Bölüm 3

1.4K 57 7
                                    

Karakterlerin Fotoğrafını Koydum, Prens ve Prenses'i fotoğrafta görebilirsiniz.

3 ay sonra

"Aşık olmak nasıl bir duygu Veliaht prenses"

Prensesin bu sorusu beni güldürmüştü. Aşık olmanın nasıl birşey olduğunu anlatamazdım. Çünkü ben bile nasıl birşey olduğunu anlayamamıştım. Başımı önüme eğdim.

"Böyle şeyler konuşmamalıyız majesteleri"

"Neden sen abime aşık değil misin?"

Sorusu karşısında kalakalmıştım, başlarda ondan nefret etsemde son 1 aydır daha ılımlı davranıyordum ona karşı. Arkadaş olma fikri aklıma yatmaya başlamıştı. Gülümsedim.

"Anladım, bu tür konuları sevmiyorsunuz Veliaht prenses"

"Sevmemek değil, anlatamıyorum, eee gördün mü damat adayını?"

"Hayır majesteleri, henüz nasip olmadı ama çok merak ediyorum"

Çok merak ediyorum derken gözlerindeki ışıltıyı görmemle gülmem bir oldu. İkimizde kıkırdaşırken dışardan gelen sesle hemen kıkırdaşmamızı kestik. Kahyalardan biri kraliçenin geldiğini haber veriyordu. Hemen ayağa kalktık. Kraliçe benim mimberime oturdu. Bizim gülüşmemizi duyduğuna emindim. Çünkü o da gülümsüyordu.

"Neye gülüyordunuz böyle prenseslerim"

"Biliyorsunuz kraliçem, prenses'in düğünü yakında onu konuşuyorduk"

"Anladım, bende gelinimi görmek istemiştim"

"Hoşgeldiniz majesteleri"

Selamımızı verip karşısına oturduk. Kahyası elindeki tepsiyi ortamıza koydu. Herkese birer tane çay koydu. Meraklı gözlerle kraliçeye baktım. 

"Seninle çay içmek istedim güzel kızım."

"Teşekkür ederim majesteleri"

Kraliçenin kahyası tam çayı servis edecekken odaya veliaht prensin girmesiyle hepimiz dönüp prense baktık.

"Majesteleri, eşimi sizden ödünç alabilir miyim?"

"Ne oldu oğlum?"

"Ona bir sözüm vardı tutmak istiyorum izninizle"

Elimden tutup kaldırdı. Beni resmen yanında sürüklüyordu. Konağımdan dışarı çıktığımızda elimi elinden çektim. Kaşlarımı çattım.

"Nereye götürüyorsunuz böyle beni prensim?"

"Sana sözümü tutmaya"

"Hangi sözünüzü majesteleri?"

Elini beline koydu. Sesi ciddileşti bir anda.

"Sana ok atmayı öğretecektim ya unuttun mu?"

"Gerçekten mi prensim"

Ellerimi yanaklarıma koyup gülmemeye çalışıyordum. Başını hafiften yukarı kaldırdı boğazını temizledi.

"Bir adam her zaman sözünü tutmalıdır, hadi gidiyoruz"

O önümde yürürken onu takip ettim. Hemen arkamda onun kahyaları ve benim kahyam vardı. Atış alanına vardığımızda ne yapacağımızı bilemedim. Yanına gelmem için başıyla işaret yaptı. Yanına gittiğimde ok ve yayı uzattı. Elime alıp incelemeye başladım. Kırmızı üzerinde altın sarısı ejderha işlemeleri olan özel bir yaydı. Arkama geçti. Yayı nasıl tutacağımı gösterirken nefesini hissediyordum. Tedirgin olup derin bir nefes aldım. Gülümsediğini hissediyordum. Bana ok atmayı gösterirken oldukça nazik davranıyordu. Yayı çekmeyi beceremediğim için dalga geçsede öğrenme isteğime engel olmuyordu bu. 

MajesteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin