"Gerçekten inanmıyorum sana.!" Sinirle ellerimi saçlarımın arasından geçirdim. Ben okulun arkasına gittiğimde çoktan kavga bitmiş. Deniz'in arkadaşları öğrenince onlar da kavgaya gelmiş. Fakat bizimkiler de onları pataklamış. Yani olay baya büyümüş. Sonra bizimkiler kafeye geçmişler. Zeynep arayıp haber vermese bir boktan haberim olmayacaktı. Şuan hep beraber kafedeyiz ve ben sinir krizleri geçiriyorum. Etrafta büyük bir gerginlik hakimdi.
"Oğlum eşkiya mısın sen? Neyine gidiyon elalemi dövüyon!? Kimsin sen kimsin!?"
Gökhan son cümlemle kafasını kaldırdı. Onun da sinirli olduğu yüz hatlarından belliydi. Dudağının kenarı patlamıştı. Yine de o iyi kurtulmuşa benziyordu. Deniz'i hiç düşünemiyordum.
"Evet Eslem, haklısın kimim ben değil mi? Kimim ki ben!? " dedi ve sinirle kalkıp gitti. Arkasından bizimkilerin hepsi bana baktı. Ben de sinirle elimi duvara geçirdim. Sonra çok fena acıdı ama karizmam bozulmasın diye belli etmemeye çalıştım.
"Herkes atarlı ergene bağladı." diyerek ortamı yumuşatmaya çalışan Cihan'dı.
Kendimi patlamak üzere olan bir bomba gibi hissediyordum. Yüzümün sinirden kıpkırmızı olduğundan emindim. Rahatlamak amacıyla derin nefesler alıp veriyordum.
Toprak yanıma geldi ve beni sakinleştirmeye çalıştı. İşe yaramayınca eve gitmeye karar verdim. Sinirimi çıkartacak bir şey bulmam şarttı.
"Ben eve gidiyorum." dedim ve çantamı alıp çıktım. Toprak ta peşimden geldi tabiki.
"Toprak ben kafa dinleyeceğim tamam mı? Beni biraz yalnız bırak kendime geleyim."
"Tamam, ama sakinliğini koru lütfen."
Cevap vermeden sadece kafamı salladım ve gülümsedim. Sinirden başım ağrıyordu. Toprak kafeye geri döndü ve ben de bir taksi çağırdım. Sahilin önünde indim ve yürüyerek eve doğru ilerledim.
İki gün sonra
Deniz'den
Okuldaki sıkıcı günün ardından arabaya atlayıp eve doğru ilerlemeye başladım. Arabanın farını düzeltmek için uzandığımda aynadan, geçen gün ki kavgadan nasibini alan yüzüme dikkatlice baktım. İnşallah bunların hepsine değerdi.
Eve gelince zile bastığımda kapıyı yaşlı hizmetlimiz Şermin Teyze açtı. Bana sıcak bir gülümseme gönderdikten sonra,
"Hoşgeldiniz" dedi.
"Hoşbulduk" diyerek içeri girdim.
Merdivenlerden çıkarken her zamanki gibi, küçükken abimle poşetle kayışımız geldi gözümün önüne. Abim 2 yıl önce babamla kavgaları sebebiyle farklı bir eve çıktı. Evinde tek başına rahatça yaşıyordu. Annem ve babam nerede oturduğunu bilmiyorlardı. Annem abimle sadece telefonla görüşüyordu. Annemin büyük ısrarlarına rağmen abim yerini söylememekte kararlıydı. Beni de sıkı tembihlemişti. Ben haftada bir yanına gider, annemlere arkadaşlarda kalıyorum diye yalan söylerdim.
Aklım eski anılarla dolup taşarken odama girdim. Kendimi yatağa attım. Abim her zaman babamın insanların rüyalarında emirler verip kobay yapması konusunda onu uyarırdı. Babamın amacını tam olarak bilmiyordum.
Neye göre seçtiğini bilmediğim insanları, kendi adamlarının olduğu bir evde tutuyordu veya kendi adamlarıyla irtibata geçiriyordu. Sonra o adamları vasıtasıyla seçtiği insanların rüyasında emirler veriyordu. Böylece hepsi birer kobaya dönüşüyordu. Abim bir şeyler biliyordu ve kavgaları bu yüzdendi zaten. Abim babamın kobay olarak seçtiklerini emir altından kurtarmaya başladı. Nasıl olduğunu sorarsanız ben de bilmiyordum. Benim bildiklerim bundan ibaretti ve daha fazlasını bilmek için deliriyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Kobay Gördüm Sanki
HumorRüya veya gerçek...Bu iki kavramı aynı anda yaşayan, hayatı kendi kuralları doğrultusunda tamamlayan, hem düşünce hem de espri efendisi olan, aynı zamanda kobay adayı Eslem'in hikayesine hoşgeldiniz. Lütfen kemerlerinizi bağlayın serüven başlıyor.. ...