(31)-Dönüş-

1.7K 114 17
                                    

Bu bölüm kötü olmuş olabilir. Eğer beğenmediyseniz özür dilerim. Fakat çok uzun zamandan beri yeni bölüm yazmıyoruz ve paslandık diyebilirim. İyi okumalar. Bölüm kısa oldu çünkü sizin verdiğiniz 1000 vote bizim yine sınavlarımıza denk geliyor -_- Bu şu demek sınavların hepsi bitmeden size yeni bölüm YOK. Mayıs sonu veya haziran başını bekleyin. Önceki medyalara Sarp'ı, Mine ve Barkın'ı ekledik. Murat'ın da karakteri değişti, bakabilirsiniz. Son bölümdeki vote artışı da muhteşemdi. Vote verenlere teşekkürler. Bu bölüm size SilverPhoenix'ten geliyor :D FİNAL DEĞİLDİR!

Hızla ayağa kalktım. Sarp gıcıktı, tamam ama o ne de olsa benim biricik kardeşimdi. Hangi kardeş onun kadar salak olabilirdi ki? Korkmuştum. Ya o sarhoş adam kardeşimi kaçırdıysa? Ya kaybolduysa? Ya bayıldıysa... Onlarca olanak vardı ki hangisi için edişelensem bilemiyordum. Herkese bağırdım:

- Hepimiz Sarp'ı arıyoruz, bu benim için çok önemli. 2'li gruplara ayrılırsak daha kolay buluruz. Başına bir şey gelmesinden korkuyorum bu karanlıkta. O sarhoş adam yine ortalıkta görülebilir. Şimdi ben yanıma Kuzey'i alıyorum. Aysima Barkın ile git. Melis Abla küçükleri al. Alp sen de Murat ile git, anlaştık, dedim hızlıca. Aysima bana sessizce "Beni kurtar." dedi. "Seni yemeyecek Aysima. Hem siz artık arkadaşsınız." dedim. Mevzu bahis benim kardeşimin hayatıydı. Şu an saçma aşk olaylarını çekecek halim yoktu. Herkes aldırış etmeden aramaya koyuldu.

Sitenin daha önce hiç uğramadığımız ıssız yerlerinde dolaşırken her çıtırtıda tetikteydik. Neyin nereden çıkacağı belli olmazdı. Kuzey bile konuşmuyordu. Birden ağlamaya başladım. Elimde değildi. Bacaklarım titriyordu. Kuzey kısık sesle konuşmaya başladı:
- Duygu, üzülme demeyeceğim ama güçlü olmalısın. Kardeşin zeki bir çocuk. Kolay kolay kaybolmayacaktır.
- Elbette zeki bir çocuk ama geçen ayki olaydan sonra sitede başı boş gezen bir sürü kişi olduğunu sen de öğrendin. O ya...
- Duygu gel kamelyaya dönelim. Belki oralarda ha?
- Peki, dedim ve peşinden gittim. Kamelyaya gelince çocuk kahkahaları her yerde yankılanıyordu. Biraz yaklaşınca olduğum yerde zamklandım. Bacaklarımın bağı çözüldü. Sarp tam karşımda duruyordu. Mine ve Batur ile oynuyordu. Kuzey'e diğerlerine haber vermesini söyledim. O giderken ben de Sarp'ın arkasından koşarak ona sarıldım:

- Nerelerdeydin, hepimiz seni aramaya koyulmuştuk?!! Ne kadar korktuğumu biliyor musun?

- Tuvalete gitmiştim. Çiş torbamın patlamasını mı istiyorsun?

- Neden iki saat ortalarda yoktun ha?

- Of abla, bunu burada söylemek istemiyorum ama... Kabız olmuşum, dedi kısık bir sesle. Başını okşadım ve bizden bu kadar deyip eve gittik.

Güzelce bir akşam yemeği yedikten sonra hep beraber salonda toplandık. Babam güzel bir film açmıştı. Tam en heyecanlı yerinde annem konuşmaya başladı:

- Çocuklar biliyorsunuz ki yaklaşık bir aydan beri buradayız.

- Ne oldu ki?

- Babanızın bu seneki izni de bir ay sürüyordu.

- Eee? Hep bu kadar sürüyor.

- Yarından sonraki gün eve dönüyoruz. Bavullarınızı hazırlamaya başlayın.

- Ama anne, bu tatil burada bitemez.

- Yavrum biliyorsun ki bu bizim elimizde olan bir şey değil. Israr etme.

- Anne...

