Soğuk saray isimli konaktan çıktıktan sonra kraliçenin kahyası önümde eğildi. Ağlıyordu. Elimi omzuna koyup teselli edercesine sıktım.En son hatırladığım yerde yatan kahyamdı. Onu sorduğumda ölmediğini tedavi gördüğünü söylediler. Başmuhafızı görmemle yanına gittim. Bana selamını verip konuşmaya başladı.
"Prensesim kralımız sizi görmek istiyor"
"Gidelim"
"Emredersiniz"
Kraliçenin kahyası arkamda ne yapacağını bilmeyen bir şekilde ellerini ovup duruyordu. Arkamı dönüp benimle gelmesini işaret ettim. Benimle beraber o da geliyordu. Kralın konağının önüne geldiğimizde içeriye benim geldiğimi haber verdiler. Kralın karşısına çıktığımda heyecandan ve korkudan titriyordum. Yatağında yatıyordu. Omzu sarılıydı.
"Otur prenses"
"Emredersiniz majesteleri"
"Nasılsın?"
"Sağolun efendim birşeyim yok benim siz nasılsınız?"
"Bilmem, prensesimi ve eşimi kaybettim iyi olmam olanaksız değil mi?"
"... Beni neden çağırtmıştınız majesteleri?"
"Ah evet, ben çok halsiz ve yorgunum. Az önce emrimi yazdırdım saray sekreterine. Sana kraliçenin mührünü verecekler. Harem içindeki cezalandırmaları senin yapmanı istiyorum. Arkanda ben varım. Kimse önünde duramaz. "
"Emredersiniz majesteleri"
Kralın konağından çıktığımda omuzlarıma bir yük binmişti.Kraliçenin kahyasına dönüp konuşmaya başladım.
"Veliaht prensin konağına gidiyoruz"
"Emredersiniz"
Onun ne halde olduğunu bilmiyordum bildiğim tek şey onun yaşadığıydı.Adımlarımı hızlandırdım. Prensin konağını gördüğümde koşmaya başladım. Kapının açılmasıyla onun güzel yüzüyle karşılaştım. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Hiçbirşey olmamış gibi hemen yatağının dibine oturdum. Baygın yatıyordu. Elimle yüzünü sevdim. Daha sonra kraliyet hekimiyle konuşup odadan çıktım. Yapılması gereken çok şey vardı ben ise hangi birinden başlayacağımı bile bilmiyordum. Prens iyileşecekti iyileşmek zorundaydı. Herşeye yeni başlamışken beni bırakıp gidemezdi. Kafamı toparlamaya çalışırken kraliçenin kahyasının ağladığını farkettim.
"İyi misin?"
"İyiyim majesteleri, siz beni dert etmeyin ne yapabileceğimi söyleyin yeterli"
"Lady Chun nerede?"
"Şuanda hapishanede cezasını bekliyor"
"Öyleyse daha fazla bekletmeyelim"
Onu önüme getirdiklerinde ne yapacağımı bilemedim başta daha sonra zorda olsa gereken kararı verdim. Acı çekerek ölmesini istiyordum ama aklım durmuş gibiydi. Zehirlenmesini emrettiğimde Lady Chun avazı çıktığı kadar bağırıyordu.
"Sen KATİLSİN! ve bu sarayda senin katilin olacak"
"Kapa çeneni seni kendi ellerimle öldürmemi istemiyosan kapat çeneni!"
"Beni sustursanızda vicdanınız asla susmayacak prenses"
"Vicdanım prensesle beraber öldü Lady Chun"
Yanına gidip suratına kocaman bir tokat patlattım. Zehiri kendi ellerimle içirdim. Gözlerimi bir an bile ayırmadım o ölürken. İçimi intikam hırsı sarmıştı bir kere. Artık eskisi gibi olamayacaktım o günden sonra... Birini öldürmek eskisi kadar zor gelmiyordu. Yere yığılan Lady Chun'a acıyarak bakarken elimden zehrin olduğu kaseyi düşürdüm. Başıma giren ağrıyla sendeledim. Yanıma koşarak gelen hizmetçiyle birşeyler olduğunu anlamıştım.
"Ne oluyor, neden koşuyorsun?"
"Majesteleri"
"Evet söyle"
"Veliaht prensimiz uyanmış"
Veliaht prensin yanına giderken karnıma giren sancıyla inledim. Birşeylerin ters gittiğini hissetmiştim. Bugün bebeğim darbeden beri hiç tekme atmamıştı. Elimi karnıma koydum. Hemen iki hizmetçi koluma girdi.
"İyi misiniz prensesim"
"İyiyim prensin konağına gidelim"
Yavaş adımlarla prensimin konağına gelmiştik. Yanına girdiğimde solgun gözleriyle beni izlemeye başladı.
"İyi misiniz majesteleri, beni çok korkuttunuz"
"İyisin değil mi Myung-Hee senin için çok endişelendim"
"Ben iyiyim prensim gördüğünüz üzere, sizi iyi görmek beni daha da iyi hissettirdi."
"Birine birşey oldu mu? Kahyan nerede annemin kahyası burada ne arıyor?"
"Kahyam yaralandı, Majesteleri lütfen dinlenin bunları düşünmeyin"
Elini yarasına götürüp inledi.
"Sen çok solgun görünüyorsun iyi misin?"
"Karnımda bir ağrı var ama açlıktan olmalı majesteleri lütfen beni düşünmeyin"
Kapıda bekleyen kraliyet hekimine seslenip bana bakması için emir verdi. Kraliyet hekimi nabzımı dinleyip karnıma baktı. Bir süre dinlenmem gerektiğini söyledi. Prensin odasından çıkmak için prensin yanından kalktım. Elimi tuttu gitmemem için.
"Yanımda kal bu gece aklım sende kalsın istemiyorum"
"Nasıl isterseniz prensim"
Bunu duyan kahyalar benim geceliğimi getirdiler. Kraliçenin kahyası hizmet ediyordu bana. Herşeyimle o ilgileniyordu. Başımı prensin yanındaki yastığa koyunca derin bir nefes aldım. Gerçekten yorgun hissediyordum. Sanki yılların birikimini 1 günde yaşamıştım.
"Kraliçeyle beraber kimler öldü?"
"Majes..."
"Myung-Hee bana yalan söyleme herşeyi biliyorum."
"Tamam. Kız kardeşiniz ve prens..."
"Anladım..."
Gözyaşlarını saklamıyordu benden. Yanımda ağlıyordu. Ama ben hiçbirşey yapamıyordum.
"Bu gece siz benim dizime yatmak ister misiniz"
Hiçbirşey demedi. Başıyla onaylayıp başını kaldırdı. Yastığını çekip oturdum. Dizlerime yattığında tüm nefesini dışa verdi. Ağlıyordu. Elini beklemediğim anda karnıma koyduğunda sıçradım.
"Ben onu öldürmeyeceğim iktidar için"
"Anlamadım prensim neyi kastediyorsunuz"
"Ben soyumdan gelen hiçkimseyi iktidar için öldürmeyeceğim. Benim evlatlarım huzur içinde yaşayacaklar."
"Umarım öyle olur..."
Ellerimle saçlarını seviyordum. Bebeğimiz tekme atınca ikimizde güldük. Hem gülüp hem ağlıyorduk. İkimizde bugün çok yıpranmıştık.
"Senden başkası olmayacak Myung-Hee söz veriyorum"
"Tutamayacağınız sözler vermeyin lütfen"
"Söz veriyorum. Olmayacak. Hem bir varis vereceksin yeni bir hanıma neden ihtiyac duyayım"
"Ya karnımdaki bir prensesse ne olacak"
"Ondan sonraki prens olur o zaman"
"O da prensesse?"
"Prens olana kadar yaparız bizde"
Dediği beni güldürmüştü.
"Bir daha bana söz vermeyin. Tutamazsanız çok üzülürüm."
Cevap vermemişti. Dizimde uyuyakalmıştı. Yavaşca kalkıp başının altına yastığı koydum. Yanına uzandığımda verdiği sözü düşünüyordum. Ağlarken sesim çıkmasın diye elimi ağzıma bastırdım. Bu saraydaki ilk ve son ağlamam olacaktı. Çünkü saraydaki en güçlü kadın ben olacaktım. Evlatlarımı ne pahasına olursa olsun koruyacaktım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Majeste
Historical Fiction"Sarayda kimseye güvenemezsin" Sarayda güven nasıl kazanılır? -Kan dökerek mi? -Yada merhamet dilenerek mi? Sarayda nasıl hayatta kalınır? -Birisinin gölgesi olarak mı? -Yada herkesi gölgen yaparak mı? Saraya nasıl alışır insan? -Sarayın kuklası ol...