21. Bölüm: Lunapark.
❄️
Elimde sıkı sıkıya tuttuğum rapora yutkunarak baktım. Uykumu bölen ağrımla çok geçmeden uyanmış, artmasına ise dayanamayıp doktora gelmiştim. Üzerimde rastgele bir eşofman takımı vardı, bağcıklarımı bile doğru düzgün bağlayamamıştım. Her zaman kontrole geldiğim Gizem Hanım yarım saatte birkaç test yapıp sonuçları çıktığı an odasına çağırmıştı.
"Otur canım." İçimdeki sıkıntı göğüs kafesimi işgal ederken sahte bir tebessüm kondurdum yüzüme. Eline aşağıdan verdikleri ama anlamadığım raporu uzattım. Bakışlarım kâğıdı inceleyen ardından bilgisayardan birkaç bir şey yapan kadındaydı. Gizem Hanım gülümseyerek, "Bir şeyin yok ama yine de gelmen çok iyi olmuş." Dedi. "Görünürde kist falan da yok."
"Ağrılarımın sebebi ne peki?"
"Bu normal bir durum. Soğuk alman ve strese bağlı olduğun bir dönemde olman buna neden olabilir. Kendini sıcak tutman ve dinlenmen lazım." Dedi ultrasonu kapatarak. "İlaç yazacağım bir durum yok ama dikkat etmeni öneririm." Kafamı sallayıp bakışlarımı gözlerine odakladım. "Sürekli olursa yine gel."
"Tamam." Onu bir kez daha onaylayıp verdiği raporlarla birlikte odadan çıktım. Telefonum çalıyordu. Hastaneden dışarı çıkıp kaldırım boyunca ilerlemeye başladığımda aramayı yanıtladım. "Efendim?"
"Ne yapıyorsun güzelim, evde misin?" Diyen abimle derin bir nefes aldım. "Dışarıdayım, eve geçiyorum şimdi." Arkamdan gelen korna sesiyle irkilip kaldırımda biraz daha yana kaydım. O sırada Edim'in sesini duymuştum. "Aymira mı?" Abim bıkkın bir nefes alıp, "Evet." Dediğinde güldüm.
"Yavrum nasıl oldun?" Edimin telefonu aldığını anladığımda dudağımı dişledim. "İyiyim, bir arkadaşımı ziyarete geldim. Eve geçiyorum şimdi." Kaşlarının çatıldığını ses tonundan anlarken, "Niye haber vermedin?" dedi merakla. "Neredesin?"
"Hastanedeyim." Mırıldanmamla, "Aymira bekle orada geliyorum." dedi bir anda. Arkadan abimin sesini duyuyordum ama net değildi. "Anladık tamam, Uraz sen git Aymira'yı al eve bırak kardeşim." Gelemeyeceğini anlayıp biraz olsun rahatladım. Haber vermedim diye sinirlenmesini istemiyordum.
"Yavrum, Uraz geliyor bekle, ayrılma bir yere." Kenardaki banka geçip oturdum. Montuma sarılmıştım soğuktan. "Tamam, bekliyorum."
"Konuşacağız senle, görüşürüz." Telefon kapandığında işlerinin yoğun olmasına şükretmiştim. Abim neyse de Edim halimi gördüğü için merakı fazlaydı. Bir süre öylece etrafı izledim. Çok geçmeden Uraz aramıştı. "Efendim Uraz?"
"Neredesin? Geldim ben." Etrafa göz atsam da göremedim. Adımlarımı bahçenin ortasına attığımda konuştu. "Arkandayım, dur." Telefonu kulağımdan çekip yaklaşan arabaya baktım. Uraz camı aralayıp yüzüne her zaman kondurduğu sıcak gülümsemesiyle bana bakıyordu. "Buyurun, yenge hanım." Tabirine gülümseyip yan tarafa geçtim. Arabayı çalıştırdı.
"Keşke zahmet etmeseydin, taksiyle giderdim." Dedim kemerimi bağlarken.
"Sevgili Edim Bey Hazretleri olan yakışıklı patron arkadaşım, seni almazsam kendime mezar ayırtmam gerektiğini söyledi." Diyerek aniden kendisine dönmemi sağladığında komik suratına şaşkınca bakıyordum. "Edim mi söyledi?" Başını sallayıp yalandan burnunu çekti. "Tabi bir de eve vardığında aramamı da söyledi güzel bir tehditle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acımasız
Teen Fiction"Dilini, dudağından uzak tut." Diyerek gözlerini yumup yeniden araladığında yanağımı dişleyeyim derken dudağımı dişlemiştim. İstemsiz yaptığım bu harekete yutkunarak karşılık verdiğinde hipnoz olmuş gibiydim. "Yapma şu hareketi anasını satayım, yapm...