Selam gençlik,
Biraz kısa bir bölüm oldu. İlham çok gelemedi, o yüzden geç kaldı ve içime sinmedi. Yine de iyi okumalar..Eslem'den
Aklım böyle bir şeyi algılayamıyordu. Söyledikleri hiçbir şeyi anlayamıyordum, nasıl olabilirdi böyle bir şey? Doğru muydu söyledikleri? Zar zor adım atarak yanlarına doğru geldim. Hepsi yüzünde suçluluk ifadesi ile bana baktı. Ben ise konuşmak için kendimde güç arıyordum.
"Nasıl yaptınız bunu ya? Nasıl sakladınız benden? Hiç mi düşünmediniz beni? Hiç mi umurunuzda olmadım. Ben size kardeşim dedim be. Kardeşim dediğim insanların yaptıklarına bak. Kime güveneceğim ben artık?"
Sonlara doğru sesimin titremesiyle daha fazla dayanamayacağımı anladım ve koşar adımlarla kapıya doğru ilerledim. Kapıyı çarparak çıktım ve ardından akmak için sabırsızlanan gözyaşlarımı serbest bıraktım.
Bu kadar şeyi kaldırabileceğimi sanmıyordum. Hıçkıra hıçkıra ağlarken bir yandan sahile doğru koşuyordum. Daha dün olanları atlatamamışken bunlar çok ağır gelmişti. Babam gerçekten yaşıyor muydu, bu zamana kadar neden hiç yanıma uğramamıştı, neden beni yetimhaneye mecbur bırakmıştı, peki annem hayatta mıydı, arkadaşlarım bunu bildikleri halde nasıl bana söylemezlerdi?
Beynim uyuşmuş, aklım hiçbir şey alamaz hale gelmişti. Tam bu düşünceler arasında boğulurken birden birisi hızla kolumdan tutup kendisine çekti. Kafamı kaldırdığımda dehşetle yüzüme bakan Selim'i gördüm ve sonrasında ise dibimizden hızla geçen arabayı. Kaldırıma çıktıktan sonra kendimi çekmeye çalıştım ama bırakmadı.
"Derdin ne senin, öldürmek mi istiyorsun kendini?"
Şu yaşadıklarıma mı üzüleyim hayatımın klişelerle dolu olmasına mı üzüleyim bilemedim. Selim cevap alamayacağını anladığında ellerini cebine koyup yanımda yürümeye başladı.
"Yemin ediyorum söyleyecektik, sadece daha fazla üzülürsün diye korktuk."
Cümlesi ile hızlıca ona döndüm.
"Selim ne dediğinin farkında mısın? Bunun hayatımı nasıl etkileyeceğini akıl edemediniz mi gerçekten? Güldürme beni."
Yine gözlerim dolduğunda ağlamamak için kafamı havaya kaldırdım sanki işe yarayacakmış gibi. Denizin karşısındaki banka oturduk ve gözlerimi dalgalanan denize diktim.
"Tabi ki düşündük Eslem. Kaç kere toplanıp bu konuyu tartıştık ama babanı araştırmak istedim sadece. Bak bazen her şey beklediğimiz gibi çıkmaz. Hayal kırıklığına uğramanı istemedim. Canının yanmasını istemedim."
Kendimi kapana kısılmış gibi hissediyordum. Duyduğumdan beri beni paramparça eden aslında tek bir şeydi. İçimde kendime binlerce kez sorduğum soruları Selim'e yönelttim.
"Tamam lan, öyle olsun hadi. Ya Selim, benim öz babamsa neden bu yaşıma kadar ortaya çıkmamış? Neden hâlâ bir açıklama yapma zahmetinde bulunmuyor? Bir insan kızını hiç mi merak etmez, bu kadar önemsiz miyim ben?"
Selim'in yüzünde değişik bir ifade oluştuğunda bir şey söyleyecek zannettim. Ama yalnızca kafasını eğdi ve bir kaç dakika durdu.
"Eslem ben, gerçekten ne söylemem gerektiğini bilmiyorum. Belki o da senin gibi bilmiyordur, olamaz mı? Yani neler olduğunu bilemeyiz."
Mutluluktan çok uzak bir gülüş sergiledim ve gözlerimi devirdim.
"Sen de biliyorsun ki böyle bir şeyin olması imkansız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Kobay Gördüm Sanki
HumorRüya veya gerçek...Bu iki kavramı aynı anda yaşayan, hayatı kendi kuralları doğrultusunda tamamlayan, hem düşünce hem de espri efendisi olan, aynı zamanda kobay adayı Eslem'in hikayesine hoşgeldiniz. Lütfen kemerlerinizi bağlayın serüven başlıyor.. ...