3.BÖLÜM

2K 306 270
                                    

**

Her pazar içimde garip bir duygu olurdu. Pazar kahvaltıları ailemizde önemliydi ve severdim, gerçekten ama o huzursuzluk 10 yaşımda neyse, şu anda da aynıydı.

Yeni bir haftaya başlayacak mutluluğun olmaması.

Ertesi gün okul olması beni rahatsız ederdi, sonra iş olması. Şu an ise hiç bilmediğim bir ülkede, bilmediğim başlangıçlar yapmak, aynı huzursuzluk hissini ortaya çıkarmıştı.

Kot pantolon düz bir beyaz tişört ve converse kombini ile telefon ve cüzdanımı, ne olur ne olmaz diye de pasaportumu alıp kendi kendime dolanmak ve bir daha görmeyeceğim bu ülkede ne kadar şey kazanırsam kardır diye düşünerek yeni arkadaşlıklar kurmak istiyordum.

Otelin kapısında rehberim olan Yaren'i, belki de benim Yaren ile karışmaması için ona isim bulmalıydım, görmek şaşırtıcıydı.

Belki de Yaren Kemal demeliydim.

Öfff, özür dilerim Atam, arada yapıyordum böyle salaklıklar işte.

"Günaydın Yiğit Bey."

"Günay-dın," kafamı sağa doğru yatırdım. "Bugün pazar?"

"Evet, harika bir pazar."

"Harika pazar yoktur."

"Anlamadım?"

"Pazarları sevmem, kişisel olarak."

Üzerimi incelerken ben de onu incelemeye başladım. Sanki ne giyeceğimi bilirmiş gibi ufacık bir kot şort, Dünya'nın gördüğüm en havalı tek omuz beyaz tişörtünü giymişti ve ayaklarında converse'e çok benzer ayakkabılar vardı.

Kabul edilmeliydi, bacakları cidden güzeldi.

"Sevmiyorsunuz ama.. Belki size etrafı gezdirebilirim?"

"Tabi," dedim gülümseyerek. "Ben de kaybolmadan nasıl dönerim diye düşünüyordum."

İki adım ilerideki motorun yanına ilerlerken "Bu bebeği burada kaldığım süreç içerisinde trafik ile uğraşmamak için kiraladım." dedi "Gördüğünüz gibi, arabadan çok motor kullanılıyor burada."

Sapık gibi kızın bacaklarına bakmayı sonunda kesebildiğimde motora baktım. "Motorları severim."

"Kullanmak ister misiniz?"

Aslında nereye gideceğimi bildiğim zaman araç kullanmayı seviyordum ve şu an istemiyordum. Kafamı "Hayır." dercesine geriye doğru atarken bakışları sürekli olarak alnımdaki dikiş izine takılıyordu. Alnımı işaret ettim. "Kardeşim yaptı."

Anasını satayım, neden bu olaydan bu kadar gurur duyuyordum ki? Utanmasam tişört bastırıp bir buçuk yaşındaki kardeşim kafamı yardı yazdıracaktım üzerine.

"Bayağı şiddetli seviyor sizi anlaşılan."

"İlgilenmediğim zaman bezlerini kafama atıyor. Bir buçuk yaşında."

Gülümsedi, hani bunu kıza yavşamak için söylemiyorum ama cidden çok güzel bir kızdı. Kumral saçları toplu olmasına rağmen sırtına değiyordu, gözleri çekik gibiydi ki bulunduğu ülkenin vatandaşı denebilirdi neredeyse ve zayıf bedenine rağmen yanakları vardı.

Yanaklı kızları severim, kenara not alabilirsiniz.

"Benim erkek kardeşim de 17 yaşında, ama sanırım sizin kardeşinizle rahatça arkadaşlık yapabilir. İlgilenmediğim zaman beni atıyor."

"Beni atıyor?"

"Öyle işte. Tutup atıyor beni. Biraz büyüktür de.."

Eh, kız benden çok kısa değildi ki bunun anlamı boyu en aşağı 170 falandı, erkek kardeşi kaç metreydi acaba?

Doğuştan RahatsızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin