MEDYA: SUDE VE ÇOCUKLARI
*13/03/2021 Cumartesi.
Kendimi bildim bileli Beyoğlu semtinin en güzel sokaklarından birinde oturduk. Çocukluğum, gençliğim bu semtin çevresinde geçti. Rahmetli babam emekli mühendis idi. Anlayacağınız halimiz vaktimiz yerindeydi. On sekizinci doğum günümde hem ehliyetimi hem de kıpkırmızı marka arabamı almıştım. Bütün kızlar benim arabama dolardı, gönlümüz ile gezer, eğlenir idik. Geçmişin hayalleriyle dopdolu, arkadaşım Sude'nin beni beklediği evin önüne geldim.
Sude, Ergün ile ilk evlendiği yıllar burada oturuyordu. Sonra ikinci çocuğunu dünyaya getirdiğinde evleri küçük geldi ve yeni eve çıktılar. Demek şimdi kiralık idi bu ev. Eve uzaktan bakarken, arabadan indik Esila ile. Bu arada tam önümüze siyah, şahane bir marka araba park edildi. İnsan beş dakika içerisinde kaç siyah marka arabaya rast gelebilirdi ki? Bu, biraz önce beni sabırsızlıkla geçmeye çalışan idi. Yan koltuğu dolu olan. Öyle kıvrak ve ustaca park etti ki, arabadan inecek şoförü seyretmek için önce kızımın elini tuttum ardından merakla durup baktım. Bu arada söylemeyi unuttum, araba temiz, klasik bir parçaydı. "İçinden zarif bir beyefendi çıkacak herhalde." Diye düşündüm. Doğru tahmin idi. Saçları arabası gibi ayrıca çok yakışıklı bir adam indi arabadan. Uzun boylu olup, spor giyinmişti. Bilhassa renkli marka t-shirt'ü ona çok yakışmıştı. Saçları hafifçe alnına dökülüyordu. Geniş bir burnu, kemikli ve ona çok yakışan uzun bir çenesi vardı. Adam basbayağı yakışıklı ve karizmatik idi. O beni fark etmese de yanındaki otuz yaşında var yok sarışın, maviş gözlerini bana dikti. Hemen adamı aval aval süzmeyi kestim. Kadın daha klâsik giyinmişti. Önüm sıra Sude'nin apartmanına girdiler. Tabi bende peşlerinden kızımla.
Apartmanın asansörü aklımda geniş, şöyle beş altı kişilik kalmıştı. Yine doğru tahmin idi. Onların asansöre binmesi ile bende arkalarından kızımla bindim. Sarışın kadın buna biraz bozuldu sanki. Adam bana bakmıyordu, dikkatini çekememiştim bile. Sadece asansöre binerken hafifçe gülümseyip selam verdiğimde pek de umrunda değilmiş gibi, yarı tebessümle, nazikçe karşılık verdi. Anlaşıldı, centilmen bir tip idi. Sarışın kadın kaçıncı kata çıkacağımızı sordu. Sude'nin katını hatırlamakta güçlük çektim. Sonuçta koskoca yedi yıl olmuştu buralara uğramayalı. Kadın benim bu kafa karışıklığı ve kararsız kaldığım sırada öyle küstah davrandı ki sadece kendi inecekleri katın düğmesine bastı. Adam belki biraz dalgın idi yada kadına bozulmuştu. Arkasına geçip gözlerimi geniş omuzlarına diktim. Ne hoş bir adamdı bu böyle. Taş çatlasın 35'lerinde felan olmalıydı. Asansör inecekleri kata geldiğinde hafifçe bana dönerek "iyi günler." Dedi. Ama keşke beni umursamaz davranmaya devam etseydi. O anda öyle yakışıklı bir adamın aklını başından alacak kadar hoş görünmek isterdim. Asansörün açılan kapısının tam karşısında "kim acaba bu adam?" Sorusunun cevabını buldum; Profesör Doktor Kemal TAN. Tabelada Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı - Omurga Cerrahı yazıyordu. Altta daha önemsiz görünen bir diyetisyen tabelası vardı. O da sanırım sarışına aitti; Diyetisyen Ayşegül Yılmaz. Asansörün kapısı yavaşça kapanırken şık muayehanenin kapısını açan sekreterin, "Hoş geldiniz Doktor Bey." Diyen ince sesini işittim. Simsiyah, klâsik marka arabadan inen bu karizmatik adam demek doktor idi! Şansa bak, doktorlara oldum olası zaafım vardı.
Yedi yıl önce kızıma hamileyken çok yakışıklı bir kadın doğumcuya gidiyordum. Kimi zaman rüyalarıma girerdi. Bir iki kez onunla birlikte olduğumu hayal etmiştim. Sonra karnı burnunda, anne adayı bir kadın olarak bu fantaziden çok ama çok utanmıştım. Böyle uçuk kaçık fantazilere dalıyor olmamda, birazdan göreceğim arkadaşım Sude'nin anlattığı bir hikaye etkili olmuştu. Sude'ye Ankara'da ki kadın doğum doktorunun ne kadar yakışıklı olduğunu anlattığım da, "O yakışıklı kadın doğumcudan bir tane de burada var." Demişti. Bir arkadaşı o doktora gidiyormuş. Kız da Allah için çok güzelmiş. "Tanıyor muyum?" Diye sorduğumda, "Tanımazsın ne bizimle aynı okuldan ne de bizimle aynı semtten." Diye geçiştirmişti Sude. Sanırım ismini vermek istememişti. Çünkü hikaye epey iç gıcıklayıcı idi. Bu yakışıklı Doktor, muayene sonrasında kadının dudaklarına yapışmış. Uzunca bir süre öpüşmüşler. Hem de ne öpüşmek. Oysa doktorumuz tam plastik eldivenlerini çıkarmış, muayene odasından çıkmakta imiş. Hemşire o gün izinli imiş. Sanki bu anı bekler gibi uzun uzun Öpüşmüşler. Doktor o sıra beş aylık hamile olan hastasının göğüslerini okşamış felan. Hiç konuşma gereği duymamışlar. Kadın o anı, "Ben hayatımda hiç böyle öpüşme yaşamadım." Diye anlatmış. Öyle heyecanlanmışki, bilmediği orgazmı böyle öpüşme ile tecrübe etmiş, kasılmış durmuş. Sonra korkusundan doktor değiştirmiş. İşte kafamda bu erotik hikaye, kendimi yakışıklı doktoruyla öpüşen kadın yerine koymuş iken asansörün düğmelerine basmayı unuttum. Böylece asansör, çağrıldığı kata indi. Sude'nin telefonu ile kendime geldim. Arabamı park edip apartmanın önünde indiğimde görmüş, merak etmişti. Bulunduğu katı karıştırmış olduğumu söyledim.
Sude'nin dairesi markalı arabalı Doktorun muayehanesi'nin hemen bir altındaydı.
Boya kokan pırıl pırıl daireye kızımla el ele adımımı attığım sırada kendimi evime giriyormuş gibi hissettim. Çocuklar kaynaşmaya başlayıp ayrı odaya geçince, biz de salon olduğunu düşündüğüm geniş odadaki iki sandalyeye yerleştik ve sohbet başladı.
"Bir üste, yanlış kata çıktık." Dedim.
"Sizi arabadan inerken gördüm. Önüne de Doktor Bey park edince tamam dedim, onlarla birlikte çıkar yukarı..."
"Ha, o adam doktor mu?" Diye sordum bilmiyormuş gibi, ilgilenmez bir tavırla.
"Evet, evet. Çok meşhur bir doktor. Üstteki üç daireyi birleştirip muayenehane yaptı kendisine..."
"Bir kadın kendisini toparlamak istiyorsa çevresine alıcı gözü ile bakmalı." Sözü bence en yanlış tavsiye. Bana göre bir ayrılıktan çıkan kadın, enkazdan çıkar gibi önce kendi üstünü başını silkelemeli , önce kendisine bakmalı. Salon penceresine yansıyan yansıma ile kendimle göz göze geldiğimde böyle düşündüm ve yüzde yüz haklı idim. Yani sanırım...
UMARIM BEĞENMİŞSİNDİR. VOTE (YILDIZ/OY) KULLANMAYI VE YORUM YAPMAYI UNUTMA! :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyoğlu Güzeli
Teen Fictionhikayeme bir şans verir misin? :) #1 - boşanmak - (21/06/2021) #3- aldatılmak - (07/01/2022) *+18, KÜFÜR VE YETİŞKİN İÇERİK İÇERİR.* *Zeynep, 29 yaşında kocasının onu aldattığını öğrenir. 7 yaşındaki kızı ile birlikte evlenmeden önce yaşadığı, gençl...