25.Bölüm *İşler Boka Sarınca*

115 13 5
                                    


Deniz'den

Planımı uygulamaya hazırdım. Selim yaptığı her şeyin cezasını çekecekti. Artık her şey benim kontrolüm altında olacaktı. Yanıma gerekli olan şeyleri de aldıktan sonra babama çalışan iki adamdan yardım istedim. Arabama bindim ve plan başlasın.

Selim'in evinin önüne geldiğimde derin bir nefes aldım ve arabayı görünmeyecek bir yere park ettim. Arabadan çıktım ve iki adamla birlikte evin önüne doğru gittik. Onlara işaret vererek arkada durmalarını söyledim. 

Ben de kameranın almadığı yerde zile bastım. "Kim o" Ses Selim'e aitti. Harika temizlikçi çağırmamıştı bugün. Ben ses vermeyince yeniden "Kim o" dedi. Gelen gülme isteğimi geri göndererek yine zile bastım. Bu sefer Selim'den ses gelmedi. Şuan kapıyı açmaya geldiğine kalıbımı basabilirim. Ve bingo. Kapıyı açtığı anda planladığımız üzere adamlarından biri Selim'e tekmeyi geçirdi. Bunu beklemeyen Selim savruldu ileriye. Ve hızlıca kafasını çarptı. Bilinci kapanmadan beni görmesini istiyordum. Hemen yanına gittim.

"Merhaba ağabeyciğim. Yine ben. Merak etme sana bir şey yapmayacağım. Eslem'i alıp gideceğim sadece." diyerek gülümsedim. Tam gideceğim anda ayak bileğimden tuttu. Hadi ama çok klişe. Yüzümü ona doğru çevirdiğimde,

"Neden yapıyorsun bunu?" dedi zorlukla.

"Neden mi yapıyorum? NEDEN Mİ YAPIYORUM? ÇÜNKÜ BIKTIM ANLIYOR MUSUN? HEP ARKA PLANDA KALMAKTAN ÇOK SIKILDIM. SELİM ÇOK ZEKİ. SELİM AĞIR BAŞLI. SELİM KAHRAMAN. SELİM SELİM SELİM. HEP SENİN GÖLGENDE KALDIM. AMA YETER ARTIK."

Avazım çıktığı kadar bağırırsam rahatlayacağımı düşünmüştüm ama işe yaramadı. Ellerimi saçlarımın içinden geçirdim, sağa döndüğümde köşeye çekilmiş Eslem'i gördüm.

Eslem'den

Evde kulaklıkla gezinip şarkı dinliyordum. Bir yandan da mırıldanıyordum tabi. "Senin küçük bir elvedan böyle büyük bir aşkı bitirbilir mi? Ne sanıyorsuuun?"

 Mutfağa indim ve dolaptan meyve suyu alıp içmeye başladım. O sıra kapının önünden sesler duydum. Selim de etrafta görünmüyordu. Büyük ihtimal Selimdir diye düşündüm. Tam o tarafa doğru giderken bağırma sesleri duyuldu. Kafamı uzatıp ne oluyor diye baktığımda Deniz'i gördüm. Selim de yere yığılmıştı. Yanında iki tane koca adam vardı. Selim'i öldürmüşler miydi? Ama kan yoktu etrafta. Eve girmek için bayılttılar belki de. Eyvah sıçtım. Ne yapacağım ben şimdi. Deniz ölümüne bağırıyordu. Duyduklarım karşısında şok oldum. Deniz, Selim'i çekemiyordu. Bu yüzden miydi yani tüm yaptıkları? Şerefsiz bu çocuk gerçekten. Ben bunları düşünürken o beni çoktan farketmişti.

"Oo Eslem hanımefendi de buradaymış." Ne kadar ben bir arkadaşa bakıp çıkıcaktım demek istesemde ağzımdan başka bir şey çıktı.

"Oğlum sen şerefsiz misin psikopat mısın?" Evet ölüm riskime rağmen yine de söyledim bunu.

Zaten sinirli olan Deniz'in gözleri döndü. Bana doğru hızlıca yaklaştı. Tabi ki bende kaçmaya başladım. Daha iki adım atmıştım ki kolumdaki acıyla arkamı döndüm. Deniz o hırsla beni direk yakalamıştı. Elinden kurtulmaya çalıştım ama çok sinirliydi ve kolumu çok sıkıyordu. 'Bırksna klumu actysn .s.s' desem duvara yapıştırırdı beni herhalde. Beni çekiştirmeye başladı. Biraz önce kapının önünde olan iki adam bana doğru yaklaştılar ve ikisi de bir kolumdan tutup götürmeye başladılar. Çırpınıyordum ama nafile. Bu adamlar ne kadar güçlü.

Çığlık atmaya başladım. Yapabileceğim tek şey buydu. Ve çığlık atmamla beraber tokatı yedim Deniz Beyden.

"Bir kıza el kaldıracak kadar piçsin sen işte. Abine ihanet edecek kadar pisliksin. Şerefs-" sözümü kesen attığı diğer tokattı. O kadar canım yanmıştı ki gelen ağlama hissini geri çeviremedim. Şuan kıpkırmızı olduğuma eminim. Gözümden düşen iki damla yaş güçlü görünmemi engelliyordu. Beni zorla arabaya doğru götürdüler. Abi kimse mi görmüyor lan? Böyle ıssız bir yere ev yaptıran Selim'e saygılar.

Arabaya bindirmelerinden önce yine çığlık attım ama hâlâ duyan yok. İki tane gangster gibi adam beni zorla arabaya sokuyor ve ben ölümüne çığlık atıyorum ama millet duymuyor. Vay be. Ölüp gideceğim hiç birinizin umurunda olmayacak tabi. Adamın koluma vurduğu iğneye bakıyordum. Artık tepki versem de bir faydası olmayacağı için sakin olmaya karar verdim. Gözlerim yavaş yavaş kapanırken arabanın hareket ettiğini hissettim.

Gözlerimi açtığımda önce görüntünün netleşmesini beklemek zorunda kaldım. Başımın dönmesini katmıyordum bile. Kendime geldiğimde bir makinaya bağlı olduğumu gördüm. Aaa dejavuya bakın. Deniz gözümün önüne geldiğinde sinir kat sayım artmaya başladı. O sinirle önce yüzüne tükürdüm.

"Allah senin belanı versin." Bedduamı da ettim ohh. Deniz neden gülüyorsun? Neden yani?

"Ölmeden önce son duan bu mu? Biliyor musun basacağım tek butonla şu saniyeler son saniyen olabilir. Buna rağmen çok büyük cesaret seninkisi de."

"Allah senin belanı versin." Belki son duam kabul olur. Şansımı zorladığımın farkındaydım ama madem ölecektim bari istediklerimi yapayım değil mi?

"Eslem biliyor musun, diğerleri son işlemleri yaparken ben sana bilmen gereken bir şeyi söylemek istiyorum. Sen aslında tam olarak yetim sayılmazsın."

Birden öksürmeye başladım. Aniden gıcık tuttu. Duyduklarım karşısında şok iptal vefat. 

"Ne diyorsun lan sen değişik?"

"Sana bu kadarını söylüyorum. Son dakikalarını bari mutlu yaşa."

Yeniden gülmeye başladığında artık dayanamayacak hale gelmiştim. "Deniz?" 

"Efendim."

"Allah belanı versin." Üç kere söyledim Allah'ım ne olur kabul olsun.

Deniz yeniden gülerek kalktığında bağlı olduğum koltuktan kalkmaya çalıştım. Ama kollarım ve ayaklarım bağlı olduğu için yapamadım. Yine denedim olmadı, bir daha denedim yine olmadı. Yalnızca kendime acı çektiriyordum. Ölüm gerçeğiyle baş başa olduğumu anladığımda ağlamaktan başka elimden gelen hiçbir şey yoktu.

Hayır anlayamıyorum, şu lanet enerji neden ben de!? Daha üç ay önce yetimhanede kendi kafamda takılmaca yaparken şimdi ölümü bekliyordum. Daha yapmak isteyip yapamadığım binlerce şey varken. Dost kavramını yeni benimserken, aşkı yavaş yavaş öğrenirken, ilk defa yalnız hissetmezken şimdi yine yalnızdım. Yeniden tek başımaydım..



Bir Kobay Gördüm SankiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin