Selim'den
Kapının önünde bir süre Eslem'i izledim. Arkadaşlarıyla ne kadar mutlu olduğunu, nasıl mükemmel güldüğünü. İçimden sonsuza kadar orada durup onu izlemek gelse de yapmam gereken şeyler vardı. Eslem'i güvende olması için oraya bırakmıştım. Aslında daha hiçbir şey bitmiş değildi. Hemen arabaya atlayıp babamın evine gittim. Bana çalışan birkaç kişi de benim peşimden geliyordu.
İçeri girdiğimde her şeyin aynı olmasına şaşırmadım. Ama diğerlerinin gelmesi çok uzun sürmezdi. Laboratuvarın olduğu yere geldim ve Deniz'i yerde yatarken bulunca yine o değişik his kapladı içimi. Yere eğildim yakasından tutarak hızla ayağa kaldırdım. Bunun üzerine birden kendine geldi. Beni görünce yüzündeki ifade yine korkuya dönüştü. Yüzüne bir yumruk attım ve onun etkisiyle yere yığıldı. Sinirim geçmiyordu, onu dövme isteğimi bastırmaya çalıştım. Daha benim işime yarayacaktı çünkü.
Deniz'i yerden kaldırdım ve peşimden sürüklemeye başladım. Dışarıya çıktığımızda karşısına geçtim.
"Babam nerede?"
"Ne yapacaksın?" Bastırmaya çalıştığım sinirlerim yeniden gün yüzüne çıktığında yüzüne yumruk atmamak için kendimi zor tutuyordum. Yanına yaklaştım ve dişlerimi sıkarak konuşmaya başladım.
"Bana bak, şurada seni öldürmemek için tek sebebim beni babama ulaştıracak olman. İstersen şansını çok zorlama."
Cümlemi bitirdiğimde yüzüme dik dik bakmaya başladı. Karşımdaki kişinin kardeşim olduğu gerçeği beni öldürüyordu.
"Şuan şirkettedir."
"Yürü beraber gideceğiz."
Arabaya bindik ve babamın şirketine doğru gitmeye başladık. Şirkete vardığımızda bir kişi benimle geldi diğerleri ise arabada kaldı. Deniz'i de peşimden sürükleyerek babamın ofisinin olduğu kata geldim. Beraberce kapının önüne geldik. Sekreter bizi görünce önce şaşırdı. Sonra durdurmak için kalktığında yanımda gelen adam onunla ilgilendi. Zaten ona dışarıda arkamı kollaması gerektiği talimatını vermiştim.
Deniz kapıya vurdu ve beraber içeri girdik. Babam kafasını kaldırdı ve beni Deniz'in yakasından tutarak gördüğünde yüzünde dehşet ifadesi oluştu.
Oturduğu yerden kalktı ve şaşkınlıkla bana baktı. Sonra Deniz'in yüzündeki kanı ve morlukları görünce yüzünü ekşitti.
"Merhaba baba, nasılsın görüşmeyeli?"
Alayla sorduğum soru karşısında gözlerini devirdi. Birden ciddi bir yüz ifadesine büründüm ve konuşmaya başladım.
"Her şey bitti Levent Bey, buraya kadarmış."
Kafasını iki yana sallayarak kendine gelmeye çalıştı. Ama bunu atlatması biraz zor olacaktı.
"Otursana baba, daha konuşacağımız çok şey var. Evet dinliyorum seni. Baştan her şeyi anlat, vaktimiz var zaten."
Ben masanın karşısındaki koltuğa kurulduğumda Deniz ve babam bana tuhaf tuhaf bakmaya başladılar.
"Hadi oturun, ayakta kalmayın."
Babam yavaşça koltuğuna otururken, Deniz tek bir hayat belirtisi göstermiyordu. Peki umurumda mıydı? Tabiki de hayır.
"Selim tam olarak neyi öğrenmeye çalışıyorsun bilmiyorum ama sana söyleyebileceğim hiçbir şey yok."
"Bana anlatacağın çok şey var. Her şey bitti baba. Oyunların sona erdi artık. Olanları anlat ve kurtul. Neden böyle bir şey yaptığınla başlayabilirsin mesela. Sonra neden Eslem'i istediğini anlatırsın. Ondaki büyük enerjinin sebebi ne peki? Seni dinliyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Kobay Gördüm Sanki
ComédieRüya veya gerçek...Bu iki kavramı aynı anda yaşayan, hayatı kendi kuralları doğrultusunda tamamlayan, hem düşünce hem de espri efendisi olan, aynı zamanda kobay adayı Eslem'in hikayesine hoşgeldiniz. Lütfen kemerlerinizi bağlayın serüven başlıyor.. ...