13.Bölüm *Saçma Sapan*

168 28 9
                                    



Oğlum teker teker gelin lan tükendim bugün. Hanımefendi  tutmuş beni çekiştiriyor oğlum sen kimsin? Bak deli Türk'e bağlamayım diyorum inat ediyolar. Eslem nolur beni döv, Eslem lütfen bana hakaret et.

"Lan sen kendinde misin? Çek şu elini kolunu." dedim sinirli bir şekilde.

Neden diye sorun. Hemen söylüyorum. Selin salağı ben sanki bir çöpüm gibi hırkamın ucundan tutmuş beni sürüklemeye çalışıyor. Bak çok sinirlendim. Hiç hoşlaşmam böyle şeylerden.

"Geç bir şuraya konuşacağız."

"Bana bak, saçma sapan bir konu yüzünden saçma sapan bir kişi ile saçma sapan bir yerde saçma sap-"

"Yeter of çok konuşuyorsun. Ben de seninle aynı ortamda bulunmaya meraklı değilim. Söyleyeceklerimi söyleyip gideceğim. Gökhan'dan uzak duracaksın. Anladın mı?"

"Kanka bunun beyni yerinde hurma çekirdeği kalmış. Ondan çarpılmış böyle."

Sero'ya hak veriyorum şuan. Ne saçmalıyor bu mal.

"O benim arkadaşım ve bunun mümkün olacağını sanmıyorum."

"Benim sezgilerim çok güçlüdür. Ve kötü şeyler seziyorum. Arkadaş gibi görmüyorsun sen onu. O yüzden uzak duracaksın."

"Bak kızım, o benim arkadaşım ve öyle kalacak. Bunu hiçbir şey değiştiremez. Ne senin gereksiz düşüncelerin ne de başka bir şey. Eğer hâlâ tatmin olmadıysan git bu konuyu sözde sevgilinle hallet. Bana da bir daha bulaşma."

Gözlerinin içine bakarak söylediğim şeylerden sonra hızlıca dışarı çıktım. Keşke havalı bir çıkış yaptım diyebilseydim, maalesef kapılar raylı olduğu için çarpmadı. Benim de havam söndü. Ah gözünü yediğim devlet okulu. Okulumuz ne kadar havalı olmasa da çıkışlarımız havalıydı.

Dışarı çıkınca okulda ne kadar dedikoducu kız varsa hepsinin kapının önünde olduğunu görünce sinirlerim daha da alt üst oldu. Hepsi bana öldürücü bakışlar atıyordu. Ben geçmek için yeltenince dağıldılar ve ben de sınıfa girdim.

Sinirden dersi de dinleyemedim. Zaten normalde de dinleyemiyordum da bahane oldu işte. Neyse Selin bahane dersi dinlememek şahane. Ne ekşın yaşadım mübarek. Yetimhanedeyken tek ekşınım yaptığım yaramazlıkların ardında müdirenin odasına gitmekti. Özledim kerataları güya yanlarına gidecektim. Çok meşgulüm arkedeşler.

Zil çalınca kafamı sıraya koydum ve uyumaya çalıştım. Çok zıtım biliyorum maalesef. Zaten dışarı çıkmak istemiyordum okul bana düşman oldu. Birden sıramın başında birisi belirdi. Kimmiş diye kafamı kaldırdığımda yanımda Deniz'i gördüm. Vay be sen yanıma gelir miydin? Popi çocuk seni. Ben şaşkın bakarken, Deniz birden yanaklarımı sıktı. Oha yavaş gelin, alışık değilim böyle şeylere.

"Hayırdır gülüm, hangi rüzgar attı seni buraya?"

"Şarj aletimi almaya geldim. İşin bitmiştir herhalde değil mi?" Oyy bakışlara bak anaam. Yirim bin sinii. Yalnız şarj aleti deyince benim yine sinirlerim hafiften gerildi.

"Tabii ki kusura bakma ya. Ben senin şarj aletini hiç kullanmadım bile. Teknik sorunlar yaşadım da."

Çantamdan şarj aletini çıkarıp eline verdim. O da bu sırada tek kişilik sıramda beni kaydırıp yanıma oturdu. Önce bu hareketinden kıllansam da pek çaktırmadım.

"Gökhan sadece şarj aleti istediğin için olayı abartmış olamaz diye düşünüyorum."

"Maalesef yanlış düşünüyorsun. Aynen öyle yaptı. Demediği şey kalmadı." Lan ben kime yakınıyorum yaa. Önce millete 'o benim arkadaşım kimse değiştiremez' diye artistlik yapıyorum, sonra da bir numaralı düşmanına çocuğu kötülüyorum. Evet harika bir kişiliğim bir alkış lütfen.

"Şerefsiz yaa. Senin gibi birini asla hak etmiyor gerçekten. Onun sevgilisi olduğuna inanamıyorum ."

Söylediği cümleyle kaşlarım şaşkınlıkla kalktı. Evet, okul durumu baya yanlış anlamış. Herkesin neden öyle davrandığı, Selin'in neden birden ortaya çıkması her şey yerleşiyordu şimdi.

"Bir dakika bir dakika ortada bir yanlış anlaşılma var. Biz onunla sevgili falan değiliz. Arkadaşız sadece."

Böyle deyince de, tövbe. Benim söylediklerim üzerine Deniz rahatlamış gibi nefes verdi. 

"Ciddi misin? Rahatladım yaa." 

Yanağımdan öptükten sonra sıcak bir şekilde gülümseyip kalktı.  Ben olayın şokunu atlatamadan Gökhan Deniz'in yüzüne yumruğu patlattı.


Ya bugün yaşadıklarım ne böyle yaa. Keşke bu da rüya olsaydı. Yaşadığım güzel şeylerden uyanıyorum ama kötü şeylerin hepsini tamamen gerçek bir şekilde yaşıyorum. Ne zıt bir şey bu. Şuan şok ifadesinden çıkamıyorum. Çünkü Deniz salağı Gökhan'ın suratına güldü. Bildiğiniz mazoşist gibi sırıttı.

"Ya oğlum salak mısınız, siz?"

Sinirle ellerimi saçlarımdan geçirdim. Deniz'in Gökhan'ı sinirlendirmek için yaptığı çok açıktı. Ve baya başarılı oluyordu.

"Berk, şu Gökhan'ı al şurdan."

Salak hırsını alamadı. Deniz pişmiş kelle gibi sırıtınca bir yumruk daha attı. Allah'ım deli bir tane de değil ki. Ardından Berk Gökhan'ı zorla sınıftan çıkardı. Ben de Deniz'i dışarı çıkardım.

"Sorunlu musun sen? Amacın ne oğlum? Sırıtmasanaa!!"

"Çok teşekkür ederim sana."

"Niye ki? Bana bak şu saçma hareketlerinden vazgeç artık.!"

Dediklerimi gram umursamadan, gülümsedi ve aksi istikamette devam etti. Etrafım tamamen aptallarla çevrili.

 Okulun bitmesine bir ders kalmıştı. Sınıfa geçtim ve kafamı koyup yarım kalan uykuma devam ettim. Gürültü ve patırtı duyunca dersin bittiğini farkettim ve kafamı kaldırdım. Çantamı alıp dışarı çıktım. Kimseyle muhattap olmak istemiyordum. Toprak'ı merdivende görünce, bedava kakaolu süt bulmuş kadar sevindim. Çünkü kakaolu süt önemli arkadaşlar. Arkadan Toprak'ın üzerine atladım.

"Hay ananı bacını."

"Küfür etmee, dilin tutuluur."

"Dilim tutulduu."

"Kamki ya adamı sinir krizlerine sokuyorlar. "

"Noldu kamki, anlat bakalım icabına."

Servise binene kadar Toprak'a her şeyi anlattım. Kız şoka girdi. Sonra da bime. Tamam vurmayın.  Sinir bozukluğundan hep bunlar. 

Servise bindik ve eve doğru ilerlemeye başladık. 

"Eslem, kızım iki senedir bu okuldayım. Böyle bir şey görmedim. Bir ay önce geldin, bütün okulu karıştırdın lan."

"Farkımız tarzımız oğlum, yalnız ben de bu durumdan hiç hoşnut değilim. Diğerleri tarafından dikkat çekmek hiç istemediğim bir şey. Hem okulun yarısı benden nefret ediyor. Çok umurumda olduğundan değil de, insan yine de üzülüyor."

Toprak gülerek karşılık verdi ve sonrasında evin önüne geldiğimiz için servisten indik. Bir görüşürüz merasimi yaptıktan sonra eve girdim. Ayaklarımın daha fazla beni taşımayacağını anladığımdan, direk odaya çıkıp kendimi yatağa zor fırlattım. 

Sonra telefonuma mesaj bildirimi geldi. Off hem deli gibi merak ediyorum, hem de kalkmaya üşeniyorum. Ya ben niye bu kadar üşengecim niden yaa. Sonra merakım ağır bastı ve kalkıp aynanın önünden telefonu aldım.

Kimden: Gökhan

Eslem, dışarı gelebilir misin?


Bir Kobay Gördüm SankiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin