Selamlar sevgili arkadaşlarım.
Normalde bu upuzuuuuuun bir bölümdü amma velakin şu an düzenleyebildiğim kısım bu kadar olduğundan mütevellit bir iki güncük de olsa erkenden bir kısmını paylaşmayı, sonra devamını eklemeyi düşündüm, günleeeer sonra tümünü paylaşmaktansa. Evet, orada erkenden paylaşmak diye bir cümlecik gördünüz, çoook erken oldu dimi? 1 ay sonra falan bayağı bir erkenden paylaşmışım yani. Naaaaapalım, bizi de böyle kabul edin.
İyi okumalaar, adiiiiossss!!!
(Konu neydi ki yeaa unutmuşum diyecekler için; biiiir önceki bölüm bir sayfa kadar uzağınızda. Öptüüm.)
**
Kızın mükemmel bacakları dışında konuşmamız gereken bence daha farklı konular vardı. Enis'in boşboğazlığı olabilirdi mesela? Ya da Enis'in kırılacak parmakları? Ve kızın koluna girmiş olduğu için duyulan bir istek değildi bu, tamam mı? Tamamen boşboğazlığından ötürüydü.
"Ama öyle?" Yaren kelimelerimi tekrarlarken gözlerimi sıkarak gerizekalılığım için bir dakikalık saygı duruşunda bulunduktan sonra kıza baktım. "Yanii," dedim ensemi kaşıyarak söylenebilecek makul şeyler aramaya çalışırken "Boyun uzun?"
Enis sırıtarak bana bakarken eli ile ayaklarımdan kafama doğru işaret yaptı. "Yiğido, devede de boy var ama?"
"Ama kervanı eben-" Dilimi ısırarak son dakika dudaklarımdan çıkacak küfrü yuttum. Enis cık cık sesi ile kafasını sağa sola sallarken "Bunun da ebem ile bir derdi var ama," dedi Yaren'e bakarak "Anlayamadım yıllardır."
"Anlatayım canım kardeşim," Gözlerim ile ışın çıkarıp Enis'i yok edebilmek umudu ile baktım. Sanki gözlerimi kısarsam ışınımın etkisi artarmış gibi kısabildiğim kadar kıstım. "Ama daha yalnız ve ağzımızı düzgünce kullanabildiğimiz bir zamanda," Bakışlarımı Yaren'e çevirdim. "Kusura bakma."
"Alışığım." dedi omuzlarını silkerken. "Beni de böyle kabul edin."
Bu duruma Dünya üzerinde verilebilecek en özgüveni yerinde ve havalı cevaptı. "Sen de bizi böyle kabul et."
Ufak bir kıkırdamanın ardından "Körler ve sağırlar Yiğit Bey," dedi. "Birbirini ağırlar."
Enis kolumdan dürtüklemese sanırım uzun bir süre daha bakışlarım kıza takılı kalacaktı.
Yarenke'nin bacakları kadar uzunca bir süre.
***
İnterneti gitmiş gibi yapmak şu an aklıma gelen tek kaçış yoluydu.
Enis'in ve Yaren'in Tayvan'da olduğunu öğrenen sevgili kardeşim şu an ekrana bakıyor ve ses çıkarmıyordu. Bir müddet sonra "Abi," dedi sakin bir ses tonuyla. "Bay Okaliptüs'ü bilirsin.."
"E..vet?"
"İç sesim olarak o vardı, hatırlarsan bir de Bayan Okaliptüsiye var.. Şimdi benim bir de bebecim içimde olduğu için.. Üç tane kafamın içinde ses var ve genelde hepsi birbirinden farklı düşüncelere sahip olur. Ama şu an hepsi aynı fikirde. Hayır, Denizanasının mükemmelliği konusunda değil."
Allah'ım hayır ya. Bu ses tonunu biliyordum ben! "Bende geleceğim!"
"Saçma saçma konuşma Yeşil. Nereye geliyorsun şu halinle?"
"Bu halim??? Ne var bu halimde??? Sen bana on kilo almışsın mı diyorsun??? Hııı? Bakışların öyle diyor??? Yeşil diyor?? On kilo almış gibisin diyor???"
"Ne on kilosu kızım ya, en az bi otuz kilo almışsındır-"
Hayretle gözleri irileşirken konuşmayı başka bir tarafa çekebildiğim için kendimle gurur duyuyordum. "Otuz kilo mu?!!! Sensin o!!!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğuştan Rahatsız
HumorOna aşık olduğumda, sekiz yaşındaydım. Tüm Dünya bir yana o bir yana, kardeşimin okula başladığı gün. Her teneffüs yanına geleceğim diye yemin ettirmek için ayakkabılarımı saklayan kardeşimin. İlk teneffüste ondan iki sınıf üstte olmanın verdiği Mir...