0.4

80 6 7
                                    

MEDYA: ZEYNEP VE KIZI ESİLA

*08/03/2021 pazartesi*

Asansörden indim. Yürüdüm, yürüdüm. Koridor sonuna gelince sola döndüm. Kocamın asistanı yerinde değildi. Kerim'in ofisinin kapısını açtım. Asistan'ın bacakları arasından kocamın kıçını gördüm. Pantolonunu dizlerine kadar indirmişti. Kerim kapının açılma sesiyle telaşla bana dönerken, "kapıyı kilitlemedin mi?" Diye kıza bağırıyordu. İkisi de şöyle bir dönüp bana baktı. Bu halleri komikti esasında. Kerim pantolonunu toparlayıp, bana doğru koşturdu.

"Zeynep, hayatım açıklayabilirim..."

'Nasıl bir açıklama yapacak acaba?' Diye düşünmeden edemedim. Hadi bu zamana kadar ayakta uyutulmuştum da, şimdi gözlerimle asistanı ile sevişirken görmüştüm. "Ay ne olacak! İş arkadaşlarıyla arada bir sevişmek çok normal." Diyeceğimi felan mı düşünüyordu. Kocamın beni aldattığını anlamayacak kadar aşık olmuştum yada daha doğrusu bariz salak duruma düşmüştüm. Ama bu kadar da değil.

Yalanım yok, aynen basmakalıp film cümleleri gibi şeyler söyledi. Güzel bir kadın idim. Evimin işini yapar, sıcak yemeği sofraya koyardım. Benlik bir sorun olduğunu düşünmüyordum. Karakter meselesi. Hadi beni es geçelim. Be adam senin yedi yaşını yeni doldurmuş bir kızın var!

Suratına tükürük savurdum, bağırdım, çağırdım, hatta bir iki tokat salladım ancak kurnaz herif başını çevirince ıskalamış oldum. Asistan kız yüzünde muzaffer bir ifadeyle toparlanmaya çalışıyordu.

"Al senin olsun!" Diye bağırdım ona da. Tam olarak hatırlayamasamda üzerine de yürüdüm sanırım. Bir iki tokat da ona atıp, saçını başını yolmak istesem de manikürü yeni yapılan tırnaklarımı bozmaya değmez diyerek düşündüm. Salya sümük ağlayarak şirketin merdivenlerinden aşağı indim. Yani o halde bile bu rezillik dile düşmesin diye kontrolü elden bırakmadım. Öyle salya sümük ağlayan aldatılmış beni görmesinler istedim. O merdivenlerden garaja ineyim, arabama atlayıp, gideyim istedim. Anlayacağınız kuyruğu dik tutma derdindeyim o halde bile. Gurur insanı en fazla yoran, zorlayan duygu imiş, bunu daha sonra öğrenecek idim.

Tuhaf olan şampanya şişesini hâlâ elimde tutuyor olduğum idi. "İyi." Dedim, "bunu Kerim'in yada kızın kafasına geçirip, katil olmadım. Kızımı babasız olduğu gibi annesiz de bırakmadım." Sinirden elim ayağım boşanmıştı. Sanki elimdeki şampanya şişesi kırılgan, zavallı gururum idi de onu elimden düşürmeye korkuyordum.

Elim ayağım titrer iken arabama bindim.

Düğün için o kadar para saydığım makyajım akıttığım göz yaşına dayanamamış akmış idi. Kapkara iki nehir yanaklarımdan aşağı yamuk yumuk yollar çizip, süzülüyordu. Şampanya şişesini kırmadan buraya kadar taşımış olmam cidden şaşkınlık veriyordu. Onu itinayla yan koltuğa koydum. Kerime ve ilişkimize de böyle itina göstermiş idim. Annesi gibi hatta daha iyi bakmıştım kocama. Ütüsüz gezdirmemiştim. Derdi derdim, mutluluğu mutluluğum olmuştu. Böyle aptalca bir sürü fedakârlık cümlesi sıraladım durdum aklımda. Hiçbirinin önemi kalmamıştı. Kocam beni aldatmış idi ve ben buna gözlerimle şahit olmuştum. İhanet, telafisi olmayan bir şeydi. Bu evlilik bundan sonra iflah olmazdı. Evliliğimin o asistan bozuntusu kızın bacakları arasında bitişine üzüldüm. Bu evlilik benim bütün hayatım idi. Evlilik ile birlikte ben de bitmiş olacaktım. Hayatım son buluyordu işte! Yada ben öyle sanmıştım.

Bu korkunç, hüzün dolu ve bir o kadar da saçma düşüncelerden, kocamın şoförünün araba camına tıklaması ile kurtuldum. Peşime "git, bak." Diye onu yollamıştı demek. Kendisi yukarıda alı al, moru mor dört dönüyor olmalıydı. Belki de bu kadar da önemsememiş idi onu asistanı ile bastığımı. Asistan kızı bile gözümün önüne getirebiliyordum. Kocamın beline dolamış olduğu bacaklarını şimdi hanım hanımcık toparlamıştır. Üstüne üstlük üzgün gibi de oturmuştur. Saçları, ne kadar düzeltir ise düzeltsin kanepe tepesinde sevişmekten darmaduman olmuştur ve ruju kocamın koparır gibi öptüğü dudaklarında dağılmıştır muhtemelen, ama o evliliğime göz koymuş kadın, bundan habersiz gibi yapıyordur.

Kocamın geçen sene doğum günü hediyesi olarak aldığı cipin penceresini indirdim.

"Zeynep hanım, iyi misiniz? Kerim bey sizi merak ediyor..." Dedi kocamın şoförü.

Cidden mi? Üzülüyor muydu!? İnanmazdım dostlar inanmazdım.

"Sen biliyor muydun?" Dedim ona.

Her şeyi biliyormuş gibi sustu.

Öfkemi arabadan çıkardım. Arabayı çalıştırıp, öyle bir manevra ile döndüm ki, şirket arabalarının bir ikisine çarptım. Parasını bir zahmet ödesin'di sevgili kocacığım.(!) Sonra hiç bir şey olmamış gibi direksiyonu toplayıp, bastım gaza. Bir an karşımdaki soğuk, gri garaj duvarına dalacağım diye korktum. Böyle deli gidersem bir kaza yapıp kendimi öldürecek, ihaneti iki insafsız'ın yanına bırakacak idim. Aklıma o sırada teyzesine bıraktığım kızım geldi. Frene bastım, durdum. Dikiz aynasından arkamda durmuş, korkuyla bakan şoförü gördüm. Başımı pencereden çıkardım.

"O kocam olacak adama söyle, Allah onunda o asistan kızın da belasını versin!" Diye bağırdım. "Bir de beni merak ediyormuş ha!"

Sonra bastım gittim. Evliliğimi , ilk aşkımı, kocamı, kızımın babasını, her şeyi arkamda bırakmıştım işte.

UMARIM BEĞENMİŞSİNDİR. VOTE (YILDIZ-OY) KULLANMAYI VE YORUM YAPMAYI UNUTMA! :)

Beyoğlu GüzeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin