Kocaman bir neden. Bir süre sonra nedenlerin ardına sığınmak istiyorsunuz çünkü. Tüm bu olanları nedene bağlamak, sonucunu görmek istiyoruz. Benim hayatımda durum bu. Kendi hakimiyetime ilerlettiğim hayatıma, nerede durduğunu bilmediğim ama kendi irademle hakim olmasını istemediğim biri dahil oldu. Öyle oldu ki hakimiyetim de ellerimden gitmiş durumda. Ben sadece gidiyorum. Direniyorum fakat elimden bir şey gelmiyor. Ateşler içinde kalan hayatımı elime bastırarak söndürmeye çalışıyorum. Yanan bir kibrit olsa eyvallah. Dağlara, taşlara hükmeden bir yangını nasıl söndüreyim ellerimle?
İnsanoğlu çoğu zaman bir şeyi istemek ve istememek arasında sıkça mekik dokur. O mekikler giderek aşılmayan bir dağ gibi olur. Oluşan bu dağın katmanlarında sadece kişinin düşünceleri vardır. Kimi zaman kişi o dağın altında yıkılır kalır kimi zaman ise dağdan vazgeçer. Anlaşıldığı üzere topluluk ise dağı geçmeyi başarır. Şuanda da olduğu gibi bende onu yaşıyordum.
Rüzgar bazen nereden eserse oraya sürükleniyoruz. Bu döngü hep böyleydi benim için, itilip kakılarak büyütülmüş küçük bir kız çocuğundan en fazla ne bekleyebilirsiniz ki? Bazen beklentiler bizi hayal kırıklığına uğratırken, bazen o beklentilerin içersindeki en ufak şey seni mutlu etmeye yetiyor da artıyor. Peki ben bu beklentiler içersinde o ufak mutluluğu bulabilecek miydim? O mutluluk bana uğrayacak yahut bana yakışacak mıydı? Düşünceler içersinde boğulmak, anlamsızlıklarla dolu bir odada olmak, belirsizliklerin ve nedensizliklarin hiç mi bir açıklaması yoktu?
Hakan abinin düğününe son 1 hafta kalmıştı, insafsız Okan abi herşeye bile isteye beni koşturtmuştu.
" Okan hadi olum damatlığı almaya gidelim geç kalacağız senin yüzünden" içeriden bağıran Hakan abinin sesi içime işliyordu, evlensin istemiyordum gidecekti buradan biliyorum beni Okan ile bırakacaktı.
" Düğün öncesi çok yüksek sesle bağırma lazım olacak " diyen Okan abinin cümlesine herkes kahkaha atarken ben içeride ne olduğunu anlamamıştım. Hala bir odam ve kıyafetlerimi koyacak bir yerim yoktu, bu eve bu düzene ait değildim. Banyo da hazırlandıktan sonra içeri doğru adımlamaya başlamıştım.
Giydiğim siyah elbisenin altına beyaz spor ayakkabılarımı giyip son kez aynadan kendime baktım çok mu abartı olmuştu bilmiyorum ama kendimi hiç rahat hissetmiyordum. İçeri girdiğim de pelin ve Hakan abi hareketli bir şekilde tartışıyorlardı, köşede duran Okan abi ile göz göze gelmiştik, kaşlarını havaya kaldırıp birşeyler anlatmaya çalışıyordu ama asla anlamıyordum
" Ne var ?" Diye elimle işaret ettiğim de, hızlı adımlar ile yanıma gelmişti
" Ne bu halin kızım giyinmiş süslenmişsin bir de ?" Dediğinde heveslerim boğazıma tıkanmaya başlamıştı yavaş yavaş.
" Ben sadece giyinmek istedim ayrıca sanane?" Dediğim de
" Üzerini değiştir " dedi boğuk bir sesle
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİKKAT ABİM!
Novela Juvenil"İnsanlar hep yarına hazırlanıyorlardı, ben buna inanmıyordum. Yarın onlara hazırlanmıyor. Orada olduklarını bile bilmiyor. " Sofyanın sesini duymamızla ona döndük " Sarya"dedi " Hı" dedim güçsüz sesimle " Ne yapıyorsunuz? diyince Abim Sofya'ya "...