- Duygu ve Sarp, gidin bavullarınızı hazırlayın. Aması maması yok. İtiraz istemiyorum.

- Anne biraz daha kalsak olmaz mı? Lütfen...

- Duygu elimizde olan bir şey değil dedim sana. Bak bana artık odana git de bavulunu hazırla. Tek sizinkiler kaldı. Diğer her şey tamam, dedi annem ve Sarp ve ben Sarp'ın odasına gittik. Sarp üzülmüştü. Hem de en az benim kadar. Bizimkilere mesaj attım. Hepsi de üzülmememi zaten seneye nasipse yine buluşacağımızı söylüyordu. Ama bu macera burada bitmemeliydi, bitemezdi ki...

***

Sabah üzgün bir şekilde uyandım. Vay be bu kadarmış. Yaşadığımız olayları düşündüm. Hepsini hatırlamak da ayrı bir neşe ve hüzün getiriyordu içime. Yarın gidiyorduk. Bavullarımız hazırdı. Bugün arkadaşlarımla geçireceğim son günümdü. Onları okul stresi dolu bir sene daha göremeyecektim. Ah, tabii ki de onları çok özleyecektim. Kim yaz tatilini sevmez ki? Kim yazlık arkadaşlarını özlemez ki? Kim bizimki gibi anılar edinebilir ki?

Kahvaltımı yaptım. Annem ve babamla birlikte bir saat sonra da denize gittik. Bugün denize girmek istemiyordu canım. Hüzün veriyordu soğuk su. Bir daha bir sene boyunca kime diyecektim ben "Kanka girince alışıyorsun." diye. Nasıl balıkları izleyecektim. Tatsız geçen dakikalarda Aysima'ya kumsalda rastladım. Aman Allah'ım bu ne güzel bir raslantı. Hemen onun yanına gittim ve ona sarıldım:

- Biraz yüzelim mi?

- Tamam, dedi ve derinlere açılmaya başladık. Deniz gözlüklerimizle taşsız kumları tararken Aysima bağırdı:

- Duygu gördün mü şuradaki deniz kabuğunu! Büyük ve çok güzel!

- Çok derin, alabilir misin?

- Hırs yaparım, alırım ya, dedi ve daldı. İki dalış daha sonrasında elinde kabuğu tutuyordu. Yüzünde zafer ifadesi vardı. Kıyıya gittik ve Aysima kabuğu Sarp'la oynayan Mine'ye verdi:

- Al, kulağına tut. Deniz sesi gelir, dedi Aysima ve Mine de kulağına kabuğu götürdü. 5 saniye sonra çığlıkla kabuğu yere attı:

- Abla içinde bir şey var. Kulağımı gıdıklıyordu.

- Tamam bakayım, ama eminim ki yok. Hmm, ıyk bunun içinde böcek varmış.

- AAAA, diye çığlık attı Mine. Kulağını ovuyordu.

- Bir şey olmaz, dedi Aysima. Sonra Sarp'a bakındım. Kumda otururken gördüm. Denize girmemişti ama oturduğu yer ıslaktı. Ne olduğunu anlamıştım. Sarp kedi gibi kumu tuvalet olarak kullanmıştı. Çaktırmadan kulağına fısıldadım:

- Sarp insanlar buraya basacak.

- Eee, ne olmuş?

- İşediğin belli oluyor.

- Yo, işemedim.

- Sarp bu taktiği ben de kullanırdım. Ama 5 yaşındayken. Ve ben çaktırmazdım.

***

Evde bir güzel duş aldım ve saçlarım kuruduktan sonra Sarp'ı alıp dışarı çıktım. Kimse konuşmuyordu. Ayrılıklardan nefret ederim. Herkese veda ettikten sonra eve döndük. Erken kalkmalıydık çünkü 6.00'da yola çıkacaktık. Telefonumu aldım ve yaz boyunca çektiğimiz fotoğraflara baktım. Ayrılıklarda hep kalbimin üzerine bir fil otururdu. Sanki yemek boruma kocaman bir elma takılmıştı şimdi de. Düşünürsem ağlayacaktım, ben de uyudum.

***

Alarmın sesi uyandırdı beni. Hazırlandım ve aşağı indim. Annem babam ve Sarp da 5 dakika sonra yanımdaydılar. Arabaya her şeyi yükledik ve uç kısımda bizimkiler görüldü. Veda etmek için erken kalkmıştılar. Son kez vedalaştıktan sonra araba kapıları kapandı. Babam arabayı çalıştırdı. Ve telefonu aniden çaldı...

Bir Yaz ÖyküsüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin