9.BÖLÜM

1.5K 266 159
                                    




Yaklaşık beşinci kere kalkmaya yeltendiğim sandalyeme geri oturdum.

İlk kalktığımda gözlerim bir an karardı. Sanırım fazla oturmaktan tansiyonum düşmüştü. Geri oturdum.

İkinci kalktığımda bacaklarım beni tutmadı. Sanırım fazla oturmaktan ayaklarıma kramp girmişti. Geri oturdum.

Üçüncü kalktığımda başım döndü. Sanırım fazla oturmaktan beynim kendini geçici olarak kapatmıştı. Geri oturdum.

Dördüncü kalktığımda kalbime garip bir ağırlık çöktü. Sanırım fazla oturmaktan vücudum pelteleşmişti. Geri oturdum.

Beşinci kalktığımda.. Kalkamadım. Sanırım Yarenke'nin fazla oturtmalarından böğrüme taş oturmuştu.

Tamam. Yeniden düşünmeye ve algılamaya çalışmam lazımdı. Yaren'i bulmuştu.

Yaren'e iş teklif etmişti.

Yaren teklifi kabul etmişti.

Yaren gelecekti.

Saçmaydı, anladınız mı? Olay örgüsü aşırı saçmaydı. Çok fazla saçmaydı.

Saçmaydı çünkü aşık olduğum kızı bana getirmeye çalışıyordu. Ki bu da benden gram etkilenmediği ve hoşlanmadığı anlamına geliyordu. Kim hoşlandığı birine.. Aşık olduğu kişiyi getirirdi ki?

Kendi kendime ne diye gelin güvey olduysam artık, bunun farkındalığı belki de beni bu salak sandalyeye hapsetmişti, kalkamıyordum.

Ben ayağa kalkma savaşımdayken on dakika sonra kapı açıldı. Ve elinde bir bardak su ile Yaren geldi. Ellerim ile sandalyenin iki tarafını kavramış, ayağa kalkmaya çalışan bana bir müddet baktıktan sonra suyu masaya bırakıp arkasını döndü. "Yaren, bi'
dakika!"

Omuzlarının iniş kalkışından derin bir nefes aldığını anladım. "Efendim Yiğit Bey."

"Neden su getirdin?"

Aynen. Tüm dertlerim, sorularım, karmaşıklığım bitmişti aradığım tek cevap buydu. N'apsaydım kıza neden Yaren'i buldun diye mi sorsaydım?

"Su değil Yiğit Bey. Maden suyu. Sindirmenize yardımcı olsun diye."

Önce dudaklarım yavaş yavaş yanlara doğru hareket etti. Sonra patladım. Kahkaha krizine girdim. Kız o kadar iyiydi ki, gerçekten Yeşil ile tanışmaları için sol elimin serçe parmağından vazgeçebilirdim.

Kahkahamı zar zor durdurduktan sonra bardağı kafama dikleyip tek dikişte maden suyunu bitirdim. "Yaren." dedim elimin tersi ile dudaklarımı silerken. "Biliyor musun, on beş sene önce tanışmış olsaydık Yarenke olmazdın."

"Yaren.. Ke derken?"

Oturduğum yerden sonunda ayağa kalkabildiğimde "Yarenke.." dedim dudağımın kenarını kaşıyarak. "Sen oluyorsun." İşaret parmağım ile onu işaret ettim. "Türk Tarihi ne kadar biliyorsun bilmiyorum ama.. Atatürk'e öğretmeni ikisi de  Mustafa olduğu için Kemal ismini koymuş, biliyor muydun?"

"Ve sizin için ben.. Yaren Kemal oluyorum, doğru mu anladım?"

"Evet. Ama kızmanı bekliyordum, neden gülüyorsun?"

"Yiğit Bey, Kemal'in anlamını biliyor musunuz?" Bilmiyordum ve eminim ki o biliyordu ve muhabbetin sonunda yine arkadan hayran hayran bakan kişi ben olacaktım. "Neymiş?"

"Eksiksizlik demektir. Olgunluk. İnsanın ulaşabileceği en üst mertebe." Yanımdan omzuma değerek geçip masanın üzerinden bardağı aldı. "Yani, hayatınızda olması gereken Yaren Kemal benim bence. Sizin Yaren," Sizin kelimesini bastıra bastıra söylemişti. "Olması gereken Yaren."

Doğuştan RahatsızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin