(1)-İlk Gün-

23.1K 454 53
                                    

İlk hikayem, ilk göz ağrım... Yazmaya yeni başladım bu yüzden hatalarımı mazur görmeniz beni sevindirir. İlk bölümler biraz acemice olsa bile sonlara doğru düzelttiğimi düşünüyorum. Bazen gözümüzden kaçabiliyor, yazım hatası fark ederseniz ve söylerseniz seviniriz. İyi okumalar! Umarım beğenirsiniz. (Bölümlerin bölüm şarkılarıyla okunmaları önerilir.)

Selam ben Duygu. On dört yaşındayım. Arkadaşlarım hep fazla maceracı olduğumu söylerler. Abartmayalım, sadece her gün komşunun bahçesine gizlice girip kocaman bir Buldog'u arkamdan koşturuyorum o kadar. Tabi bu, günlük yaşadığım en küçük maceralardan sadece bir tanesi. Fakat birkaçı var hiç unutamıyorum, hatırladığım an kalbim gümbür gümbür atıyor ve yine yaşıyormuş gibi yüreğim ağzıma geliyor...

Yaz tatilinin ilk günüydü. Okulun bitmesinin verdiği heyecanla başladım güne. Uyandığım anda yüzümde nedenini bilmediğim tatlı bir tebessüm vardı. Belki de uzun süredir uğramadığımız yazlığımıza bugün yolculuk yapacağımız için belirmişti yüzümde. En çok da arkadaşlarımı özlemiştim. Bir yıldan beri görüşmemiştik hepsiyle. Hiçbirinin değişmiş olmasını istemiyor, onları bıraktığım gibi bulmak istiyordum.

Yataktan kalktığım an gözlerim aynadaki görüntüme ilişti. Kıvırcık, kumral saçlarım gözlerimin önüne geçmişti. Elimle onları kenara ittim ve gözlerimin altının şişmiş olduğunu fark ettim.Bir an aklıma uzun zamandır bu kadar güzel uyumadığım geldi. Bu sene sabahçı olduğum için erken uyanmak benim için bir kabusa dönüşmüştü. Öğlencilere de çok imrenirdim, saat 12.00 da okula gidiyorlardı. Oh ne ala memleket! Biz burada uyanmak için can çekişelim onlar öğlene kadar uyusun! Ama şimdi içim rahat çünkü, erken kalkmama gerek yok.

Uzun süre kendimi seyredalmışım. O anda ansızın kapı açıldı ve benim yaramaz kardeşim Sarp göründü, alaylı bir tavırla:

-Ne oluyor abla Güney abiye mi süsleniyorsun, dedi. O an ona öyle bir kızdım ki yastığımı kapıp ona fırlattım ve sinirle:

- Öyle bir şey yok uydurma kafandan, dedim. Annem en sonunda kavgayı ele aldı:

- Yine mi kavga? Düşün önüme civcivler, dedi gülümseyerek ve mutfağa yöneldi. Sarp da arkamdan sırıta sırıta geliyordu. Bana baktı ve:

- Anne biliyor musun, dedi otuz iki diş sırıtarak. Arkama dönüp ona öyle bir baktım ki... Sus pus kalıverdi. Annem de arkasına döndü:

- Evet n'oldu tatlım, dedi neşeyle. Sarp bakışımdan etkilenmiş olacak ki:

- Hiç, şaka yapacaktım da ablam şakadan anlamıyor, dedi. Ben de ona gözlerimle ''Aferin sana sözümü dinle'' bakışı attım. Ardından hepimiz masaya oturup babamı beklemeye başladık. Sonunda sultan hazretleri de masaya lütfettiler. Babam yavaş yavaş konuşmaya başladı, yeni uyandığından olsa gerek:

- Eee... Çocuklar bu yaz için planlarınız var mı?

- Babacığım zaten bugün yazlığa gitmiyecek miydik, dedim.

- Ben bu yaz yat turu gibi daha farklı şeyler yapmak istediğinizi umuyordum ama siz bilirsiniz. Sonuçta güzel bir tatili hak ettiniz, dedi gülerek.

- Çocuklar bavulunuzu hazırlamayı unutmayın kahvaltıdan sonra hemen yolculuğa çıkacağız, dedi annem heyecanla. Ben her zamanki sevinç çığlıklarımdam birini attım. Annem kızmıştı:

- İlk defa mı yazlığa gidiyoruz, bu ne görmemişlik, diye sitem etti. İlle hevesimi kursağımda bırakacaktınız ya...

- E anne insan KOCAMAN bir okul dönemini bitirdikten sonra tatile çıkmak en büyük hakkı, dedi Sarp ciddiyetle. Sarp'ın bu sözünden sonra ona ilk defa katıldığımı anladım, dünyanın sonu geliyor galiba(!) Babam alayla gülümsedi:

- Hadi ablanı anladık da senin daha ne görmüşlüğün var? Derslerin daha kuş tüyü kadar hafif, büyümüş de küçülmüşe bak, dedikten sonra Sarp dışındaki herkes gülmeye başladı. Sarp tabağındakileri ağzına tıkıp "Ben bitirdim bavulu hazırlamam lazım" diyerek bizden kaçtı adeta(!) Konuşurken ne yaptığımı unutmuşum. Tabağıma baktığımda benim de yemeğimin bitmiş olduğunu fark ettim ve koşarak merdivenleri tırmandım. Şimdi bavul hazırlama vakti...


Bir Yaz ÖyküsüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin