C

120 18 23
                                    

Bölüm 3: Sürekli dönüp duran bu dünyada kendi yerini bulmak zordur.

Bölüm Şarkısı; Özkan Uğur - Olduramadım

***


"Alev kızım nasılsın?"

"İyiyim." Benim de onun halini hatırını sormam gerekirdi ama sormadım.

"Üç kilo daha versen o kıyafetleri bir bedenin değil de askılığın taşıdığını sanacağım." Nedenini anlamışsınızdır.

   Söylediği şeye cevaban sahte bir şekilde güldüm. Fakat oyunculuğa kendimi fazla kaptırmış olacağım ki gereksiz yüksek çıkmıştı sesim. Kapı önündeki Bora, sağ kaşı havada bir bakış attı. Bu sadece sessiz ol demekti.

"İçeri davet etsene oğlum. Ne kaba çocuklarsınız, ayol." Yüzünde yapmacık bir gülümseme, bir eliyle onu salona doğru yönlendirdi.

"İçeri geçmez misin Muhteber teyze?"

    Kadın önde, biz arkasında; sanki biz onun misafiriymişiz gibi gayri ihtiyari yürüdük. Kendimi idam ettirilmeye götürülüyormuşum gibi hissediyordum daha çok. Yani tamam, tapuda ismin yazıyor olabilir ama insan biraz kibar olur canım. Burası kirasını ödediğimiz sürece bizim evimiz. İçindeki eşyalar bizim. Şu yerdeki halıyı bit pazarından yirmi liraya aldım misal.

"Ne zamandır kirayı yatırmıyordunuz. Ben de gelip bir ziyaret edeyim, bu çocuklar öldü mü kaldı mı bakayım dedim. Malum, sizi de evde bulmak pek bir zor." Hıı, o mevzu vardı bir de, değil mi! Bora ile göz göze geldik. Yıllardır arkadaş olmanın verdiği güç ile bakışlarında taşıdığı manayı okudum. -S*çtık! -Aynen öyle, kardeşim.

"Ooo, Cengiz oğlum, evde miydin sen?" Biz yer göstermeden emrivaki ile oturduğu koltuktan kalktı ve Cengiz'e doğru birkaç adım attı. İkisi de ortada, bit pazarından alınma halının üzerinde buluştular. Cengiz, onun elini öpmek için hareket edecekken kadın ahtapot kollarını sardı hemen çocuğa. Eklemeyi unuttuğum bir şey var. Kırk yaş üstü bütün teyzeler Cengiz'e aşıktır. Ciddi diyorum. Orta yaşlı tüm kadınları etkilemek gibi harikulade bir yeteneği var bu çocuğun. 

"Geldiğini duymamışım. Hoş geldin." Kadının omzunun üzerinden acı dolu bir bakış attı. Help! Fakat kendini hiç bozmadı. Bir centilmen gibi devam etti. "Çay, kahve bir şeyler ikram edelim. Açsan yemek yapalım?"

"Ne kibar, ne şeker çocuksun sen öyle. Hiç arkadaşların gibi değilsin." Ona çiçekler atan bakışları Bora ve bana çevrildiğinde ışın tabancasına dönüştü. Kadının bizi ortadan ikiye yarmak gibi bir arzusu olduğunu düşünüyordum. Gram haz almıyordu bizden. "İstemem bir şey, sağ ol."

   Galiba beni kırk yaş üstü hiçbir kadın sevmiyor. Annem dahil.

   Bora ve ben karşı karşıya bakan tekli koltuklarda oturduk, Cengiz ve oğlan avcısı Muhteber üçlü kanepede aralarından tren geçecek bir mesafede oturdu. Önce şöyle bir etrafı taradı kadının gözleri. Duvarlara astığımız tablolara sevimsiz bakışlar attı, sehpanın üstündeki Bora'nın annesi Neriman teyzenin Arjantin'den getirdiği bibloda dolandı. Sonra ben girdim radarına. Siren sesleri duyuldu. Düşman asker. Komutana haber verin. Atağa geçti ardından.

ABC / Ayakta Kalma RehberiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin