Toprak ile serviste arka tarafa doğru geçtik ve gözlerin çoğu bana döndü. Galiba buna alışmalıydım, yeni olmak beraberinde bunlarında getiriyordu. Toprak'la yarım kalan sohbetimize okula varana kadar devam ettik. Bana öğretmenlerden bahsetti. Okulun önüne geldiğimizde, servisten indik. Toprak 10-B sınıfındaymış. Sınıfını gösterdi ve beni müdürün odasına götürdü. Zaten Fuat Abi kaydımı yaptırmış sadece sınıfımı öğrenecektim. Kapıyı tıklatıp "gir" sesini duyunca içeri girdim. Beklediğimin aksine kel olmayan müdürü görünce şaşırdım.
"Ben Eslem Arslan, kaydım yaptırılmıştı, sınıfımı öğrenecektim de."
"Bir saniye" Bilgisayarda bir şeylere baktıktan sonra devam etti. "10-C sınıfı, istersen seninle gelebilirim."
"Yok teşekkür ederim, bulabileceğimi düşünüyorum." Sahte gülümseme eşliğinde odadan çıktım. Tövbe bir de diyor ki seninle gelebilirim. Zaten Toprak ile aynı sınıfta değilim. Şans bana hep götüyle güler alışığım bu durumlara. 10-C sınıfını aramaya koyuldum. Şimdi kesin ders başlamıştır, işler daha da bok. Bu arada okulun büyük ve modern olduğunu söylemem de fayda var. Ama okul okuldur.
Kapıyı çaldım ve usulca içeri girdim. Gözlerin hepsi bana dönünce içimden küfürleri saymaya başladım. Dikkatleri üzerime çekmekten nefret ediyorum. Öğretmen sevecen bakışlarıyla girmemi işaret etti. Utangaç tavırlarla sınıfın ortasına geldim. Böyle görüldüğüme bakmayın, alışınca ben yıkarım bu sınıfı.
"Çocuklar, bu arkadaşınız okula yeni geldi. Alışmasına yardımcı olursunuz. Kendini tanıtabilirsin."
"Ben Eslem. Bu sınıftayım."
Evet bir insan bu kadar saçma bir konuşma yapmamıştır herhalde hayatında. Biri çıkıp 'şaka yapıyorsun' diye dalga geçer diye bekledim ama öyle bir şey olmadı, ben olsam dalga geçerdim. Arka sıralarda boş bir yer aradım. Boş bir yer bulunca oturdum direk. Kafamı sıraya gömdüm ve bu saçmalığı hiç yaşamadığımı hayal ettim. Maalesef işe yaramadı.
"Şşş" sesi duyunca önce kafamı kaldırmadım. Ama çağırılan kişinin ben olduğumu anlayınca etrafıma bakınmaya başladım. Sağ çarprazımda oturan bir çocuk arkasını dönmüş bana bakıyordu ve seslendiği kişi bendim.
"Efendim"
"Ben Gökhan, bu sınıftayım."
Gülmeye başlayınca ben de onunla birlikte güldüm. Gülünce ne kadar tatlı olduğunun farkında mıydı acaba? Ben farkındayım çünkü.
"Tanışma konusunda iyi olduğum söylenilemez."
"Evet, belli oluyor." Tamam rezilim de niye iyice ezikliyorsun ki şimdi. Ben seni çok sevdim sen neden bene böyle yaptın?
"Ders çıkışı bir yere kaybolma. Seni bizimkilerle tanıştırayım. İstersen bizimle takılabilirsin. " Sonra da önüne döndü. Ben de önümdeki sırayla bakışmaya başladım.
"Kanka bu sana yürüyor benden söylemesi. Sen ayağını denk al aman." Sero'nun tespitine karşılık içimden göz devirdim.
"Sen insanlıktan ne anlarsın malak."
Hoca bir şeyler daha zırvaladıktan sonra zil çalınca derin bir nefes aldım. Sınıf yavaş yavaş dağılırken Gökhan ayağa kalktı. Tahminimce bizimkiler dediği arkadaşlarının yanına gitti.
"Eslem gelsene."
Yanlarına doğru gittim ve samimi olduğunu düşündüğüm bir gülümseme takındım yüzüme. 4 kişilerdi toplam. İçlerinde bir tane kız olması tuhafıma gitti ama çaktırmadım. Hepsi isimlerini söyleyip el uzattılar.
Gökhan sarı saçlı ela gözlüydü ve çok sempatik tavırları vardı. Grupta sözü geçen oymuş gibiydi. Berk siyah saçlı ve kahverengi gözlüydü. Bakışlarının çok donuk ve soğuk olduğunu belirtmeliyim. Cihan ise kahverengi bakımlı saçları ve şirin tavırlarıyla ister istemez kendini sevdiriyordu. Zeynep ise.. Lan bu kız çok güzel. Erkek olsam kesin sulanırdım. Kestane rengi saçları upuzundu ve yüzü mankenleri aratmıyordu. Çok tatlı bir gruptu bunlar. Bahçeye gitmeyi teklif ettiler ben de kabul ettim.
Dışarı çıktığımızda beni onların yanında gören herkes öyle bakışlar atıyordu ki anlatamam. Galiba bundan onların popüler bir grup olduğunu anlamalıydım. Ohh çatlasın hepsi.
Teneffüs bitince sınıfa geri döndük. Okulun devamı çok sıkıcı geçti. Toprak'ın yanına gitmedim. Çünkü üşendim. Evet itiraf ediyorum kıçımı kaldırmaya üşendim ve gitmedim.
Son zil çalınca çantamı aldım ve Toprak'ın sınıfının önüne geldim.Kendimi ilkokul çocuğu gibi hissetmem normal mi?
Toprak sınıftan çıkınca el salladım ve yanıma geldi. Beraber servise bindik. Yolda şarjım bitti sinir krizlerine girdim. Eve geldiğimde kapıyı çaldım, açan yoktu. Bir daha çaldım ama yine kimse açmadı. Ohaa şimdi hatırladım. Pınar Abla bana anahtar vermişti , evde olmayacaklarını söylemişti. Ben onu almayı unuttum. Ne yapacağım la şimdi. Bugün salaklıkta sınır tanımıyorum. Ne yapacağım diye düşünürken, Toprak'ın evine gideyim bari dedim.
Kapıyı çaldım Toprak açtı. Durumu anlattım ve beni içeriye buyur etti. Odasına çıktık ve okul hakkında konuşmaya başladık.
"Ben sınıftan bir şeyler duydum ama sana da sormak istiyorum. Sen bugün Gökhan'ın tayfasıyla mıydın?"
"Evet niye ki? Ay kötü insanlar mı yoksa? Okulun kötü tayfasılar mı yoksa? Yeni kurban olarak beni mi seçmişler yoksa? Ay Toprak bir şey de."
Ben nefes nefese konuşmamı bitirdiğimde Toprak çoktan gülme krizine girmişti.
"Hayır tabiki de. Kötü falan değiller. Aksine okulun en havalı ve müthiş tayfası onlar. Sadece yeni geldin ya, o yüzden okulda dedikodu olmuş biraz."
"Sizin okulunuzda mübarek." Beraberce güldükten sonra o devam etti.
" Gökhan okuldaki kızların gözdesi. Çok soğuk biri, kızlar gelip ona çıkma teklif ediyorlar. Ama kabul etmiyor. En son Selin diye bir kızla çıkmıştı, O da başına dert oldu zaten. Kıza ayrıldıklarını anlatamıyor."
"Çok soğuk biri mi dedin? Yanlış kişiden mi bahsediyoruz acaba? Ben sınıfa geldim, benimle konuşmaya çalıştı. Bizim grupla takıl diye kendi teklif etti hatta."
"Oha, ciddi misin? Vay be demek ki değişmeye başladı. Sana bir şeyden bahsedeceğim. Hani kötü tayfa falan demiştik ya. İşte öyle bir tayfa var. Onlar da 10-D de. İçlerinden bir tanesi var, adı Derin."
Sonrasında bir iç çekti. Derin hakkında konuşmaya başladı. Şöyle yakışıklı böyle yakışıklı. Yakışıklı deyince bir durdum, ben kız sanmıştım da. Ehehehehehe.
İşte iki senedir buna platonikmiş. Ama bir gözlerinin içi parıldıyor anlatırken. Aşk insanı işte bu hale getiriyor arkadaşlar. Saatin geç olduğunu farkedince eve gitmek için kalktım. Toprak'ın annesi Sevim Teyze kalmam için çok ısrar etti ama geri çevirmek zorunda kaldım.
Zile bastım ve kapıyı Pınar Abla açtı, olanları anlattım. Anlayışla karşıladı ve günümü anlatmamı istedi. Ben de anlattım olan biteni, öyle konuştuk. Sonra yemek yedik ve ben odama çıktım. Direk kendimi yatağa attım. Priz yatağımın uzağında olduğu için pufa oturdum ve telefonumu şarja taktım. Kendime bugün olanlardan sonra bir yapılacaklar listesi yaptım.
1- Alışmak için çaba göstermek
2-Yetimhanedekileri ziyarete gitmek
3-Kendime bir sevgili bulmak ( asgdgdhsja)
4-Yatağımın yanına priz yaptırmak
5-Arkadaş ortamına kendimi sevdirmek
6-Toprak' ı Derin'e ayarlamak
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Kobay Gördüm Sanki
HumorRüya veya gerçek...Bu iki kavramı aynı anda yaşayan, hayatı kendi kuralları doğrultusunda tamamlayan, hem düşünce hem de espri efendisi olan, aynı zamanda kobay adayı Eslem'in hikayesine hoşgeldiniz. Lütfen kemerlerinizi bağlayın serüven başlıyor.. ...