D

120 17 14
                                        

Merhabalar,

Bölümde Karadeniz ağzı kullandım, bu ağız ile pek haşir neşir değilim. Elimden geldiğince işlemeye çalıştım. Bu sebepten doğacak hatalar adına kusura bakmayın. Eğer gördüğünüz bir yanlış varsa doğrusunu söyleyerek düzeltmemi sağlayabilirsiniz.

Ayrıca hikaye hakkında görüşlerinizi paylaşıp motive olmam için de yıldıza basarsanız çok mutlu olurum.

İyi okumalar dilerim ❤

-Nychtafos


***

Bölüm 4: Daha ne olabilir ki diye düşündüğün an, evrene kuvvetli bir meydan okuma göndermiş olursun.

Bölüm Şarkıları: Son Feci Bisiklet - Sıkıntı Var

***

"İçim daralıyor ya. Kötü bir şey olacakmış gibi hissediyorum."

"Alev Allah aşkına kalk git ya. Yarım saattir babaannem gibi mistik mistik konuşuyorsun. Haber mi geliyor yukarılardan?"

"Bak, inanmıyorsun ama başıma bir şey gelirse üzülürsün."

"Allah korusun!" dedi Bora, kulağını çekip parmak eklemlerini sehpaya vururken. Beni babaanne olmakla suçlayana bakın! "Biraz klasik müzik dinle. Öyle arabesk dinlersen daralır tabii için."

"Ne yapsın kız? Selami Şahin varken Chopin mi dinlesin?" diye araya girdi Cengiz. Elindeki çerez tabaklarından ikisini sehpaya bıraktı, diğerini ise yanıma oturduktan sonra kucağına koydu.

"Chopin kim Cengizcim?" Bora'yı sinir etmek ümidi ile oturduğum koltukta ileri kaydım. "Tanıyor muyuz?"

"Hani Kara Gözlüm Azize'ye gizemli besteler gönderen var ya... O Chopin."

"A, ben de diyorum nereden tanıdık geliyor." Bora bize cahil bunlar der gibi baktı. Sonra da elindeki kumandayı tuşlayarak kanalları zamklamaya başladı. Çaktırmadan Cengiz ile beşlik çakıştık. Sesli gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Müge başlamış."

"Ay, Bora yeminle bileklerimi keseceğim ha! Açma şu kadını ya. Benim derdim bana yeter. Bir de memlekette ne caniler var diye depresyona mı gireyim?"

"Aman sen depresyona girme, Alev. Aman! Normalde zor çekiliyorsun, depresyona girersen kaç yaşına gelmiş demem bırakırım seni bir Camii avlusuna."

"Kusarım üstüne ha!" Ayaklarımı oturduğu tekli koltuğa doğru salladım. Çıplak ayaklardan hiç haz etmezdi. Benim otuz altı numaralık prenses ayaklarımdan bile huylanırdı, huysuz.

"Çek şu patilerini." Elindeki dergiyi pat pat tabanlarıma vurdu. "Çek diyorum."

"Adriana Lima ile ayak kovalıyor. Çarpılacaksın." diye söylendi diğer tarafımdan, derginin asıl sahibi Cengiz. Kapağı dahi içeriği hakkında hiç de iç açıcı olmayan ipuçları veriyordu. Dekolteler, danteller, topuklu ayakkabılar...

   Dönüp utanmasını umarak Cengiz'e baktım. Ona baktığımı hissettiğinde yeşillerini bana çevirdi. Ben ona baktım, o bana. Ben gözlerimi ona diktim, o bana. Kaşlarımı çattım. O da çatınca başımı olumsuz anlamda salladım. Yok, bunlardan adam olmazdı. Utanmak kim, bunlar kim! Gerçi bu durum hoşuma gitmiyor diyemem. Birbirimizin yanında rahattık. Şeffaftık.

ABC / Ayakta Kalma RehberiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin