"Yakmak bir zevkti. Bazı şeylerin yitmesini, kararmasını ve değişmesini görmek özel bir zevk veriyordu. Avuçlarında, dev piton yılanını andıran bakır çinko alaşımı hortumla dünyaya zehirli gazyağı püskürtürken, kanının beyninde zonkladığını hissediyordu... Elleri, tarihin paçavralarını ve kömürleşmiş kalıntılarını yok etmek için ateş ve alevin tüm senfonilerini olağanüstü bir şekilde yöneten bir genç kızın elleriydi. Duygusuz kafasında en son yaşadığı olay dönüp duruyordu gözlerinde bundan sonra neler olacak düşüncesiyle turuncu alevler vardı."
Niçin ruhumuzun asla ısınamadığı kalıplarda kalmaya mecburuz? Bir insana bundan daha büyük bir işkence olur mu? Zaman, onu doğru kullanana yanlış yapmaz. Gene yanlış zaman dilimindeydim. O gün, yürüyüş yapmanın imkanı yoktu. Aslında, sabah bir saat kadar yaprakları dökülmüş çalıların arasında dolaşmıştık, ama öğle yemeğinden beri soğuk kış rüzgarı öyle kasvetli bulutlar, öyle şiddetli bir yağmur getirmişti ki beraberinde, dışarıda gezinmek mümkün değildi. Aklımı kaçırdıysam bana göre hava hoş, diye düşündüm, sırtımı yasladığım boyu gövdesinden geniş yaprakları sararmaya yüz tutmuş ağaca kaldırdım kafamı, usul usul yeri boyluyordu yaprakları.
"Ne acınası bir durumdu sen o kadar yeşer yeşer daha sonra yere düş, hiç olacak iş mi bu ? " Kendi kendime konuşurken asıl acınası durumda olanın kendim olduğunu görmüyormuş gibi konuşuyordum. Ağacın dibinden kalkarak eve doğru ilerlerken o gece olanlar hala aklımın bir ucundaydı oysa bu sporları, dersleri hep kafamı dağıtmak için yapmıyor muydum? Basamakları hızlı hızlı çıkarken
ayağımın kayması ile yeri boylamıştım.
"Harikaa! Gerçekten harika" diye avuç içlerimi yere vururken yerdeki ufak taşlar avuç içlerime batmaya başlamıştı bile.
" Yemin ederim şu hayatta senden sakar kimseyi tanımadım Sarye." Hakan abinin sesi ile bedenimi oturduğum yerden arkama çevirdim hafifçe. Ne ara uyanmıştı?
" Güzel mi orası!" Diye sırıttığında
"Ya ne demezsin." Diye geçiştirdim yerden destek alarak kalktığımda da taytımı elim ile temizleyerek yürümeye başladım. Arkamda onu bırakarak ayıp etmiş mıydım acaba ? Niye ayıp edeyim ki o gece beni O dövmeli psikopat ile birlikte bırakıp giden o değil miydi ha ? Edepsiz zengin zübbesi bir de daha o eve girmeden önce bana söz vermişti. Usulca eve yaklaştığım da içeri girmeyi hiç istemiyordum her sabah aynı şeyi yaşıyordum, yönümü evin arka bahçesine çevirerek bahçede bulunan masalardan birine yönelmiştim gene Okan abinin evden çıkış saati artık sabitti saat 9.30 olduğu an evden çıkar akşamda ya gelir ya da hiç gelmezdi. Bu sayede evde hiç karşılaşmazdık, çok nadir hatta bazen onun varlığını bile unutuyordum. Kol saatime baktığım da çıkmasına son 1 dakikadan az zaman vardı. Geri sayım başladı Saryee
" 10, 9, 8, 7, 6, 5, 4..."
" Beni görmek için bu saniyeleri saymana gerek var mı karicim?" Bir hışımla oturduğum masadan kalkarken dizimi masaya vurdum. Ağzımdan kaçan ufak bir inilti ile avcum ile ovalamaya başlamıştım dizimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİKKAT ABİM!
Teen Fiction"İnsanlar hep yarına hazırlanıyorlardı, ben buna inanmıyordum. Yarın onlara hazırlanmıyor. Orada olduklarını bile bilmiyor. " Sofyanın sesini duymamızla ona döndük " Sarya"dedi " Hı" dedim güçsüz sesimle " Ne yapıyorsunuz? diyince Abim Sofya'ya "...