(7)-Macera 2 (Kıyamet )-

5.8K 232 11
                                    

Ertesi sabah saat 6.00'da uyandım. Bizim evde annem dışında kimse 8.00'den önce uyanmazdı. Bu yüzden kimse daha ayaklanmamıştı. Ben de boş boş oturmaktansa uyurum daha iyi kafasıyla yatağıma yeniden döndüm. Göz kapaklarım ara sıra ağırlaşıp düşecek gibi olsa bile uykum kaçmış bir kere... Belki bir yarım saat yatağın içinde kıvrandım durdum. Sonra Sarp odama çat kapı giriverdi. Hayır, anlamıyorum. Bu çocuk neden sürekli böyle yapıyor? Bir genç kızın odasına çat kapı girilmez yahu!

Sarp "Ablacığım." dedi en şirin yüz ifadesini takınarak. Uykulu ses tonumla konuşabildim ancak:

- Odadan çık, kapıyı çal sonra da girebilir miyim de seni öyle alırım bu odaya, dedim öğretmenler gibi.

- Girebilir miyim?

- Hayır, dedim. Zuhahaha kötülük. Bağırdı sızlanarak:

- Yaaa, odaya alacağım demiştin!

- Off, tamam gir.

- Abla, Mine'ye bir süpriz yapmak istiyorum ne yapabilirim, dedi. Sonra ev zili çaldı.

- Sarpcım bu konuyu sonra konuşsak?

- Tamam, dedi ve ben de zile koştum. Çağıran Aysimalardı. Hemen annem ve babama haber verdim ardından da aşağı indim.

Ben, Aysima, Murat, Kuzey, Emir ve Melis abla hepimiz kamelyaya geçtik. Hava yaz olmasına rağmen biraz serindi. Genelde buralarda hava daha sıcak olurdu ama... Bugün bir farklıydı. Belki de bugün de farklı bir şey olurdu.

Biraz lafladıktan sonra 16-17 yaşlarında olan bir kız kamelyaya geldi. Bize dönerek:

- Dün kuzenlerim sizi biraz rahatsız etmiş galiba. Kusurlarına bakmayın. Onlar adına ben özür dilerim. Bir daha bu tekrarlanmayacak emin olun, dedi ve gitti. Halbuki kız hiç o ergen tiplere benzemiyordu. Ne kadar garip.

***

Aradan bayağı geçtikten sonra Sarp koşarak Mine ile kamelyaya geldi. Sarp'ın gözleri korkuyla büyümüş, Mine de ağlıyordu. Melis abla "Noldu?" dedi ve koşarak ikisini de sakinleştirmek için sarıldı. İkisi de soluk soluğa kalmıştı. Kortukları her hallerinden belliydi. Sarp kekeleyerek:

- Bir kadın... Hey küçük! 6 yıl sonra kıyamet kopacak. Bunu başkalarına da söyle. Hazırlığınızı yapın dedi ve balkonlardaki insanlara da aynılarını söylemeye başladı.

- Yalandır o, diye gülmeye başladı Murat. Aysima da ona bir dirsek çaktı. Yandan da bir kadının sesi duyuluyordu. " 6 yıl sonra kıyamet kopacak!" Herkes birbirine bakmaya başladı.

- Bu o kadın, dedi Mine. Herkes oraya doğru koşmaya başladı. Yanına yaklaştığımızı görünce kadın gözlerini açarak konuşmaya başladı:

- Çocuklar hazırlıklarınızı yapın, tüm dünyaya bunu yaymalıyız. 6 yıl sonra kıyamet kopacak, dedi.

- Siz nereden biliyorsunuz. Allah'tan başka bu bilgiyi kimse bilmiyor. Allah peygamberimize bile söylememiş, dedi Aysima.

- Yukardan söylediler, hem kötülükler arttı aynı zamanda İsa'ya da söyledi, dedi. Küçükler daha da çok ağlamaya başladılar. Hiçbirimiz inanmamşıtık ama afallamıştık. Etrafımızdaki büyükler kadını istememişler yollamaya çalışmışlardı. Bazıları da "Kıyamet gelsin de ölelim kurtulalım şu dünyadan (!)" demişlerdi. Kadın laflara kulak asmadan uyarılarını yapmaya devam ediyordu. Üstelik elinde Yasin vardı kadının! Murat:

- Bu kadının elinde Yasin var. Çarpılabilir, dedi. Hepimiz gülmeye başladık.

- Çocuklar bu kadın delidir, dedi komşular ve gündelik işlerinde devam ettiler. Melis abla bir yandan da çocuklara gerçekleri anlatıyor böyle aptalca hikayelere inanmamaları gerektiğini söylüyordu. Hepimiz kadını söylemiş olduklarına şaşırmıştık. Acaba kadın ertesi günlerde gelecek miydi? Doğrusu bunu hepimiz merak ediyordu. Kadını gelmesini hepimiz istiyoruk. Yazın aksiyon yaşamak hepimizi eğlendiriyor.

Bu olayın ardından hepimiz evlere dağılmıştık. Olanları anne babama bir solukta anlattık. Babam kaşlarını çattı ve bize:

- Siz de inandınız. Ah benim saf yavrucuklarım yok öyle şey. Belli ki kadın deliymiş. Doğrusu haliniz pek komik. Böyle şeylere inanır olmuşsunuz, dedi bize gülerek.

- Yaa baba, ama bizi dinlemedin ki biz inanmadık aslında kadının bize demiş olduklarını anlattık sana küçükler korktu sadece, dedim.

- Onu şunu bırakın artık yemek yemeyecek misiniz, dedi annem. Yaşadığımız olayların yoğunluğundan kurt gibi aç olduğumu fark etmemişim. Biraz bekledikten sonra karnımın guruldamaya başladı. Hem ben kahvaltı da yapmamıştım. Karnımı neredeyse kurtlar kemirecekti. Hemen yemek yeme isteğimi belirttim:

- Annee yemek lütfen, diye yemek dilenmeye başladım. Tamam ben de böyle rezil bir duruma düşmek istemezdim ama açlık işte bilinçaltıma girmiş! Annem aceleyle yemekleri getirmeye başladı. Ben de yemeklere bir haftadır yemek yememiş biri gibi daldım. Karnım tıka basa dolunca odama çekilip kitap okumaya karar vermiştim. Kitabımı okurken bir anda uyuyakaldım. Sabah erken uyandığımdan herhalde. Her neyse uykuya daldım.

***

Karşımda geçen rüyada gördüğüm yakışıklı vampir vardı. Onunla birlikte Eyfel Kulesi'nin tepesinde randevuya çıkmıştık. "Seni küçük bir özür yemeğine çıkarmaya karar verdim." dedikten sonra garson geldi ve ne yiyeceğimizi sordu. Ben spagetti istedim vampir ise "Benim ne yiyeceğim belli zaten dedikten sonra dişlerini çıkardı. Yaptığı odunluğun daniskasıydı. Tam dişlerini bana geçirecekken kuleden aşağı boşluğa bıraktım kendimi. O sırada yine Dudu ve Betüş geldi. Beni bulutların üstüne çıkardılar. Tam kanımı emmeye teşebbüs edeceklerdi ki vampir gelip " O benim akşam yemeğim!" diye Dudu ve Betüş 'e saldırı açtı. Onlar savaşırken annemin sesiyle uyandım:

- Kızım arkadaşların seni çağırıyor, dedi. Bu rüyalardan sadece bunu anlıyorum küçükken Sihirli Annem'i biraz fazla izlediğim o kadar. Daha sonra kendimi topladım ve koşarak merdivenlerden aşağı indim. Karşımda Murat vardı:

- Hadi çabuk, dedi ve beni kolumdan çekerek kamelyaların olduğu meydana götürdü. Aman Allah'ım bir de ne göreyim, yine o kadın. Kadın az önce tekrar ettiklerini söylemeye devam ediyordu. Ama bu sefer daha bir saçmalıyordu. Neymiş o İsa'ymış ! TÖVBE TÖVBE! Bu kadın haddini aşmaya başladı. Biz kadının peşinden yürümeye başladık. Bir hayli uzaklaştıktan sonra kadın bizi fark etti ve:

- Çocuklar beni takip etmeyin, yorulursunuz. Bu arada isimleriniz neler, dedi. Al işte, çattık! İsmimizi soruyor. Aysima:

- Ben Sima Hoşgör, dedi. Ben de gerçek ismimi vermek istemeyerek:

- Zeynep Akaydın, dedim. O anda gevelemiştim bu ismi ama gerçek isme benzemişti şansıma. Kadın aniden demesin mi:

- Aaaaa, ne güzel ismin var benim ablamın ismi de Zeynep. Ben Ümmü Gülsüm, Hz. Muhammed'in çocuğuyum. Allah beni buraya kıyamet haberi vermem için yolladı. Erkek olarak yollansaydım beni burada tutmazlardı. Bu yüzden kız olarak geldim. Ben parmaklarımdan sular akıtarak ölüleri dirilteceğim, demesin mi! Biz kadından korkmuştuk. O sırada oradan kaçtık. Murat beklememiş anında kaçmıştı. Biz de kamelyalara vardık ve bize anlatılanları bir solukta oradakilere anlattık. Büyüklere de bunu anlattığımızda bir daha gelirse zabıtaya söyleyin böyle şeylere sakın inanmayın kadın delirmiş hem onunla muhattap olmayın delilerle uğraşılmaz dediler. Hepimiz gülüp geçtik .Sonra Emir ve Kuzey:

-Haydi gelin saklambaç oynayalım, dediler.

Bir Yaz ÖyküsüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin