11.Bölüm *What the fuck?*

258 28 12
                                    


Uyandığımda hava hâlâ karanlıktı. Kafamı kaldırmadan etrafı taradım ve yanımda arkası dönük elinde sümüklü peçetesi ile öksüren bir adet Toprak gördüm. Görünüşe göre hastaydı ve bu yüzden okulda görmemiştim. Zaten acele ile çıktığım için Toprak'ı aramaya vakit bulamamıştım. Toprak bir hareketlenme duyunca bana doğru döndü.

"Eslem, anneciğim nasılsın yavrum?" anneciğim dediğinde kırılan kalbime karşın gülümsemeye çalıştım. Ama sadece çalıştım. Buruk gülümsememi gören Toprak iyice endişelendi.

"Durum ciddi galiba, neyin var kuzum anlatsana."

"Ya ben de tam olarak bilmiyorum sinirlenme kırılma felan hepsini yaşayınca duygu patlaması oldu, dayanamadım."

"Anlıyorum, bende de öyle olur genelde, ee neye sinirlendin?"

Gökhan'ın söyledikleri yeniden beynimin içinde gezinirken, derin bir nefes aldım ve olanları biricik arkadaşıma anlattım. Düşündüğüm gibi ondan başka güvenebileceğim kimsem yoktu. Bu gerçekten acı bir durum. Kendimi acındırmak yapacağım en son şeydir. Bu yüzden bu konu hakkında hiç konuşmaz, her şeyi şakaya vururdum. Bazen böyle oluyor işte. Patlıyorum yani, Toprak'ın küfürleriyle düşünce aleminden sıyrılıp ona döndüm.

"Tamam yaa şu aptalı bırakalım bir kenara."

"Ama ben neden yaptığını anladım Eslem. Seni kıskanmış Deniz'den. Denizlerin tayfası seninkilerde düşman. İşte Gökhan da seni onunla konuşurken görünce tepesi atıp söylemiş onları apaçık belli. Salak varya."

"Ya başlatma kıskançlığından ya dostum o benim düzgünce de konuşabilirdi."

"Kıskanan insan kendinde olmaz ne dediğini bilmez."

"Ya sen bana o şerefsizi mi koruyorsun?"

"Hayır canım benim bir anlam vermeye çalışıyorum yaptıklarına."

"Sen o özürlünün hareketlerine bir anlam vermeye çalışma bence, boşuna uğraşırsın."

"Amaan neyse ne boşver. Sen de şanslısın haa. Bir yandan Deniz bir yandan Gökhan. Ah ahh bir gün okula gitmedim neler gelmiş başına?"

"Sorma yaa sana çok ihtiyacım vardı. Ama destek olan biri vardı zaten yanımda" dedim son cümleyi sessiz söylerken. Tabi ki bu ayrıntı Toprak'ın gözünden kaçmamıştı. Zorla beni sorguya aldı ve ben de rüya maceralarımı anlattım. Zaten uzun zamandır anlatmayı düşünüyordum. Tabi o gülme krizlerinden çıkamadı.

"Kanka bak gülme şimdi ne demişler ilk ikisi şeytandan üçüncüsü rahmandan bak bu işaret bana, lan şerefsiz varya çok güzel gülüyor."

"Eslem ahaha varya aahahah kanka ahahahah" diyebildi yavrucak sadece. Sonra bir yarım saat daha güldü. Bense ezik bir şekilde yerime sindim. Ayıp yaa çok aşağılandım. Toprak bir saat boyunca benle dalga geçti. En sonunda kendine gelebildiğinde saat baya geç olmuştu.

"Bak şimdi Eslem bu sadece bilinçaltının sana bir oyunu. Böyle şeyler olur yani imkansız değil bunlar, bu aralar zor zamanlar geçirdin rüyanda da kafan dağılıyor işte."

"Ya ama bak diyorum sana normal rüya gibi değil ve diğer gün aynı şeyleri yaşıyorum ve Selim'i hayatımda hiç görmedim."

"Olabilir. Tuhaf ama olabilir. Yani ne bileyim, Eslem rüyalarında senin gibi tuhaf başka bir açıklaması olamaz. Hadi bu konuyu kapatalım artık. Karnım çok ağrıdı gülmekten." dedi Toprak burnu tıkalı olduğu için değişik çıkan sesiyle. Bana da susmak düştü.

"Peki Gökhan iti nolucak?"

"Onu doğaçlama halledersin sen."

Tamam anlamında kafamı salladım. Çok geç olduğu için Toprak büyük ısrarlarıma rağmen biz de kalmayıp evine gitti. Ben de kendimi yatağa geri attım. Telefonumu en sonunda şarja koydum. Gökhan'dan bir sürü çağrı ve mesaj vardı. Onun haricinde Pınar Abla bir kere aramış ve bizim grup whatsapptan bir sürü mesajlaşmışlardı. Saate baktığımda gece 2' ye geliyordu. Uyumalıyım diye düşünerek kolumu yastığın altına koydum ayaklarımın tekini yatağın bir yerine tekini diğer tarafa uzattım ve uykuya hazırdım artık.

Sabah en sevdiğim şarkıyı acaba hangi kafayla alarm yaptım diye düşünüyordum. Gerçekten büyük salaklıktı. Evet beğendiğim bir şarkıyı bokunu çıkartana kadar dinler, sonra sıkılır başka bir şarkı bulurdum. Ama alarm yapmak? Neyse diyerek iç geçirdim. Aynaya bakmaya gerçekten korkuyordum. Çünkü dünden beridir ağlıyordum ve görüntümden korkuyordum açıkçası.

Lavabodan çıktım hazırlandım ve göz altlarıma fondeten sürdüm. Sonra bir de zar zor eyeliner çektim. Kötü görüntümü kapatmak için. Çantamı da alıp Toprak'a mesaj attıktan sonra aşağıya indim. Kahvaltı yapmak istemiyordum hem de hiç.

Yine şaka yaptım. Bu aralar çok şakacıyım. Dün hiç bir şey yemediğim için karnım fena gurulduyordu. Hemen her zamanki gibi hızlıca kahvaltımı yaptım. Fuat Abi bana gözlüğünün üzerinden kötü kötü bakarken yemek yemek zor değildi. Benim için farketmez her türlü yerim.
Pınar Abla " Dün okuldan erken çıkmışsın bir şey mi oldu?" deyince ahaaa şimdi sıçtım diye geçirdim içimden. Aslında karnım ağrıyordu ve bu yalan sayılmazdı.

"Biraz rahatsızdım, izin istedim."

"Hmm, şimdi iyi misin peki?"

"Evet, iyiyim." dedim sonra da sofradan kalktım. Tam o sırada servisin kornası çaldı. "Servis bekletilmez, beklenilir" diye sloganıyla geç kalan öğrencilere burnundan getiren Hüseyin Amca'yı bekletmemek amacıyla koşarak dışarı çıktım ve servise atladım.

Toprak ile biraz konuştuk. Okula geldiğimizde içimde kötü bir his vardı ve ayaklarım beni geri geri götürüyordu. Zorundaydım yüzleşmek zorundaydım. Bu yüzden omuzlarım dik bir şekilde okulun kapısından içeriye adımımı attım. Ve kapıda beklemekten donmuş Gökhan'ı görmem bir oldu. Gözlerimi çevirdim ve yoluma devam ettim. Birden kolumdan çekti ve beni götürmeye başladı. Toprak bu hali gülerek izliyordu. Benim ise sinirden gözlerimden alevler fışkıracaktı.

"Ya bırak kolumu iyice alışkanlık edindin sen de." diyerek bağırdım. Ama kolumu bırakmadı. Ne güzel şimdi daha da sinirlendim.

"Bıraksana çocuğum duymuyor musun?"

"Konuşmamız gerek." dedi okulun arka tarafına geldiğimizde. Gözlerinden pişmanlık okunuyordu. Ama son pişmanlık fayda vermez demişler değil mi? Affetmek benim için kolaydı. Kin tutmayı da hiç sevmezdim ama bu sefer kalbim ciddi kırılmıştı.

"Konuşacak bir şey yok." hadi ama Eslem çok klişeydi.

"Bir dinler misin?"

"Hayır. Söyleyeceğin hiç bir şeyi duymak istemiyorum."

Arkamı döndüm ve sınıfa doğru ilerlerken duyduğum şeyle şok geçirdim, olduğum yerde dondum kaldım.

"Eslem, seni seviyorum."

Bir Kobay Gördüm SankiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin