6.Bölüm *Tesadüf*

241 38 13
                                    


Okula başlayalı bir hafta olmuştu ve ben şimdiden alışmıştım. Arkadaş ortamı olsun, dersler olsun. Yine servise binmiş, şarkı dinliyordum. Pera- Sensiz Ben kulaklarıma dolarken sözleri mırıldanarak camdan dışarı bakıyordum.

Ne kağıt kalemsiz olmayı bilir, ne de ben sensiz kalmayı
Neden bir dert biter diğeri gelir, ateştir bu iyi bilir yakmayı
Kuşları anladım da senin kanatların yok nasıl uçtun da gittin
Kırık cam misali hatalarım acıtır, seni böyle mi kaybettim
Bul beni kaybolmuşum, izim silinmiş dilim suskun susmuşum
Bak bana mahvolmuşum, senden kendimi almayı unutmuşum
Bul beni kaybolmuşum, gecem günüme karışmış bir hoşum
Sanma ki sarhoşum, ne var ne yoksa yıkıldı, içimde bomboşum..

Birden biri kulaklığımı çekince sinirle kafamı kaldırdım ve Toprak ile karşılaştım. Toprak'la da iyice kanka olmuştuk. Böyle insanlar gerçekten iyiki varlar.

"Kızım, sana diyorum geldik okula kalk hadi"

"Tamam, dur bekle azıcık."

Sonra servisten inip sınıfa doğru yol aldık. Toprak'ı sınıfına uğurlayıp, ben de bizim sınıfa girdim. Sırama doğru geçerken bizimkileri gördüm. Yanlarından geçerken Gökhan önüme geçip yanağımdan öptü. Bi sn.

"Bacım, sen hayırdır!?"

Sinirle geri çekildim. Yok hiç gelemem ben böyle şeylere. Önce bu tepkime şaşırsa da sonra tuhaf bir kız olduğum kafasına dank etmiş olacak ki,

"Niye öpemez miyim arkadaşımı?" dedi omuz silkerek. Bu hareketi beni daha da sinirlendirirken sakinleşmek için kendimi zorladım. Bu sırada diğerleri bize bakıp gülüyordu.

'Sen kanka ayağına gel öp kızı o da göz yumsun, pışık yağlı kaşık, öpsün seni Hakan Işık'

Sero benden daha fazla tepki gösterince gülesim geldi.

"O zaman sen teneffüste, ARKADAŞINA bir tost alırsın artık."

"Olur , tabiki "

E ne diyecekti başka. Öyle ödetirler işte. Ama bu bir ceza değil. Sonuçta babası para sıçıyor. Sonra para sıçtığımı hayal ettim. Müthiş olurdu be.

Ders zili çalınca Gökhan yerine geçti. Ben de dersi dinlemeye çalıştım ama tahmin ettiğiniz üzere büyük çabalarıma rağmen dersi dinleyemedim. Ben de telefonumu çıkarıp, Toprak'a mesaj attım.

Kime: Kamkican
"Canım sıkılıyor ve biri edebiyatçıya ten çorabın icat edildiğini anlatsın. İğrenç selülitlerini görmek zorunda değilim.. :("

İki dakika sonra telefon titredi. Mesaj Toprak'tandı.

Kimden:Kamkican
"hahahaahah. Kesinlikle katılıyorum, büyük facia. Ben de Serdar Hoca'nın yüzüne bakıyorum, bir daha aşık oluyorum. Lan bu adam çok yakışıklı, dünya için zararlı bir varlık."

Kime:Kamkican
"Bence de, FBI tarafından imha edilsin. Asxghdhsnksjsndejm'

Kimden:Kamkican
"Asjdjjddjddjkwkm"

Bu şekilde dersin sonuna kadar birbirimize random gülücük yolladık. Teneffüs zili çalınca, Gökhan etraftan kayboldu. Parasını evde mi unuttu lan acaba. Rezil olmamak için kaçmıştır belki. Çok mantıklı. Ben de Bade'nin yanına gittim. Bu arada Bade benim inek arkadaşım. Dersi iyi olan bir insan illa ki lazım olur. Yine müthiş zekamı kullanarak böyle bir yönteme başvurdum.

Öğle arası olunca tek başıma bahçeye çıktım. Mal gibi dolanıp durdum. Sırama geri döndüğümde bir burger menüsüyle karşılaşmayı ben de beklemiyordum. Üzerinde bir not vardı. Notta "Afiyet olsun, Gökhan." yazıyordu. Günahını aldım lan çocuğun , benim için dersten kaçtı. Umurumda değil, sonuçta yemek var. Aferin gözüme girdi.

Ben hızlıca hamburgeri yerken, sınıfa Cihan girdi. Beni öyle görünce, gözlerinin yemek işareti olduğunu gördüm. Jet hızıyla yanıma geldi, beni sıradan ittirip kendi oturdu. Patateslerime daldığını görünce bir hışımla yerden kalktım.

"Laaan, patateslerime dokundurmam."

"Sen hangi hakla, hangi hakla kendi başına yersin bunu. Neyse daha yenisin, bu seferlik affediyorum gel buraya."

Tek kişilik sırada yanında yer açtı ben de oraya geçtim ve beraber yemeye devam ettik. Sınıftakiler bize tuhaf tuhaf bakarken bizim umurumuzda değildi.

Derse geçtiğimizde, Cihan yerine geçti. Ben de Gökhan'ın yanına gittim. Birkaç teşekkür zırvaladım. Tam yerime geçerken sınıfa el ele giren Zeynep'le Berk'i görünce içimde bir kusma isteği oluştu. Size söylemeyi unuttum değil mi? Bunların ikisi iki senedir çıkıyormuş meğerse.


Eve döndüğümde kimse yoktu, bu sefer anahtar almayı akıl edebilmiştim. E tabi tecrübe ettim bir kere. Üzerimi değiştirirken Toprak aradı. Dışarı çıkalım diye tutturdu. Kabul ettim ben de. Hazırlanacaktım, ama çok yorgundum. 5 dakikalık koltuğa attım kendimi.

Sonra kapı çaldı.

Gelen Toprak'tı. Çok tatlı olmuştu. Bana hazırlanmadığım için pis pis baktıktan sonra beni yukarı çıkarttı. Kendisi dışarıda giyinmemi bekledi. Ben de üstüme bir penye altıma kot bir pantolon ve üzerime uzun bir hırka aldım. Saçlarımı olduğu gibi bıraktım ve bilekliğimi taktım. Kapıyı açtım Toprak'tan onay alınca aşağıya indik.

Evden çıktık ve taksi beklemeye başladık. Taksiye bindik cafe' ye doğru ilerlerken birden yağmur bastırdı. Taksi bir ara durdu, baktım yolcu alacak.

"Şey arabada yolcu var farkındaysanız!" dedim.

"Yağmurda ıslanmasınlar, alalım birini." dedi adam iyi niyetle ben de utandım kendi düşüncesizliğime. Sonra da amaaan her zamanki halim bu benim deyip sallamadım.

Arabaya kapüşonunu kafasına geçirmiş, spor giyinimli bir çocuk geldi ve yanıma oturdu. İnşallah yakışıklıdır yaa. Ben de abazanın teki oldum diye düşünürken, çocuk kapüşonunu çıkardı. Ben ise gördüğüm kişiyle şok ifadesinde kaldım.


Bir Kobay Gördüm SankiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin