19. Bölüm: Sevgilim.
❄️
"Halacığım beni bekle!" Peşinden koşturduğum Duru sonunda salıncakların önünde durduğunda ona binmek istediğini anlamıştım. Ona yetişmek için attığım hızlı adımlarımı durdurup onu salıncağa bindirdim.
Kahkahaları tüm parkı inletirken yavaş yavaş sallamaya başladım. Bakışlarım sürekli onun üzerinde olmasına rağmen arada bir etrafıma bakıp Edim'in gelip gelmeyeceğine bakıyordum. Belki gelirdi, yani o tartışmamız olmasaydı.
Dün telefonu kapattıktan sonra hiçbir şekilde iletişime geçmemiştik. Bana sadece olayları çözeceğini söylemişti o kadar. Gerçekten bizimle oyun oynayan biri olabilir miydi? Eğer mesajın yanlışlıkla geldiğine dair bir şey bilseydik boşu boşuna paranoyak oluyorduk derdim ama mesaj gelmişti.
"Yine ne düşünüyorsun kara kara?" Arkamdan gelen sesle irkilerek ileri sıçradığımda kesinlikle düşüncelerim arasında boğulmuştum. Edimin saçlarımın üstüne bastırdığı dudaklarıyla iç çekip arkamı döndüm, bana tek kaşını kaldırmış merakla bakan Edim'e, "Ne ara geldin sen?" Diye şaşkınca sordum. Kollarını etrafıma sarıp karşılığını aldıktan bir süre sonra beni takmadan Duru'nun salıncağının yanına çöktü.
Giydiği siyah pantolonuna ve ceketine göz gezdirip bıraktığı kirli sakallarında gezindim. Bazen sinirimi bozsa da inkar edemeyeceğim kadar çok yakışıklıydı.
Duru'nun gülüş sesiyle dalmaktan son anda kurtulup bakışlarımı onlara yönlendirdim. Edim geçen sefer Duru'yla asla ilgilenmemiş üstüne üstlük umursamaz bir hava bile takınmıştı fakat şimdi tahminimden daha sıcak yaklaşmış Duru'nun onun işaret parmağına sardığı parmaklarıyla oynuyordu.
"Gelmezsin sanıyordum." Diyerek salıncağın zincirini kavradığımda inmek için kıpırdanan Duru'yu kucağına alıp doğruldu. "Gelmeyeceğimi söylemedim." Dedi omuz silkerek. "Hatta gelebilirim dediğimi hatırlıyorum." Tam olarak neden geldiğini öğrenemeyeceğimi anlayarak başımı salladım.
Duru giydiğim sweatin şapkasında bulunan ipi çekiştirip bana kaydırakları işaret ettiğinde bir yandan da Mira diyordu. Gülümseyip kollarımı açtım fakat Duru daha gelmek için bir hamle yapmadan Edim sıkıca kavrayarak kaydıraklara ilerlemişti. Ne olmuştu buna böyle?
Derin bir nefes alıp onlara doğru ilerleyeceğim sırada yerimde duraksamama neden olan bir silüet gördüm. Kaşlarım çatılmış öylece ağacın arkasındaki kişiyi seçmeye çalışırken bu kadar uzak mesafeden göremeyeceğimi biliyordum. Tek gördüğüm giydiği uzun ceketin örttüğü başı ve dikkat çekmeyi başaran tedirgin hareketleriydi.
Tanıdık gelen bu silüet baktığı noktadan aldığı bakışlarını bana çevirdi. Yutkundum. Duru'ya bu kadar dikkatle bakan tek bir kişi olabilirdi. Bakışlarımı Edim'lerin olduğu tarafa yönlendirdiğimde bana bakmadığını fark edip parkın çıkışına ilerledim. Onun kim olduğunu biliyordum fakat yine de inanasım gelmiyordu.
Kendisine doğru geldiğimi fark edip hızlı adımlara yaslandığı ağaçtan uzaklaşmaya başladığında ona yetişmek için karşı kaldırıma geçtim. Allah aşkına buraya kadar gelip sonra geri dönmekte neydi? Onun koşmayan ama yetişemeyeceğim kadar hızlı olan adımlarına yetişmeye çalışırken bunun böyle olmayacağını kafam kestirmiştim.
Evimin yakınlarında olduğum için bildiğim kestirme sokağa sapıp koşmaya başladığımda kısa süre sonra sola dönmüş zaten bana doğru gelen bedeninin önünde durmuştum. Olduğu yerde öylece duran bedeni kaçacak başka bir yeri olmadığı için pes etmiş gibiydi. Zamanında gitmesine izin verdiğimde tıpkı bende böyle bir pes ediş içindeydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acımasız
Roman pour Adolescents"Dilini, dudağından uzak tut." Diyerek gözlerini yumup yeniden araladığında yanağımı dişleyeyim derken dudağımı dişlemiştim. İstemsiz yaptığım bu harekete yutkunarak karşılık verdiğinde hipnoz olmuş gibiydim. "Yapma şu hareketi anasını satayım, yapm...