YARALAR

808 32 7
                                    

Ender. Baba sıfatına hiçbir şekilde yakışmayan insan kılıklı varlık. Cidden ne büyük bir günah işledim de bu adamın kızı olarak dünya'ya geldim? Hani şu annemin yattığı yerde kemiklerini sızım sızım sızlatan herif. Şuan tam karşımda esmer bir kadınla samimi bir şekilde karşımda duruyordu. Olduğum yerde başım dikleşirken omuzlarım benim taşıyamıyordu sanki. Gözlerimi öyle bir üzerine dikmiştim ki fark etmiş olmalı ki esmer karıdan yiyecekmiş gibi olan bakışlarını bana çevirdi. Tam gözbebeklerinin içine bakıyordum kirpiklerimi bile kırpmadan. Sahi kaç yıl oldu onu görmeyeli? Kaç asır geçti böyle bir pislikle aynı ortamda nefes almayalı? Dudakları şaşkınlıkla açılırken '' Kızım'' dediğini işitir gibi oldum. Nasıl gelmişti buraya ? Burada çalıştığımı biliyor muydu?

Ensemde sıcak bir nefes hissedince kafamı hızla arkama çevirdim. Dövmeli abi. Neydi ki adı bunun şimdi ne demişti abim? He Okan

'' Abinin haberi var, onunla uğraşmak yerine işine bak.'' dedi.

'' Ne yapmam gerektiğini sana sormayacağım korkunç insan '' dedim

'' Bu yaştan sonra çocuk bakıcısı da oldu iyi mi? diye mırıldandı.

'' Sensin çocuk, işime engel oluyorsun çekilir misin ?'' dedim

'' Hay Hay küçük hanım.'' dedi sırıtarak.

Yanından geçip giderken kafamın üzerinde oluşan kocaman balona sıraladım kafamı kurcalayan soruları. Abimin nasıl haberi vardı? Abim Enderle mi görüşüyordu? Buraya gelmesine nasıl izin vermişti ? Benden ne saklıyordu? Ve bir sürü soru.....

Masalara servis yaparken taburelerin birinde oturup elindeki viski bardağını çeviren dövmeli Okan Abiye baktım. Umarım sarhoş olmazdı diye iç geçirirken yanımdan duran duvara çarptım, elimdeki boş tepsi yerde yankı yaparken kolumu ovuşturmaya başlamıştım, ben duvara çarptığımı düşünürken yerdeki tepsiyi alarak kafamı kaldırdığımda baştan aşağı simsiyah giyinmiş adamı görünce küçük çaplı bir şok yaşadım. Çarptığım şeyin duvar olduğunu düşünüyordum bir meteor değil. Kızım Sarya sende az değilsin ha... Kolumu ovuşturarak

'' Pardon '' dedim ve yanından geçerek oradan uzaklaştım. Arkama dönüp bakma isteğime yenik düşerek geriye baktığımda bana dönerek baktığını gördüm ve daha hızlı hareket ettim başıma bela almak istemezdim.

Kolumdaki saate baktığım da 11:55di. Bugünü de bitirdim belaya bulaşmadan diye sırıtmaya başladım. Üzerimdeki iş kıyafetlerinden kurtularak kendimi bar'dan dışarı attım. Sağıma soluma bakarak dövmeli abiyi aradım. Neredeydi bu be ? Madem beni almayacaksın ne diye bekletiyorsun kardeşim.. Kapının yanında biraz daha beklerken içeride çarptığım adam çıktı bardan. Yavaş adımlarla bana yaklaşıyordu. Bir saniye o bana doğru mu geliyordu? Hassiktir Sarya camış gibi adama çarptın tabi hesap sorar senden. Biraz daha yaklaştı, yaklaştı, yaklaştı ve tam karşımda durdu. Kafamı yerden kaldırarak yüzüne baktım

'' Kolun ne durumda?'' dedi tok ve gür bir sesle. O nasıl bir ses tonu lan? Kolumu mu sormuştu o benim ? Öyle bir şaşırmıştım ki ağzımdan

''Hı?'' nidası dökülüverdi.

'' Kolun diyorum, en son sıvazlıyordun acıdan '' dedi sırıtarak. Sırıttığı an yanağında oluşan gamze beni şoka uğratmıştı o kemikli yüz hatlarına nasıl olur da bir de gamze eklenmişti.

''Ha kolum, bir problem yok sağolun'' dedim. Ne saçmalıyorsun Sarye kızım sen? Bu kadar mal mısın sen ? Karşımdaki adam bu tepkime kocaman bir gülümseme ile karşılık vermişti.

DİKKAT ABİM!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin