Komutan Choi tek hamlede omzumdaki oku kırdı. Kalkmama yardım etti. Kılıcımı daha da sıkı bir şekilde kavramıştım. Yanılmıyorsam saray yeniden kan gölüne dönecekti. Bir anda duvarlardan atlayan askerlerle ne olduğunu anlamaya çalıştım. Ama anlayamıyordum. Askerler etrafıma dizildi. Komutan Choi ciddi bir şekilde emir verdi.
Komutan Choi-"Veliaht prenses'i koruyun"
Bu sahneyi daha önce yaşadığım için kendimi çok halsiz ve güçsüz hissediyordum. Kılıcımı kınından çıkardım. Bana yaklaşan herkesi tek tek kılıçtan geçiriyordum. Komutan Choi bir anda kolumdan tutup beni askerlerin arasından çıkardı. Öyle hızlı koşuyorduk ki nefesim bana yetmez olmuştu. Sarayda hizmetkarlardan birinin odasına girdik. Hizmetkar beni tanıyınca hemen önümde eğildi.
H-"Majesteleri, burada ne işiniz var"
Nefes nefese olduğum için konuşmakta zorlanıyordum. Nefeslendikten sonra ancak konuşabilmiştim.
"Sarayda olanlardan haberin yok mu senin?"
H-"Hayır majesteleri, kraliçemiz bana odamdan çıkmamamı emretti"
"Gerçekten mi?"
H-"Evet majesteleri"
Komutan Choi-"Prensesim eğer olacaklardan haberi varsa kraliçe de saklanmış olmalı"
"Bende öyle tahmin ediyorum. Prens iyi midir? Haber alamaz mıyız?"
H-"Affınıza sığınırım majesteleri eğer emir verirseniz sizin adınıza öğrenmek isterim"
"Yapabilir misin?"
H-"Emretmeniz yeterli majesteleri, izin verin gidip öğreneyim"
"Çok tehlikeli hayır seni gönderemem" diyip Komutan Choi'nun gözlerine baktım. Dediğimi anlamış gibi başını olur anlamında sallayıp odadan çıktı. O odadan çıktığında daha fazla kendimi tutamayıp sancıdan inledim. Hizmetkar bi anda ayaklandı. Benim oturmam için dolabından mimber çıkardı. Dolabının içinden sargı malzemeleri çıkartıp hemen yanıma geldi.
"Ne yapıyorsun sen?"
H-"Ben hemşireyim majesteleri, izin verin yaranıza bakayım"
"Olur" dedikten sonra üzerimden kıyafetimi sıyırdım. Omzumdaki oku yavaşca çıkaran hemşire daha sonra kanı durdurmak için birden fazla ilaç sürmeye başladı. Arkasından sıkıca sardı. Hala komutan Choi gelmemişti. Bu beni daha da meraklandırdı. Yavaşca ayağa kalktım. Üzerimi düzeltiyordum ki hemşire dolabından kendi resmi kıyafetlerinden birini çıkardı.
H-"Majesteleri, lütfen bu kıyafetleri giyin. Gelen adamlar prens ve prensesi öldürmek için geldi bir hemşireyi değil" derken gözleri parlıyordu. Hemen bana uzattığı kıyafetleri giydim. Saçımdaki gümüş tokayı çıkardı. Özenle hemşirelerin taktığı tokayı taktı. Odadan çıktığımda aynı bir hemşire gibi görünüyordum. Dediğinde haklıydı. Kimse bana birşey yapmamıştı. İçeri giren adamlardan biri beni kolumdan tutup durdurdu. O kadar şaşırmıştım ki. Hemen rolüme dönüp önünde eğildim.
"Buyrun efendim"
--"Prensesi gördün mü buralarda"
"Hayır efendim görmedim"
Adam beni baştan aşağı süzdü. Anlamasından o kadar korkuyordum ki. Yanımda sadece ufak bir bıçak vardı. O sıra kraliçe'nin kahyası beni gördü. Hemen yanıma geldi. Beni tanımış olmalı ki ne yapacağını bilemez şekilde hareket ediyordu.
Kahya-"Ma... Hemşire senin burada ne işin var"
"Çağırdınız bende geliyordum efendim özür dilerim"
Kahya-"Derhal benimle gel"
Ordaki adamlara eğilip hemen kahyanın peşine düştüm. Onlardan biraz uzaklaşınca bıçağımı çıkardım sessizce önümde yürüyen kahyayı omzundan tutup kendime çektim. Elimdeki bıçağı boğazına dayadım. Omzum acıdığı için zor tutuyordum.
Kahya-"Majesteleri, lütfen sakin olun ben sizden yanayım"
"Sana neden güvenecekmişim, sahibin yüzünden kaçıyorum ben böyle"
Kahya-"Majesteleri, siz benim hayatımı kurtardınız isterseniz öldürün. Tüm sadakatim sizedir canım üzerine yemin ederim"
Bir anda omzumun acısına dayanamayıp onu bıraktım. Bana doğru döndü. Hemen önümde eğildi.
Kahya-"Majesteleri lütfen benimle gelin" diyip elimden tuttu beni kendi odasına götürdü. Gizlice odasına sokunca onun mimberine oturdum. Hemen önümde yere kapanıp selam verdi.
"Neler oluyor derhal anlat"
Kahya-"Dün gece majesteleri kralımız öldü"
"Ne" derken ellerim ağzıma gitmişti. Gözlerim kocaman olmuştu. İstemsiz şekilde gözlerimden yaşlar akmaya devam ediyordu.
Kahya-"Kraliçe de sizi öldürüp veliaht prensimizin yerine veliaht prensimizin amcası olan Prens Kim'i getirmeyi planlıyor. Kralın ölümünü de sizin üzerinize yıktı. Şuanda sizi sarayda hain diye aratıyor"
"Sen ne dediğinin farkında mısın?"
Kahya-"Özür dilerim majesteleri"
"Neyse komutan Choi'yu gördün mü?"
Kahya-"Hemen bakmaya gidebilirim"
"Ben burada ne yapacağım peki?"
Kahya-"Beni bekleyin majesteleri lütfen"
"Tamam.. Acele et"
Kendimi o kadar yorgun hissediyordum ki. Kahya odadan çıkınca onun yatağının üzerine uzandım. Omzum ince ince sızlamaya devam ediyordu.
****
Gözlerimi açtığımda uyuyakalmış olduğunu farkettim. Dışarısı aydınlanmıştı. Yataktan kalktım hemen. Odadan çıktım. Odadan çıktığımda bana doğru doğrutulmuş 4 kılıçla karşılaştım.
"Neler oluyor?"
Arkalarından gelen komutan Choi hepsine sinirli sinirli bakınca kılıçlarını indirip önümde eğildiler.
Komutan Choi-"Artık saray güvenli majesteleri, tüm vatan hainlerini yakaladık"
"Peki ya kraliçe?"
Komutan Choi-"Emirlerinizi bekliyoruz majesteleri"
"Aklımda birşey var beni takip edin."
Komutan Choi-"Emredersiniz"
Önce kendi konağıma gittim. Hizmetkarlarım beni kapıda karşılamışlardı. Hepsi birden benim önümde eğildi.
Hep bir ağızdan-"Tebrik ederiz Kraliçem"
"Kraliçem?..."
Kralın ölüp yerine eşimin tahta geçtiğini yeni hatırlamıştım. Odama girdiğimde karşımda gördüğüm altın işlemeli siyah kıyafeti giydim. Başıma kraliçenin bana verdiği altın tokayı takıp dışarı çıktım. Hizmetkarlar ve askerler arkamdan beni takip ediyordu. Kraliçenin sarayına geldiğimde kapısında bir orduyla karşılaşmıştım. Kraliçe benim geldiğimi duymuş olmalı ki koşarak konağından çıktı.
Kraliçe-"Tutuklayın şu vatan hainini! Kendi ayaklarıyla gelmiş baksanıza"
Kimsede hareket olmayınca göz göze geldik. Sinirle tekrar haykırdı.
Kraliçe-"Kraliçeniz emrediyor derhal tutuklayın Veliaht Prenses'i"
Alay edercesine bir gülümseme takındım yüzüme. Şaşkın şaşkın bana bakıyordu.
"Kraliçeniz emrediyor, derhal eski kraliçeyi tutuklayın"
Tüm askerler tek bir ağızdan "Emredersiniz" diyip kraliçenin koluna girip götürdüler...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Majeste
Historical Fiction"Sarayda kimseye güvenemezsin" Sarayda güven nasıl kazanılır? -Kan dökerek mi? -Yada merhamet dilenerek mi? Sarayda nasıl hayatta kalınır? -Birisinin gölgesi olarak mı? -Yada herkesi gölgen yaparak mı? Saraya nasıl alışır insan? -Sarayın kuklası ol...