10

54 2 0
                                    

MEDYA: ESİLA

*18/03/2021 Perşembe.*

evden çıkar çıkmaz üst kattan gözyaşları içerisinde inen diyetisyeni gördük. Gri tayyörü, yandan yırtmaçlı kalem eteği ve güzel bacaklarını olduğundan uzun gösteren topuklu ayakkabıları ile gerçekten çok şıktı.

Sarı uzun saçlarının fön çekilmiş olması eksi puan idi, o kadar.

Sude, kıza gülümsedi. Tabii ki ergenler gibi kankamı, düşman bellemiş olduğum Ayşegül karısından kıskanmıyor idim. Sonuçta komşusu. yani, o kadar.

"İyi günler Ayşegül hanım!" Dedi Sude tebessüm eşliğinde. Kızcağızın onu görecek hâli yoktu, besbelli.

Asansörde çocuklara kötü örnek olduğumuzu aldırmadan, Sude ile kızın dedikodusunu yaptık biraz. Yanımızdan ağlayarak geçip gitmesini değil tabii, daha o kadar düşmemiş idik. Kolay kolay da düşmez idik zaten. Stil hatası dediğim ufak tefek şeylerin dedikodusunu yapmış bulunduk. Eleştirilerim karşısında Sude, "sen her zaman on numara görünmesini bilirdin zaten." Dedi. Küçücük, minicik kırılmış idim bunu söylediği için. Sonuçta ben hala on numara görünebiliyor idim. Yani bugün, gri eşofman altım ve mavi bluz'um ile pek şık olmasam da, istediğim de göz alıcı olabilirdim.

Biz asansörden çıkıp apartman kapısına doğru yürürken diyetisyen kızın bir hışım ile yakışıklı Doktor'un arabasına bindiğini gördük.

"Araba onun mu?" Diye sordum.

Sude dudak bükerek cevap vermeye başladı bu soruma. "Yani ikisini de görüyordum ama..." Daha sözünü bitirmemiş idi ki diyetisyen Ayşegül benim cipim'e çarptı. Park ettiği yerden çıkmaya çalışırken olmuştu bu. Heyecan ve sinir karışımı ile arabama doğru koştum.

Küstah kadın aracından bile inmeden, "merak etmeyin, Kemal halleder." Dedi.

Sude büyük bir ihtimalle kavga etmek için ağzını aralamış idi ki, yumuşakça elinden tutup susmasını sağladım. Ayşegül gaza basıp gitti.

"Terbiyesiz." Dedim arkasından, yüzüne söyleye de bilirdim tabii. Amacım olayın uzamasını istemiyor oluşum idi. "Ne sanıyor kendini bu? Şimdi işin yoksa adama olan biteni anlat." Diye ekledim.

"Merak etme, çok anlayışlı ve düzgün bir adamdır Doktor Bey. Hem apartmanın güvenlik kamerası kazayı kaydetmiştir. Buna bile gerek kalmaz, görürsün bak."

Öyle acınacak halde, "bir bu eksikti." Der gibi bakmış olmalı idim ki, Sude omuzumu sıvazlayarak "canım, sen istersen kuaförün yolunu tut. Bozma programını. Biz size yetişiriz. Senin yerine Kemal Beye durumu ben izah edeyim, ha, ne dersin?" Dedi.

Doğrusu Sude'nin bu teklifi işime gelmişti. Çekici, yakışıklı Doktor'un karşısına bir kez daha dip boyası isteyen saçlarım, gri eşofman altım ve mavi t-shirt'ümden fışkırmaya yüz tutan göbeğim ile çıkmak istemezdim. Gerçi komşu olacaktık. Onun muayenehanesi üstte, benim evim hemen onun alt katında olacaktı sonuçta. Yani daha çok karşılaşacak idik. Acaba öyle bir adam benimle ilgilenir miydi?

Ah, evlilik hayatım nasıl da yerle bir etmişti kendime olan güvenimi. Şimdi evli de değildim. Kocamın ihaneti yüzünden güven kırıntısı dahi kalmamıştı ki bende. Dalgın, düşünceli bir halde cipim'in arka kapısını açıp, Esilanın geçmesini bekledim. Sude'nin çocukları ile epey iyi anlaşmış olacak ki boncuk boncuk bakan kahveleri dolmuştu. Arkadaşlarıyla sarılıp bindi arabaya. Onun arkasından kapıyı kapatıp, Sude ile vedalaştık. Ardından direksiyona geçtim. Kuaförden sonra hemen oto galeriye gidip satışa çıkarmalı idim bu cipi. Bende ki güzel anıları yok olmuştu çünkü. Geriye kötü hatıralar kalmıştı.

Dikiz aynasından kendime bir göz atıp, "kendine gel kızım!" Dedim. Sonra sanki o yakışıklı Doktor'un benimle ilgilenme ihtimali olabilirmiş gibi içim bir hoş oldu. Oldum olası böyle hayalperest, saf bir halim vardı zaten. "Anne, müzik açar mısın?" Yavrumun sesiyle kendime geldim. Elimi radyoya attım. Şansım olmadığı için şu TikTok ile popüler olan bir kadının şarkısı çalmaya başladı. Kızım ısrar etmese kapatır yola öyle devam ederdim. Ama o ısrar etmişti, ve akan sular durmuştu. Şarkıya eşlik etmeye başladı Esila.

"Hiç bunları kendine dert etmeye değer mi?"

Diye söylenmeye başladım yine kendi kendime. Küllerinden yeniden doğan bir kadın olacaktım. En azından bunun için gayret gösterecek idim. Tıpkı yakışıklı Doktor'un -adamın adını şöyle doğru dürüst söyleyeyim artık, Doktor Kemal Bey'in- sarışın bomba sevgilisi gibi bir kalkış yaptım. Acaba bende onun gibi kendimi yakışıklı, korumacı, dürüst bir erkeğin kollarında bulabilir miyim?

"O zaman ne duruyorsun, kendine gel!" Diye bir çığlık attım Esilanın arabada olduğunu unutup, ne oluyor anne der gibi bakınca aynadan gülümsedim ona doğru. Radyoda çalan şarkıya ilgisini vermeye başlayınca derin bir nefes aldım.

Güneş içimi ısıttı. Sokak tatlı kokularla doluydu. Sütun gibi bacakları olan üç şahane genç kız neşeli neşeli gülerek karşıdan karşıya geçtiler. Genç ve güzel iken biz de Sude, ben ve Melek takılır idik Beyoğlu sokaklarında. Sahi hala güzeliz de neyse. Doğru ya Melek? İstanbul'a temelli dönmüş iken onu da görmek lazımdı. Bunu aklıma not ettim.

Gördüğünüz gibi ruh halim sarkaç gibi iyiden kötüye, umuttan umutsuzluğa sallanıp duruyordu. E kolay değildi yaşadıklarım. Ayakta kalmama şaşırmak lazım idi. Ama başaracak idim ayakta kalmayı. Şimdi olmasa bile...

UMARIM BEĞENMİŞSİNDİR. VOTE (YILDIZ/OY) KULLANMAYI VE YORUM YAPMAYI UNUTMA! :)

Beyoğlu GüzeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin