Bölüm 6: İnsan bir şeyler yapmak ateşi ile dolup taşınca her yere bir işaret görmek kibriti ile bakar.
Bölüm Şarkısı: Young K - Fly Me To Moon (Cover)
***
Elimdeki para destesini masaya bırakıp ona ittirdikten sonra "Bunu al ve konuyu kapat." dedim. Gözümde pazardan yirmi beş Türk lirasına aldığım gözlükler, ağzımda ultra büyük, sakızlı lolipopum... Aşırı havalıydım.
"Racon mu kesiyorsun sen bana?"
"Ben Racon kesmem, kafa keserim." Yüzünü ekşitti.
"Bu ne peki?"
"Para. Money. Bir diğer değişle spali."
"Cidden, nereden buldun bu parayı?"
"Bazı kirli işlere bulaştım." Baş parmağımı burnuma değdirip çektim. İzlediğim bazı dizilerde kurşunların onları öldüremediği erkek karakterlerin böyle yaptıklarını görmüştüm.
Cengiz'in mutfağa girmesi ile yüzümdeki gülümseme yavaşça silinirken Bora diretmeyi sürdürdü. Pazardan yirmi beş Türk lirasına aldığım gözlükleri çıkarıp yakama astım. Bunlar için az pazarlık yapmamıştım ha.
"Nereden buldun dedim."
"Off, KPSS kitaplarımı sattım, Bora. Oradan geldi bu para. İki dakika kendimi havaya sokmama izin vermiyorsun."
"Kitapları satınca memur olarak atansan alacağın ilk ücretten daha fazla para kazanıyormuşsun demek." Şaşkınca eline aldı lastikle bağladığım desteyi. Yunus Emreleri incelerken sırıttı. Bu kadar miktara seviniyorsa içi para dolu siyah, deri bir çanta ile gelsem delirirdi muhtemelen. Allah'ım inşallah o da olurdu.
"Öyle kanka." dedim bir sandalyeyi çekip karşısına geçerken. "Kitaplar, insan gücünden daha pahalı bu ülkede."
Önümdeki boş tabağa birkaç zeytin ve peynir doldurdum. Ekmek sepetinden küçük bir dilim ekmek çektim. Bunları yaparken yan gözle Cengiz'i izliyordum. Elindeki bir şişeye smoothiesini boşaltıp kapağını kapatarak çalkalamaya başladı. Aç değildim de işte, onlarla kalıp konuşmalarına katılmak istiyordum.
"Yemek yemeyecek misin?" Bora'nın ona yönelttiği soru ile yanımdaki sandalyeyi masanın altından çekerek referans yaptım.
"Hayır." dedi bir kez bile benden tarafa bakmayan Cengiz. Yüzümü asmamaya çalıştım. Daha ne kadar beni görmezden gelecekti ki?
Alıştığı kişilerin yokluğu acı verir insana. Her gün kahvaltı masasında saçlarını çektiği için kolunu yumrukladığın çocukla atışmayı bile özlediğini fark edersin. Odana gelip sana bir şey söyleyeceği zaman kapıyı çalmadan girişinin samimiyet göstergesi olduğunu, aranız bozulunca senin kapını bir yabancıymışçasına aşındırmadığında anlarsın. Onun hep arkanda sessiz sakin bekliyor oluşuna kızarsın ama dayanacak bir yer aradığında aklına ilk o gelir ve pişman olursun. En çok da senin sinirle söylediğin birkaç kelimenin birinin kalbini yaraladığını, onu kırdığını ve üzdüğünü anladığında pişman olursun. Yeri geldiğinde onun için çiğ tavuk yiyeceğini, kurşunların önüne atlayacağını atıp tutarsın, gel gelelim bir diline sahip çıkamazsın. Sana dost ağzı ile gerçekleri söylemesini kaldıramazsın. İnsan değişik bir mahlukat.
Aristo'ya göre insan düşünen bir hayvandır. Konfüçyüs'e göre öğrenen bir hayvan.... Thales insanın araştıran bir hayvan olduğunu iddia ediyor. Sokrates onun sorgulayan olduğu fikrinde. Platon'a göre toplumsal bir hayvan... Heraclitus'a göre tartışan, John Locke'a göre deneyen ve Kant'a göre eleştiren... Arttırıyorum ve ben de insan pişman bir hayvandır diyorum. Kendimi hayvanlar gibi pişman hissediyorum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ABC / Ayakta Kalma Rehberi
Fiksi RemajaKira sözleşmeleri, Evlenme baskıları, Cinsiyet eşitsizlikleri, Saat yediye kurulan alarmlar, Beyaz yakalılar; Hayallerindeki meslek, Dünya'yı gezmek Kendini keşfetmek, Duymaktan hoşlandığımız masallar, Ve inanmakta güçlük çektiğimiz gerçekler. Bu...