"Erken geldin paşam, bekleyeydin de okula başlasaydı çocuk?" Yeşil kafasını eğip derince bir nefes aldı. "Zagor gibi çığlık atarak tepeni baltalamıyorsam bu hak etmediğinden değil," dişlerini sıkarak gülümsemeye çalıştı. "Yakınlaşır mısın az?""Amma naz yaptın he gereksiz. Gören de seni geleceğe umut olacak çocuğu taşıyorsun sanacak." Yanına doğru ne yalan söyleyeyim hafiften tırsak adımlar ile ilerledim. "Epi topu üreyebildin-"
Lafımı Yeşil'in çığlığı, aslında daha çok çığlık atma çabası denebilirdi sanırım çünkü kendisi asla beceremezdi çığlık işini, bölerken anneme bakıp göz kırptım. "Naber valide hanım?"
Yeşil pençelerini koluma takarak Samara gibi iki tarafından dökülen saçlarının arasından bana baktı. "Allahın Çinlisi!!!"
"Haydi aslan parçası yap hareketini, alem doğurmak görsün!!"
"Abiii! Kollarını kollarımın üzerine koydu. "Söyle şuna doğsun, Deniz söyledi dinlemiyor, annemler söyledi-" burnundan derin bir nefes aldı. "Vazgeçtim. Doğurmuyorum." Karnına doğru baktı. "Alloo! Hemşerim, duydun mu? Kal orada. Doğurmuyorum!!"
Gülmemek için yanaklarımı ısırmaktan yanak kaslarım acırken "Manyak manyak konuşma," dedim. "Hadi abisinin prensesi, hadi-"
"Sensin prenses!!!! Ben sana prensesleri sevmiyorum demedim mi!!!"
"Özür dilerim özür dilerim, tamam. Hadi abisinin.. Neyi? Neyim olmak istersin?"
"EBEN!!!" Gömleğimi sıktı. "Yok ebelere laf yok. Benim ebem nerede?!!" Kafasını kaldırıp arkamdaki kapıya baktı. "Yani benim ebem derken benim ebem olmuyor. Dimi? Anne bebeğimin ebesi de benim ebem midir?"
Annem suratında aşırı üzücü ve nedense benim gülmemi getiren bir gülümseme ile Yeşil'e baktı. "Annecim, sezeryan mı olsan?"
"Sezeryan olunca bebeğimin ebesi oluyor mu? Abi?" Tüm gözler bana dönerken ellerimi iki yana açıp "Ben ne bileyim be!" diye bağırdım. "Deniz oluyor mu?"
Deniz bilader bana bi ilişme bakışı ile suratıma bakarken Enis'e döndüm. "Olur herhalde, dimi?"
Dünya'nın en sakin ve nazik insanı Hamiyet teyze resmen çığlık atarak bağırınca bildiğin irkildim. "Başlatmayın şimdi ebenize!" dedi kadın. "Oluyor tabi!"
"Oluyorsa tamam, sonra belki bebeğim hayatının aşkı ile sokakta karşılaşacak ve karşısındaki ona sokakta değişik bir kız varmış sen misin dediğinde ebenim diye bağırmak isteyecek. Ya bebeğimin ebesi olmazsa?"
Yeşil'e hayretle bakmakla meşgul Denizden biraz da olsa ağırlığını almak için Yeşil'e sarıldım. "Sevdiğini söylediğinde emin misin diye sordum eminim dedin," Denize baktım. "Düğünden önce emin misin diye sordum, eminim dedin." Yeşil pençeleri ile atardamarımı yırtmaya çalışırken "En son baba olmak istiyorum dedin, emin misin diye sordum."
Yeşil kafasını kaldırıp bana baktı. "Keşke Osmanlı Döneminde yaşasaydık."
"Neden tatlı kız? Kadınlar çatır çatır doğurdukları için mi?"
"Hayır," araya ufak bir çığlık sesi ekledi. "Kardeş katli yasal olduğu için!"
Gülerek dudaklarımı alnına bastırırken "Seni seviyorum, biliyorsun dimi?" dedim.
"Bilmesem bugüne kadar yaşayabilir miydin acaba?" Arkasını bana doğru dönerek bu sefer pençelerini Deniz'in kollarına taktı. "Özür dilerim Deniz anası, emin olduğuna pişman ettim seni, dimi?"
"Saçmalama Yeşil, inanmazsın ama şu anı gördükten sonra geçmişe gitsek bile, yine emin olurdum hepsinden." Göbeğini okşayarak gülümsedi. "Ama güzelim, sen çok inatçı biri değil misin? Rakibin kendi bebeğin bile olsa kazanmak istersin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğuştan Rahatsız
HumorOna aşık olduğumda, sekiz yaşındaydım. Tüm Dünya bir yana o bir yana, kardeşimin okula başladığı gün. Her teneffüs yanına geleceğim diye yemin ettirmek için ayakkabılarımı saklayan kardeşimin. İlk teneffüste ondan iki sınıf üstte olmanın verdiği Mir...