Bölüm 16: "Düşünce"

291 128 21
                                    

'Yüzüne yayılan o masumiyet, içindeki irini örtmeye yeter mi?'
                                                         -Y.K.

Boğucu düşünceler, sıkıntılı dakikalar, nefes daraltan saatler, günün ağarmasıyla bir köşeye çekilmiş, yerini yeni düşüncelere hazır hale getirmişti. Geceden beri gözünü bir saniye olsun kırpmayan Defne için, yeni gün çok da bir anlam ifade etmiyordu. Yeni yılın ilk saatleri peri masalı gibi geçse de, gecenin ilerleyen saatlerinde bir külkedisine dönüşmüştü. Kurduğu tüm hayaller, planladığı bütün düşlerin altında kalmıştı adeta.

Lider'in odasından nasıl çıktığını, en son ne söylediğini bile hatırlayamayacak kadar düşünme yetisini kaybetmişti. Ruhu çekilmiş, sadece hareket etme yeteneğine sahip bedeniyle odasına gelmiş, arkadaşlarına da bir tek 'Yalnız kalmak istiyorum.' cümlesini kurabilmişti. Kızların keskin baskılarına rağmen, güçsüz bedeni onları kovalayabilmiş, en nihayetinde kendisini düşünemeyen beyniyle savaşırken bulmuştu.

Geceden beri ne yapması gerektiğini planlamaya çalışıyor, bir çıkar yol arıyordu. Genç oğlanlarla yapmış olduğu konuşma hiç de istediği gibi gitmemişti, bunun ağırlığı çok büyüktü ve Defne taşıyabileceğinden emin değildi. Üzerinde sadece kendi yükleri olsa belki buna dayanabilirdi ancak elli çocuğun vebali, onu derin tabutun içerisine sokmaya yeterdi.

Ölmeden ölmek tanımını her saniye tatmış birisiydi Defne artık. Yine de seviniyordu buna, bencil değildi çünkü. Her ne olursa olsun kendisi için başkalarını ateşe atmazdı. Bunu yapmaya ne vicdanı el verirdi, ne aklı. Ancak aklı ikiyüzlü davranıyordu. Bir yandan gitmesini söylerken, diğer yandan kalması için diretiyordu. Defne geceden beri aklında dolanan bu fikir çatışmasına artık dayanamıyordu.

Yatağında hiçbir uzvunu hareket ettiremiyormuş gibi yatan kız, saatlerdir aynı konumunu koruyordu. Gariptir ki gram uykusu yoktu hala, dışarıdan bakıldığında bir çürüğü andırıyordu. O her zaman mutfak masasının üzerinde duran ancak yüzüne hiç bakılmayan elma gibiydi tıpkı. Yenmiyor, yitiriyordu...

Çürük elmanın vahim durumunu bilen arkadaşları ise, tıpkı Defne gibi gece boyu düşünüp durmuş, birbirlerine fikirler sunmuş, en sonunda yorgun düşüp uyuyakalmışlardı. Defne'nin Lider ile yaptığı konuşmanın hiç de iyi gitmediğini çok net bi şekilde anlamışlardı, kız odasına zombi gibi döndüğünde. Bunun üzerine Defne olmadan yaptıkları iştirak, ne yazık ki sonuç bulamamıştı.

"Kafam kazan gibi yemin ederim." diyen Rüya ile, yeni güne karşı kurulan ilk cümle bu olmuştu. Hayal ile sarmaş dolaş uyudukları gibi, sarmaş dolaş bir halde de uyanmışlardı. Şimdi ise esneme hareketleri yapıyor, kendilerine gelmeye çalışıyorlardı.

"Al benden de o kadar." diyerek gözlerini ovuşturdu Hayal de. Yaptıkları beyin fırtınalarının enkazı yeni yeni ortaya çıkıyordu ve bu enkaz, inanılmaz ağırdı.

"Defne ne yaptı ki? Uyanmış mıdır sence? Gidip bir baksak mı ne dersin?" diye sordu Rüya arkadaşına dönerek. Aklı dünden beri Defne'nin o son görüntüsündeydi. Lider ile ne konuştukarını bilmiyordu ancak kız dumura uğramıştı. Defne'nin bu hali onu elbette ki endişelendirmiş, düşüncelerini kaplayan yegâne isme dönüşmüştü.

"Bence bırakalım biraz yalnız kalsın Rüya. Senin öfken ve benim sakin tavrım, onu daha büyük çıkmaza sokuyor. Kendi aklıyla düşünsün bakalım önce, nasılsa gelip yine bize anlatacak tüm düşüncelerini." dedi Hayal arkadaşının sorusuna karşılık. Defne'nin ikisini odadan kovması bariz bir işaretti. Yalnız kalmak ve sessizce düşünmek istediğini, hem sözlü olarak hem de bedensel olarak ifade etmişti. Defne kendisi gelmediği sürece, ona gitmeleri, şu aşamada mantıksızdı Hayal için.

KAPAN (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin