0.5

77 6 3
                                    

MEDYA: ESİLA

*09/03/2021 salı.*

Peki nereye gidecektim? Bilmiyordum. Bu yaralı halimle şimdilik fazla uzağa gidemez idim. Arabayı Aşıklar yolu denen yere çektim. Burası, adından da anlaşıldığı gibi çoğu zaman araba içinde aşıkların durduğu, bilindik yerlerden biriydi. Daha önce geldiğimi hatırlıyorum. Biraz ilerdeki favorim olan lokanta, kır lokantasına giderken içinde aşıkların öpüşüyor olduklarını görmüştüm sanırım.

Araba kapılarını kilitledim. Şampanyayı açtım, lıkır lıkır içmeye başladım. Bir süre sonra da  direksiyon üzerinde sızmış idim. Sabah bütün gördüklerimin en kötüsünden bir kabus olmasını dileyerek uyandım ama değildi. Gerçekti. Telefonumda Kerime ait yüzü aşkın, evlendikten sonra Ankara'da tanıştığım yakın arkadaşım, kızımın teyzesi, Aylinden yirmi iki cevapsız çağrı vardı. Gözümün önüne kocamın, asistanın bacakları arasındaki kıçı gelince midem bulandı. Bir şişe şampanya bedenimi terk etmek istiyordu. Haklıydı da. Ben de istiyordum bu vücudu terk etmek. Ama hayır, kızım vardı benim. Esilacığım. Bana ihtiyacı vardı onun, sırf onun için iyi olacaktım. İyi olmalı idim. Arabamın kapısını açtım, saçlarımı elimin tersiyle geriye itip kustum.

Bir benzin istasyonuna gittim. Elimi yüzümü yıkadım, saçımı başımı, kılık kıyafetimi gelişi güzel toparladım. Sonra Aylin'i aradım. Bir iki çalışın ardından açılan telefona ilk ses ondan geldi.

"Zeynep neredesin? Esila annemi istiyorum diye ağlayıp durdu dün gece. Zar zor uyuttum. Kerim'de seni arıyormuş. Neler oluyor?" Diye sordu.

"Müsait misin? Sana gelebilir miyim?" Dedim. Onca olan biteni bir telefon görüşmesi ile anlatamaz idim sonuçta.

"Gel tabii!" Dedi. "Bekliyorum."

"Ömer işe gitti mi? O evde olmasın da..." Yanlız kalmamız daha iyi olurdu yani.

"Yok, yok, gel sen. Neler oluyor? Meraktan çatlayacağım kız Zeynep!"

"Birazdan oradayım, gelince anlatacağım Aylin. Kerim ararsa sakın benimle konuştuğunu, sana geleceğimi söyleme."

"Tamam, tamam. Bekliyorum." Diyerek yetindi, artık kötü şeyler olduğunu anlayan Aylin.

Telefon konuşmasının ardından telefonu kapatan taraf ben oldum. Bir iki nefes düzenledikten sonra arabama bindim. Direksiyonu kavrayıp, arkadaşımın evine gittim. Olan biteni anlattım. Ağladım, ağladık. Aylin'in misafir odasında Esila'nın uyuduğuna kanaat getirip, sakinleştikten sonra duşa girdim. Duştan sonra Aylin'in kıyafetlerinden bir sweatshirt ve pijama altı giyindim. Düğünde giyinmek için aldığım marka tuvaleti bir ceset gibi bıraktım lavaboya. Aç değildim. Uykum da yoktu.

"Üzüntüden tabii." Dedi Aylin. "Allah aşkına iki lokma bir şey ye, yat kızının yanına. İstersen bir de sakinleştirici verelim sana." Diye üstelese de istemedim.

Kızımı uyandırmaya çalıştım. Benimkinin aynı kahve uzun saçları iki örgü şeklini kaybedip, epey dağılmışlardı. Beni özlemiş ve ağlamıştı. Gözlerinin kızarıklığı onu ele veriyordu. Ne kadar uyanmak istemese de daha fazla Aylin'e yük olmak istemediğimden, Esila'yı kucaklayıp, çıktım evden. Aylin arkamdan nereye gideceğimi sordu.

"Bir otele yerleşeceğim." Dedim kısaca.

"Zeynep, en yakın arkadaşım olduğunu biliyorsun, istersen burada kal. Ev müsait sonuçta."

"Her şey için çok teşekkür ederim Aylin. Boşanma işlerini halledinceye kadar bir otelde idare ederiz." Dedim kucağımda kollarını boynuma bağlayan kızıma bakarken.

"Sonra ne yapacaksın peki?"

"İstanbul'a döneriz herhalde..." Bu saatten sonra Ankara'da yaşamak isteyeceğim son şey bile değildi haklı olarak.

"Bunları konuşmak için erken. Belki Kerim yatıştırır seni, alır gönlünü. Biliyorsun Ömer de üç yıl önce beni aldattı. Şahit oldun, ne günler geçirdim."

"Ben Kerim'i affedemem Aylin. Senin gibi affetmeyi isterdim ama yapamam. Belki en doğrusunu sen yaptın, evliliğini ayakta tuttun. Ama ben kendim için aynı şeyi yapmayacağım. İnan bunun için hiç gücüm yok."

Arkadaşımla vedalaştık. Teselli, şefkat ve sevgi gibi duygular hissedeceğiniz üzere en sıcak duygulardandır. Hem cins arkadaşlar sizi teselli etmek için vardır. Çünkü onlar sizi suçlamak yerine, her kararınız da yanınızda olurlar. Siz, siz olun yatırımları kendinize ve sadık arkadaşlarınıza yapın. Bilhassa kadın arkadaşlara.

Dediğim gibi kızımla bir otele çıktım. Kendime bir avukat buldum. Bir daha kocamla yaşadığımız eve dönmedim. Benim ve kızımın özel eşyalarını arkadaşlarım aracılığıyla aldım. Boşanma davası açtım. Kızımın bende kalacağı netti. O adama kızımı bırakmaz idim. Onun da isteyeceğini düşünmüyordum zaten. Kızımın ihtiyaçlarını karşılaması dışında bir isteğim olmadı o heriften. Sonuçta bana hediyesi olan lüks cip, parmağıma taktığı kafam büyüklüğündeki pırlanta ve hayatımın geri kalanını adayacağım olduğum kızım Esila ile İstanbul'un yolunu tuttuk. Esila'nın yol boyunca uyumasını fırsat bilerek hüngür hüngür ağladım. Ama İstanbul'a varıp da, galata kulesi önünde kızım ile el ele durunca, "Bir daha asla eski kocam için, arkamda bıraktığım evlilik için gözyaşı dökmeyeceğim." Diyerek söz verdim kendime. Öyle de yaptım. Siz, siz olun. Kendinize verdiğiniz sözleri tutun. Tüm bu anlattıklarım çabucak olup, bitti. Kim bilir beni nasıl bir hayat bekliyordu? Tekrar aşık olabilecek miydim? Belki...

UMARIM BEĞENMİŞSİNDİR. VOTE (YILDIZ/OY) KULLANMAYI VE YORUM YAPMAYI UNUTMA! :)

Beyoğlu GüzeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin