0.2

105 6 12
                                    

SELAM! YENİ BİR BÖLÜM İLE GELDİM.

MEDYA; ESİLA.

*07/03/2021 pazar*

O gün bir düğüne davet edilmiş idik.
Beş yıldızlı bir otelde, çok şık olacağını düşündüğüm bir düğün. Kızım Esila'yı kreşe bırakınca, benim de işim gücüm olmadığından boşta kalmıştım. Günlerce bu düğünde ne giyeceğim diye düşünüp mağaza mağaza gezerek epey mesai harcamış olduğumu hatırlıyorum. Oysa insan, üzerine geçirdiği kıyafetlerden önce ruhuyla alâkadar olmalı. Sizce de öyle değil mi? Bilinen bir markadan şöyle yırtmaçlı, siyah, uzun bir elbise almıştım. Hatta yırtmacı gözüme derin gelince, mahallenin terzisine dikmesi için vermiştim. Sırt dekoltesini ' acaba surat asar mı?' diye önceden Kerime göstermiş olsam da pek umrunda olduğu söylenemezdi. Anlayacağınız havaya konuşmuştum.

"Acaba terziye götürüp bir şifon kumaşla sırtını biraz kapattırsak nasıl olur?" Diye sorduğum da,

"Sen bilirsin." Deyip çıkmıştı işin içinden.

Bana olan ilgisi azalmıştı ama bunun başka bir kadın yüzünden olabileceğini asla düşünmedim.

İki gün sonra evlilik yıl dönümümüzdü. Kerim o tarihte iş için şehir dışında olacaktı. O yüzden hediyemi erken verdi. Akşamında onu asistanı ile basacak olacağım o korkunç Çarşamba gününün sabahı, kadife bir kutucuk uzattı ve eğilip dudaklarıma bir buse bıraktı. Kafam kadar olan pırlantayı parmağıma geçirip bütün bir gün seyrettim. Öğleye doğru gönderdiği kırmızı güllerin kokusu bütün evi doldurmuştu. Yok canım... Benim kocam bir taneydi! Dedim ya gözümle görmesem beni aldatmış olduğuna asla inanmazdım.

"Mutlu musun? Seni şımarık şey." Deyip aynadaki gri eşofman altlı, üstünde mavi, V yaka t-shirt ile mutlu olduğu yüzündeki gülümsemesinden belli olan kadına göz kırparak baktım. Bir doğum gerçekleştirmiş olmamdan dolayı göbeğim yağ bağlamıştı. Esilacığım işleri zora sürmüş, annesine geri vermesi gereken kilolar bırakmıştı. Uzun kahve saçlarımı geçmiş senelerde sarıya boyatmıştım. Dipleri geleli epey olmuştu. uzun saçlarım ev topuzu halindeydi. İri kahverengine sahip gözlerim parlaklığını koruyordu. Sonuçta hoş bir kadındım. Esasında siz kendinizi nasıl hissederseniz öylesinizdir. Yeterince özgüvene sahip iseniz, isterseniz balıketliden hallice bir tombiş olun, isterseniz saçının asıl rengi beyazlıklar yüzünden kapanan bir kadın olun, dünya size kul köle olur. Olmaz mı?

Kaldı ki akşama gideceğimiz düğün için kuaföre gittiğimde manikürcü olan kız kulağıma eğilip biraz ilerideki makyaj güzeli ama pek havalı ve seksi müşterilerini işaret etti. Ama öncesinde ben şen kahkahalar atan, kendine güvenli duruşuyla dikkatimi çeken bu kadının kimin nesi olduğunu sordum.

Adının Merve olduğunu bildiğim manikürcü kız, "Onun götürmediği kalmadı, Zeynep hanım." Cevabını verince şöyle bir sersemlediğimi söyleyebilirim. "Kocasından yeni ayrılmış, sonrasında da hemen Ankara'ya taşınmış."

Kuaförden çıkana kadar gözüm o kadının üzerindeydi. Onun yerinde olmak istedim. Onun gibi özgür ve kimseye hesap verme zorunluluğu hissetmemek. Beğendiğimi götürmek ve kimseye hesap vermemek...

Kocamdan ayrıldıktan hemen sonra benim için yepyeni, ikinci bir hayatın başlayacağını bilmiyordum tabi o sıra.

Kuaförde ki çay kahve servisine bakan Ayşe hanım fal baktırmak için ters çevirmiş bulunduğum fincanı eline alıp karşıma geçmişti. Tabak fincandan ayrılmadığını görünce, "Kız Zeynep," diye girdi söze. Ona öylece bakarken "bir şey dilemediysen dile çabuk! çünkü olacak." Dedi. Ne kadar fala inanmaz olsam da bir anlık inanç ile içimden ' Allah'ım hayatım değişsin. Aşk istiyorum. Sevilmek istiyorum...' demiş bulundum. Sonra da içimden geçirdikleriden utandım. Sonuçta Kerim ile evli idim. Ne kadar bana karşı ilgisiz olmaya başlasa da. Ayrıca kızım vardı benim, Esilacığım. Makyajım, manikür ve pedikür işlemi bitip aynaya baktığımda kendimi beğenmiştim. Hoş her zaman güzel idim. ' Niye olmasın?' diye sordum kendime. Sonra da ' Saçmalama kızım! saçma şeyler kurgulama sırası değil.' diye toparladım kendimi. Anlayacağınız bırakın ağzımdan çıkmasını, kafamın içinde bile arzularını susturan bir kadın idim.

Kraliçeler gibi kuaförden ayrılırken bile bunu düşündüm.
"Çok şükür kimse aşk istediğimi, sevilmek istediğimi bilmiyor."

Dağıtmış bulunduğum bol bahşiş ile herkesi memnun ettiğim, artık mekanım haline gelmiş kuaförden ayrıldım.

UMARIM BEĞENMİŞSİNDİR. VOTE (YILDIZ/OY) KULLANMAYI VE YORUM YAPMAYI UNUTMA! :)

Beyoğlu GüzeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin