İçimizde paramparça olup ufacık kırıntılarına kadar bölünmüşken hayat, içimizdeki okyanusların en derinlerinde boğulmuşken umutlar, içimizdeki yangınlar acımasızca alev almışken, içimizdeki tüm parçalar, tüm inandıklarımız, tüm dirençlerimiz, tüm dayanaklarımız, tüm çocukluğumuz paramparça olmuşken, içimiz yıkık bir savaş yerini andırırken, içimiz terkedilmiş bomboş bir şehirken, içimiz rüzgarlıyken, içimiz sessizken, içimizdeki depremlerden ve kıyametlerden sonra en ufak bir canlı belirtisi yokken, nasıl oluyor da hala ruhumuz içimizde ? Nasıl oluyor da kalbimiz hala atıyor ? Hala nasıl nefes alıp, nasıl da direniyoruz hayata? Bakmayın gülümsediğime, bakmayın ayakta durduğuma, bakmayın dışarıdan normal göründüğüme, ben paramparçayım.
Ben, yenilgiyim.
Sen hayatıma bırakılmış en büyük izin sahibisin. Gönlümün beyaz sayfalarını kendi sevginle doldurduğunu sanıyordum ama aksine, sen karalamaktan, gönlümü israf etmekten başka bir şey yapmamışsın.
İki büklüm yattığım koltuktan sızlana sızlana kıpırdanmaya başlamıştım, belim resmen tutulmuştu, boynumdan bahsetmiyorum bile. Elimle boynumu ovalar iken kafamı oldukça yavaş bir şekilde Okan abinin yattığı yere çevirdim. Orada nasılda rahat uyuyordu öfkeyle yerimden kalkarak dolabın kapısını açtım bir hışım ile, gürültü çıkararak uyandırabilirdim onu. Benim her yanım tutulmuşken onun böyle rahat bir yatakta yatmasını kaldıramıyordum. Elime bornozum ve eşofman takımımı alarak hızlı bir şekilde dolabın kapağını bıraktım. Çıkan ses benim bile irkilmeme sebep olmuş iken o sadece yerinde birkaç hareketle kıpırdamıştı, dolabın kapağını tekrardan açıp hızlı bir şekilde yeniden kapattığım da ağzı dolusu bir küfürle yataktan kalktı ve saniyesinde beni bulan gözleri ile bakışmaya başlamıştık, sakin bir şekilde yutkunduğum da yataktan doğrularak;
''Ne bu gürültü kızım sabah sabah. Senin derdin ne lan !'' kükremesi ile gözlerimi kırpıştırdım.
'' E.elimden kaydı, pardon.'' diye geçiştirdim
'' Sen yat, yat '' diye ekledim ardından
Yavaş hareketler ile banyoya uzanacakken köşede gördüğüm sandalye ile haince bir plan daha yapmaya karar vermiştim. Geri yatağa uzandığın da bende ayağımla sandalyeyi hafifçe iterek devirdim odada yankılanan tok sese Okan abinin küfürü eklenince koşarak banyoya girdim.
'' Sakarlığım üzerimde Okan abi sen yatmaya devam et '' diye güldüğümde
'' Kızım sen oradan illa ki çıkacaksın !'' Kapıya attığı tekme ile irkildim.
'' O zaman kim kurtaracak seni bakalım elimden '' diye eklediğinde kapının çarpılma sesi ile irkildim tekrardan, oh be gitmişti. Elimdekileri askıya yerleştirerek sıcacık suya teslim ettim kendimi. Hazır Okan abi yokken bence o güzel, oldukça yumuşak görünen yatakta 5 dakikacık uyuyabilirdim değil mi? Tabiki de uyuyabilirdim onun tapulu malı mı sanki yatak ? Usulca yatağa uzandığım da tahminimden daha rahat olduğunu fark etmiştim. Nasıl da vicdansız biri ben o koltukta iki büklüm yatar iken o burada rahatça nasıl uyumuştu. Vicdan yoksunu. Hakaretlerimin ardı arkası gelmezken uykunun kollarına bırakmıştım kendimi.
Bir hışımla yattığım yerden kalkmıştım, içime işleyen soğuk su damlaları vücudum da dolanıyordu adeta, gözlerimi hızlıca kırpıştırarak sağıma baktığım da Okan abinin kulaklarına varan sırıtışını görmem yoranı parmaklarımın arasına sıkıştırdım.
'' Sen napıyorsun be, hayvan herif'' diye haykırdığım da daha büyük bir kahkaha bırakmıştı odaya. Öfke ile bakarken yatağın sağında bulunan yastığı bir hışımla karın bölgesine fırlattığım da odayı dolduran kahkahası bir anda durmuştu. Yatakta ayaklandığım da yastığı yavaş bir şekilde yatağa bıraktığın da kaşlarını çatarak bakmaya başladı. O kaşlar şuan ona ağırlık yapmıyor muydu cidden ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİKKAT ABİM!
Teen Fiction"İnsanlar hep yarına hazırlanıyorlardı, ben buna inanmıyordum. Yarın onlara hazırlanmıyor. Orada olduklarını bile bilmiyor. " Sofyanın sesini duymamızla ona döndük " Sarya"dedi " Hı" dedim güçsüz sesimle " Ne yapıyorsunuz? diyince Abim Sofya'ya "...