Öhhhhöööömmmmm selamllllaaar
Gariptir ama, hayatımın en rayında gittiği şu günlerde, bilirsiniz buraya genelde canım sıkkınken uğrarım ama, nedeeenseee gelesim ve yazasım geldi. Az bir bocaladım gibi ama halletcez, şişşşt o iş bende.Umarım sizin hayatınızda da iyi şeyler oluyordur bebeklerim. Olmuyorsa da belki hayatınızdaki iyi şeyin ben olmama ihtiyacınız vardır, bir mesaj kadar uzağınızdayım🙄
Tamam tamam, egomu da alıp gidiyorum buralardan. Öptüm sizi tatlımlaaarrrr
Adiosss!!!
*
O kadar yıl okul okumamıza rağmen bize hangi durumda ne tepki verileceğini öğretmemiş olmaları garip değil miydi? Dünya'ya geldiğimizde derdimizi anlatmak için ağlıyorduk da ne zaman kendi kendimize dertlerimize gülebilmeyi öğreniyorduk?
Eğer ki beni umutsuz bir romantik yapıyorsa bu cümlelerim, yapsın umurumda bile değil ama.. Şu an sevinçli olduğum için kahkaha atmam gerekiyordu değil mi? Neden kendisi düştüğünde gülmeye başlayan Yeşil gibi o an olmaması gereken bir duygu hissediyordum ki? Buruk, garip ve..
Derin bir nefes aldım.
Kendisinin benim aksime rahatlığı gözüme batarken boğazımı temizledim. Sonra sesimin titriyor olma ihtimalini düşünerek selam vermek istercesine kafamı eğip boş kolçaklardan birine tünedim. Gözlerim dakikalardır kırpmadığım için yanmaya başlarken bunun bir rüya olmadığına kendimi inandırmak için avuç içimi çimdikledim.
O ise sanki.. Tanışmıyormuşuz gibi ders anlatmaya başladı.
Çantayı bile boynumdan çıkarmayı unutmuştum. Dolmuşa binmiş altmış küsür yaşında bir teyze gibi elimdeki çanta can simidiymişçesine çantaya sarılıyor, gözümü bile kırpmadan Yaren'i izliyordum.
O kadar düşünmemiş miydim bu anı? Olasılıkları kaç kere hesaplamış nereden başlayacağıma kaç kere karar verememiştim? Yaren karşıma çıktığında ilk söyleyeceğim şeylerin provası kaç kere geçmişti aklımdan?
Ama planlarımda hep görür görmez sarılmak varken, şimdi omurgası alınmış gibi sadece oturuyor olabilmek garipti.
Yanımda oturan kadın omzumu tuttuğunda transtan çıkarak sağıma döndüm. "İyi misiniz?"
Gülümsemeye çalışarak kafamı aşağı yukarı salladım. "Teşekkürler."
"Su ister misiniz?"
"Hayır, teşekkürler."
Çantasından çıkardığı mendil paketini uzattıktan sonra içinden bir tane alarak geri verdim. "Teşekkürler."
Elimdeki mendil ile alnımda biriken terleri silerken kadın gülümsedi. Karşılık olarak gülümsemeye çalıştıktan sonra bakışlarımı tekrar tahtadaki Yaren'e çevirdim. İstemsizce kadının elindeki paketi geri alıp bir anda vanası açılmış gibi akmaya başlayan terlerimi silmeye çalıştım. Lisedeki iğrenç kel müdür aklıma gelince peçete elimi yakmış gibi kadına gülümseyerek geri verip masanın üzerindeki peçeteye bakmaya devam ettim. Ne olmuştu acaba o müdüre? Ölmüş müydü? Boşanmak üzere olduğu karısı yüzünden kan kusturduğu günler aklıma gelince kafamı sağa sola salladım.
"Bir sonraki derste görüşmek üzere. İyi günler." diyerek sınıftan çıktı. Peşinden fırlamaya karar vermeden iki saniye önce yardımsever kadına dönerek iyi günler dedikten sonra ayağa kalktım. Sınıftan hızla çıkarken kapıda beni bekliyor oluşunu on sene daha düşünsem tahmin etmezdim. Gerçi.. Ne düşünüyordum ki? Benden kaçacağını mı tahmin ediyordum mesela? Alışık olduğum gibi gurursuzca yalvaracağımı mı düşünüyordum? O hayal kırıklığını hadi unutmuştum, o yalnızlık hissi hadi geçip gitmişti bünyemden de.. Söz vermemiş miydim kendime? Bundan sonra ister aşk için, ister sevgi için, ister saygı duyulması için ne olursa olsun özgüvenimin kırılacağı durumlar yaşatmayacağım için kendime söz vermemiş miydim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğuştan Rahatsız
HumorOna aşık olduğumda, sekiz yaşındaydım. Tüm Dünya bir yana o bir yana, kardeşimin okula başladığı gün. Her teneffüs yanına geleceğim diye yemin ettirmek için ayakkabılarımı saklayan kardeşimin. İlk teneffüste ondan iki sınıf üstte olmanın verdiği Mir...