4.Bölüm *Komşum*

261 41 12
                                    


Hala rüyanın etkisindeydim. Çok gerçekçiydi halbuki diğer rüyalarıma benzemiyordu. Ve Selim.. Onu daha önce hiç görmediğime yemin edebilirim. İnanılmaz gerçekten. 

Pınar Abla odadan çıktıktan sonra yatağımdan çıktım ve üzerimi değiştirdim. Sonrası çok tuhaftı çünkü aynı rüyamdaki gibi oldu. Arabaya bindik kocaman bir AVM'nin önünde durduk ve vitrininde güzel pantolonlar olan mağazaya girdik. Oha ben kesin medyumum. Bunun başka bir açıklaması olamaz. 

 Pınar Abla alışveriş yaparken yine aynı ayakkabıları gördüm. Sonra aklıma Selim geldi, o gözleri neydi öyle yaa. Ama iğrenç pislik biri. Yani o  mikemmel tatlığının hiçbir etkisi yok. Ciddiyim yok. 

"Sen onu benim kıçıma anlat."  

"Sero yapma ya."                                                                                                                                                         

Düşüncelerimi bir kenara bırakıp converslere doğru koşmaya başladım. Tam kendimi çarpmak için hazırlamıştım ki olduğum yerde kalakaldım. Çünkü ordan gelen geçen olmadı. E hani medyumdum ben. 

Aman Allahım sayın seyirciler yok böyle bir şey. Off çok üzüldüm lan şimdi. Yanlış anlamayın, Selim'i göremediğim için değil, Selim'e vereceğim cevapları sabahleyin tuvalette düşünmüştüm ve baya iyi kapaklar bulmuştum. 

Olanlara anlam veremeyerek beğendiğim ayakkabıların yanına gittim. Artık satın alabilirdim. Koşarak Pınar Abla'nın yanına gittim. O da bir şeyler beğenmişti sonunda. Onları satın aldıktan sonra birkaç mağaza daha gezdik ve aynı dün ki gibi canım çıktığında eve dönmeye karar verdik.

 Eve gelince poşetleri alıp yukarı çıktım. Zaten odama çıktığımı anlamıştır herhalde. Poşetleri kenara bıraktım ve üzerimi değiştirip televizyonu açtım. Kanalları dolaştım ama dikkatimi çeken bir şey bulamayınca Cartoon Network'ü açtım. Regular Show olduğunu görünce sevinçten çığlık atacaktım nerdeyse. Yeah baby. Allah'ım şu Pops'a ölüyorum yaa. Bildiğin kafası lolipop. Çizgi diziyi izlerken gözlerimi açık tutmaya çalışıyordum ama daha fazla galip gelemedim ve uykuya daldım.

Uyandığımda tv hâlâ açıktı. Yuuh israf diye bir şey var lan. Telefona baktım, saat daha 7.30. Ohaa ben nasıl bu kadar erken uyandım. Offf bugün okul var, yeni insanlar, gıcık insanlar, deli insanlar, mal insanlar ve daha niceleri..

"Ya Sero ne yapacağım ben? Nasıl alışacağım ya?" 

Düşünüyorum da ben çok sorunlu bir insanım. 3 gündür bu evdeyim ama kalkıp evi gezmek aklımın ucundan geçmedi. Onlar da Eslem evi gezsin bilsin demiyorlar ki. 3 gündür odamdan dışarı çıkmıyorum. Bir gezeyim bu ev neyin nesi diyerek aşağıya indim ve mutfağa girdim. Arkadaşlar burayı biliyorum çünkü burada yemek yedik, inanılmaz değil mi?

Dilim damağıma yapıştığı için öncelikle su içmeliyim. Suyu buzdolabında buldum fakat bardağı bulamadım. Bütün dolapları tek tek karıştırdım fakat bulamadım. Merdivenden tıkırtılar gelince kimin geldiğini görmek amacıyla kafamı merdivenlere doğru çevirdim. Fuat Abi'yi görünce göz devirmemek için zor tuttum kendimi. Mutfağa doğru geldiğini görünce içeri girdim. Üzerini giyinmişti galiba işe gidecek. Lan bu adam ne yiyecek kimse düşünmüyor mu? 

"Kimse düşünmüyorsa sanane beyinsiz?"

Sero da haklı, banane be. Fuat Abi bana sabah sabah ne işin var der gibi bakınca;

"Şey ben çok susadım ama bardak bulamadım verebilir misin acaba Fuat Abi?" dedim. Biraz önce bakıp bulamadığım dolaptan bir bardak aldı ve bana verdi. Kendimi şuan baya gerizekalı hissettim.

"Aç mısın ? Şimdi Pınar'ı uyandırayım kahvaltı hazırlasın." dedi bütün soğukluğuyla. Aa sabahları hizmetçi gelmiyor muymuş? Neyse ben karnımı doyurayım da gerisi umrumda değil.

"Evet kurt gibi açım." dedim utanmayarak ben de. Sonra Fuat Abi merdivenlere yöneldi. Ben de evi gezmeye devam ettim.

Oturma odasındaki bahçe kapısından dışarı çıktım. Bahçe gerçekten çok hoştu. Buradaki evler zaten Amerikan tipiydi. Evler birbiriyle yan yana falan. Ooo hamak, alırım bi dal. Hemen atladım hamağa sonra da kulaklığı çıkarıp, rastgele bir şarkı açtım. Avril Lavigne - Wish you were here duyulunca gözlerimi kapattım. Kendimi şarkıya kaptırdım.

"Damn damn damn" diye bağırırken izlendiğim hissine kapıldım. Kafamı kaldırdım baktım yan bahçede tahminimce benim yaşlarımda olan kara saçlı kara gözlü bir kız beni izliyordu. Esmer bombaydı resmen. Niye beni izliyor bu kız? 

"Efendim?" dedim sorarcasına. Aynı zamanda kulaklıklarımı çıkartıyordum.

"Merhaba ben Toprak, buraya yeni mi taşındınız? Kusura bakma önceden karı koca oturuyordu da. Taşındıklarından haberim yoktu."

"Yok zaten taşınmadılar. Şey, beni evlat edindi onlar buralardayım bundan sonra. Adım Eslem bu arada. "

Sonra başladık konuşmaya aynı okuldaymışız filan falan. Çok tatlı bir kız Toprak. Güldüğü zaman gözleri kısılıyor falan. Saat yavaş yavaş geçerken, kahvaltı yapmayalım diyerek içeri girdim. Kahvaltımı hızlıca yaptıktan sonra, yeniden odama çıktım. Dün aldığımız okul kıyafetlerini giyindim ve saçımı at kuyruğu yaptım. Toprak servis gelince ben seni çağırırım diyerek bir nezaket göstergesi yaptı. Yanıma çanta falan almadan aşağıya indim. Zil çalınca ben çıkıyorum diye bağırdım ve beni bekleyen Toprak ile beraber servise bindik.

Bakalım yeni bir maraton başlıyor...


Bir Kobay Gördüm SankiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin