(9)-Günlük-

4.3K 195 11
                                    

Medyada Melis Abla var. İyi okumalar :D

Merdivenlerden hem teyzeler hem de amcalar paldır küldür iniyordu. Adam bir an gelen sesleri duydu ve duraksadı. Etrafına şaşkınlıkla bakmış, ne yapacağını şaşırmıştı. Karşısında aniden sopalı komşuları buldu. Sarp ve Mine bir teyzeye olanları bir solukta anlatmaya çalışıyor, amcalar da sarhoş adamın etrafını kuşatıyorlardı. Biri:

- N'oluyor burada, sen kimsin be adam? Bu saatte utanmıyor musun bu kadar ses çıkarıp, bu veletleri korkutmaya? Yaşlısı var çocuğu var. Kimsin sen, ne hakla bu siteye giriyorsun, dedi. Adam ne olduğunu şaşırmıştı, bacakları titriyordu. Site içine siren sesleri gelmeye başlıyordu. Herkes dışarı çıktı. Jandarmalar:

- Burdan bir ihbar aldık, dedi.

- Evet ihbarı ben verdim, adam şu apartmanın içinde, dedi Melis Abla. Jandarma amcalar içeri doğru yönlendi. Adamı tutmuş apartmandan çıkarıyorlardı. Birkaç kişi de olanları anlatıyordu, Melis Abla da o kişilerin arasındaydı.

Tüm komşular evlerine girmişti. Biz de yapacak bir şey bulunmadığından yine kamelyalara akın ettik. Kimse konuşmuyor daha doğrusu konuşamıyordu. Hepimiz çok korkmuştuk. Büyükler siteye güvenlik görevlisi tutulması hakkında bir şeyler diyordu. Bence de bu iyi olurdu. İlk söze Kuzey karıştı:

- Vay canına. Daha önce bu kadarını yaşamamıştık galiba, dedi.

- Geçen seneki D Blok olayını çabuk unuttunuz sanırım, dedi Murat. Evet şu an Murat arkadaşımıza da çok teşekkür ederiz, zaten sinirlerimiz gergin bir de bizim moralimizi daha çok bozmaya çalışıyor galiba. Tamam iyi çocuktur, Murat efendidir ama şu bazen ağzındaki baklayı çıkarmaması gerektiğinde lap diye söylemesi var ya... İşte bu özelliği insanı gıcık eder. Onun sayesinde kamelyadaki kimse konuşmuyor, herhangi biriyle göz göze gelmekten çekiniyorlardı. Herkesin bakışları yerde başları ise aşağıdaydı. Kimsenin ağzını bıçak açmıyorsa devreye biri girmeli.

- Ee, geçmiş geçmişte kalmalı hem biz bu gün biraz fazla aksiyon yaşadık. Bence daha fazla yaşamamak için evlere dağılalım, dedim. Kimse ses çıkarmadı ve ayaklanmaya başladılar. Ben de kalkacaktım ki birinin omzuma vurmasıyla gerildim.

- Noluyo ya? Sen kimsin, dememle arkama dönmem bir oldu. Karşımda Emir'i buldum.

- Telefon numaranı verebilir misin?

- Tabii, olur, dedim ve birbirimize telefon numaralarımızı verdik. Sonra da eve döndüm.

Tam uyku moduna girerken birden telefona mesaj geldi.

- Şu D Blok meselesi ne? EMİR

- Git Murata sor SMS'im bitiyor o anlatmaya çok hevesliydi zaten

- Sordum cevap vermedi çok mu kötü

- O söylemiyorsa ben hiç söylemeyeyim sonuçta kuzenin olan o

- Hadi lütfen

- Aaa telefonumun da benim de şarjım bitmek üzere hem dediğim gibi SMS'im bitiyor

-Tamam ama anlatıcaksın bak unutmam bunu

- Emir sen telefonumu bunu anlatmam için mi istedin sinirlerimi bozma

- Başka ne için olabilirdi ki

- Başka bir şey de olamazdı zaten bay bay uyuyacağım

D Blok meselesi... Şu yüreğimi ağzıma getiren, kalbimi gümbür gümbür attıran ve rüyalarıma giren meselelerden. Bir yıl önceye kadar... Ben bunu anlatamam hatta düşünmem bile bir mucize. Ağlamamak için kendimi zor tutuyorum şu an bile. En iyisi şu an benim için uyumak. Uyumak ve bu anılardan uzaklaşmak...

***

Uyandığımda aklımda hala D blok meselesi vardı. Bu yaşanmış olay tüm siteyi derinden sarsmıştı. Geçen seneki günlüğümü alıp olanları okumaya başladım.

Sevgili Günlük

Bu gün olanlar aslında canımı çok sıktı. Bu yüzden sana yazmaya pek istekli değilim ve ileride de hatırlamak istemiyorum. Ama seni benden başkası okuyamayacak. Bu günü bir daha ben de... Unutabileceğimi zannetmiyorum zaten. Uzatmadan olaya gireceğim çünkü bunu yazmak bile beni üzüyor ve gözlerim yaşarıyor.

Dün sitede D Blokta herzamanki gibi doğruluk mu cesaret mi oynuyorduk. Saat gecenin 11.00'iydi. Oyunu oynarken yanımızda Derya, Kuzey, Murat, Aysima, Melis Abla ve ben vardım. Oyunu fazla abartmıştık sanırım... İlerleyen dakikalarda ortam gerildi ve tartışmalar çıkmaya başladı. Tartışmalar sonucunda Derya oyunda Murat'ın ona sorduğu sorular nedeniyle çok kızdı. Derya hassas bir kız olduğu için bu olanlar onu çok sarsmıştı. Ağlamaya başladı. Bu kadar büyük bir tepki vereceğini düşünmemiştik. Birden Derya'nın burnu kanamaya başladı ardından da bayıldı. Biz hiç zaman kaybetmeden evlerinin zilini çaldık. Anne babası telaşla Derya'yı aşağıdan aldı ve ''Hastalığının bu kadar ilerleyeceğini düşünemedik.'' dediler üzüntüyle. Derya'yı telaşla içeri taşıdılar ve ambulansı çağırdılar. Biz ne olduğunu anlayamadan ambulans gelip Derya'yı aldı. Hepimiz çok şaşırmıştık. Bunlar dün olan mevzulardı. Bu gün ise sabah erkenden uyandım ve camdan dışarı bakmaya başladım. Birden dışarıda Deryaların arabasını gördüm. Herkes valizlerini arabaya yerleştiriyordu. O an Derya'nın beti benzi atmıştı. Hiç düşünmeden Derya'ya veda etmek için aşağı indim. Beni görünce hafifçe gülümsedi. Daha sonra ona sıkı sıkı sarıldım. "Nereye gidiyorsunuz?" dedim. O da "Tedavim için Ankaraya gidiyoruz güle güle." dedi. Bense bu dediklerinden hiç bir şey anlamadım ve yine sordum " İyi de sen hasta değildin, ne tedavisi?" dediğimde o da "Bunu kimseye söyleme ama ben lösemiyim." dedi. Onunla vedalaştım. Gözlerim dolmuştu. Tam giderlerken bir soru daha sordum" Peki seni bir daha görebilecek miyiz?". Burukça gülümsedi " Belki bilemiyorum." dedi kederle. Onlar arabayla gözden kaybolana kadar el salladım onlara. Eve gidip odama kapandım, yastığıma gömülüp hüngür hüngür ağlamaya başladım. Bugün dışarı çıkınca Aysima" Bizim yüzümüzden gitti, kızın üstüne varmamalıydık, bu bizim suçumuz." diyerek ağlıyordu. Aysima'yı teselli etmek için bir şeyler söylemek istiyordum ama kimseye söyleme dediği için ben de bir şey söyleyemiyordum. O gün hepimiz üzüntü içindeydik. Hepsi olanlardan habersizdi. Onlar için çok üzüldüm. Düşündükçe Derya'ya da...

O anda daha fazla okumaya halim kalmadığından günlüğü kapattım. Gözlerim yaşardı.

Bir Yaz ÖyküsüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin