarız." Diyerek merdivenlere yöneldiğinde ortalığı hızla toparlayıp odaya çıktım. Dağılmış çantama bir göz atıp içinden kalın gri bir sweat ve siyah bir pantolon çıkararak hızla giyindim.
Uraz'ın nasıl düşündüğünü bilmesem de çantama koyduğu iki ayakkabıya göz atıp gülümsedim. Beyaz spor ayakkabılarımı ayağıma geçirip aşağı indim, Edim hazırdı ve her zaman olduğunun aksine bugün kazak giymemiş tıpkı benim gibi kapüşonlu bir sweat tercih etmişti.
Renginin siyah olması dışında neredeyse aynı olmamıza göz devirip araladığı kapıdan çıktım ve asansöre bindim.
Birkaç dakika sonra, "Yalnız bir yere gitmeyeceksin. Kötü hissettiğin zaman da anında söyleyeceksin." Diye yumuşak bir tonda konuştuğunda ona yandan bir bakış atarak asansörden ardından hızlı adımlarla binadan çıktım. "Söylerim." Dedim sakince, o sırada arabaya binmiştim.
Araba sonunda barın önünde durunca kendimi dışarıya atıp Edim'in yanıma gelmesini bekledim. Anahtarı kapıdaki adamlardan birine uzatıp yanıma geldiğinde kolunu belime dolayıp ilerlemeye başladı. Kendi kendime mırıldanıp Edim'in bir robot gibi ilerlemesine katıldığımda ofise gelir gelmez bana dönüşmüştü. "Sen burada bekle, hemen geleceğim." Cevabımı beklemeden odadan çıkıp gittiğinde merak etsem de umursamayıp cama yaklaştım.
Camlar film olduğunu kanıtlar biçimde siyahtı, gördüğüm manzara ise tek kelime ile muhteşem. Bir yarım saat boyunca dışarıyı izleyip sonunda sıkıntıdan patlayacak duruma geldiğimde Edim'in çalışma masasındaki çerçeve ilişti gözüme. Masanın arka kısmına ilerleyip çerçeveyi elime aldığım an büyük bir şaşkınlık yaşamıştım. Bir insan bir insana ancak bu kadar benzerdi.
Kendisinin Eda olduğunu düşündüğüm fakat hiç görmediğim kız, Edim'in ikizi olmalıydı.
Tıpa tıp aynısıydı.
Simsiyah gözler, hafif esmer bir ten ve gece karası saçlar...
Gülümseyen çehresi dikkatimi çekerken Edim'in asık suratına rağmen gayet hoş bir fotoğraf olduğunu düşündüm. Gülümseyerek çerçeveyi yerine bıraktım ve Edim'in koltuğuna oturdum. Oldukça rahatsız derecede sertti. Omuz silkip bu ayrıntıyı umursamadan masanın üzerine özenle iliştirmiş kaleme baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acımasız
Novela Juvenil"Dilini, dudağından uzak tut." Diyerek gözlerini yumup yeniden araladığında yanağımı dişleyeyim derken dudağımı dişlemiştim. İstemsiz yaptığım bu harekete yutkunarak karşılık verdiğinde hipnoz olmuş gibiydim. "Yapma şu hareketi anasını satayım, yapm...