A | 32. Bölüm: Ateşli.

17.5K 641 1.1K
                                    

32. Bölüm: Ateşli.

❄️

Bazı insanlar bizim için her şeyden kıymetlidir. Kırılırsın, küsersin ama asla tamamen vazgeçemezsin. Edim ve abim de benim için o insanlardandı. Suçlu oldukları bir sürü konu vardı, kulaklarımla duyduğum, gözlerimle gördüğüm... ama kalbimin ve aklımın bir yerlerinde onlara toz kondurmamak için direnen bir şey vardı.

Sevgi.

Biz insanlar için 'sevgi' artık çok basit ve yetersiz bir kelimeydi. Seni seviyorum demek, yeterince basitleştirilmişti. Halbuki birine ona değer verdiğini söylemenin daha güzel bir yolu var mıydı?

Edim ve abim benim için değerliydi, onları seviyordum. Ve onlardan ölüm bizlere bu kadar yakınken vazgeçemezdim.

"Günaydın, Meva." Daldığım düşüncelerden sıyrıldığım an Edim'in gülümseyen gözleriyle karşılaştım. İstemsiz bir tebessüm dudaklarımda yer edindi. "Günaydın, nasıl hissediyorsun?" Bakışları koltuktaki rahat oturuşuma kaydı. Bacaklarımı sehpaya uzatmış kucağımdaki yulaf kasesini tırtıklıyordum.

Dün kendisi bayıldıktan sonraki halimi görseydi şu an delirdiğimi düşünürdü.

"İyi." Dedi sorumu geçiştirerek. "Diğerleri nerede?" Derin bir nefes alıp bacaklarımı sehpadan indirdiğimde uzandığı koltukta dikleşmeye çalışıyordu. Kolundan ve omzundan tuttum. "Uraz bir yere uğrayacağım dedi, tahmin edersinki Altan denen adamın yanında." Dedim bu durumdan hoşlanmadığımı belli ederek. "Abim de Ahu ve Duru için eve uğrayacakmış yeni çıktı sayılır."

Sırtına koyduğum yastığa iyice yaslanıp elleriyle yüzünü sıvazladığında bu saatlerde kalkacağını bildiğim için hazırladığım tepsiyi kucağına bıraktım. Ardından sehpadan ıslak mendil paketini aldım. "Elini yüzünü iyice sil, sonra da kahvaltını yap." Dedim paketi de kucağına bırakıp. "İlaçlarını da iç ağrın olmasın." Tüm söylediklerimi dikkatlice dinlerken sonunda kaşlarını çattı. 

Soğuk davrandığımı sanıyordu muhtemelen ama dün delirecek noktaya gelen ben sabahı zor etmiştim, yorgundum.

"Sen?" Dün bütün gün onun başında durduğumdan ve git gel yapmaktan terlemiştim. Duş almaya fırsatım da olmamıştı. "Ben bir duş alıp geleceğim." Bakışları bir anda üzerimde dolandığında alt dudağını dişleyerek gülümsedi.

"Uraz'la ev arkadaşı oldunuz?" Kafa salladım. "Masraflar iki katına çıkacak?" Nereye bağlayacağını düşünerek yeniden kafa salladım. "O zaman fazla masraf çıkmasın durduk yere, bende duş alacağım zaten." Dediğinde içten içe bu duruma gülümsemek istesem de fazla yüz vermemek için kafamı iki yana salladım.

"Ev masraflarını merak etme sen, her ay düzenli maaş alıyorum, patronum çok cömert." Bir an kaşları çatılsa da daha sonra patronlarımdan biri olduğu aklına gelmiş olacak ki gülümsedi. "Sen öyle diyorsan."

"Kahvaltını yap, Edim." Onu orada bırakıp odaya geçtiğimde Uraz'ın üstünkörü kenara bıraktığı valizlerimden birini aldım. İçinden çıkardığım eşofman tişört ve iç çamaşırlarıyla hızlı bir duş aldım ve saçlarımı kurutup salona girdim. Edim bir elinde telefon bir elinde çatal kaşları çatık kahvaltısını yaparken bacaklarının yanındaki boşluğa oturdum.

AcımasızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin