Bölüm 15

452 28 15
                                    

Selam Ben Kırmızı İspinoz, kısaca İspinoz hesaplarının sahibi. Bu hikayeyi artık ben devraldım. Kısaca özetlemek gerekirse artık daha sık yeni bölüm gelecek. Aynı zamanda Hikayenin ismi değişti. Saray hikayesi Majeste oldu. Umarım keyif alırsınız. Okuduktan sonra lütfen eleştrilerinizi yorum olarak yazınız.

Annem komutana minnettar bir şekilde bakıyordu. Komutan Choi beni dengeli bir şekilde bıraktıktan sonra anneme gülümsedim. Annem büyük bir telaş içinde gibi görünüyordu. Yerime geçip oturduğumda annem aceleyle karşıma oturdu. 

Annem-"Majesteleri"

"Ne oldu anne neyin var?"

Annem-"Abiniz..."

"Abime ne olmuş söylesene!"

Annem-"Bu sabah eve aceleyle askerler geldi. Abini apar topar götürdüler. Ne oldu bende anlamadım. Baban araştırdığında kraliyet muhafızları tarafından tutulduğunu öğrendik"

"Ne" derken yerimden kalkmıştım. Annem aceleyle kalktı. Kapıdan büyük bir hızla çıkmıştım. Büyük bir telaşla yürüyordum. Peşime kahyalarımda takılmıştı. Sorguların yapıldığı yere yani kraliyet ofisine gelmiştim. Kapıdaki 2 güvenliğin arasından geçecektim ki izin vermediler. 

"Ne yapıyorsunuz! Derhal çekilin!"

-"Yapamayız majesteleri!"

"Bu ne cesaret! Karşında kim olduğunun farkında mısınız?"

İçerden yeşil kıyafetleriyle bir komutan çıktı. Çelimsiz sinsi bir suratı vardı. Bana doğru yürürken sanki ben köleymişim gibi bir bakış atmıştı.

-"Üzgünüm kraliçem, Kraliçe dahi olsanız bir vatan hainini göremezsiniz"

Ona büyük bir sinirle bakarken birkaç adım attım. Birden önüme komutan Choi geçti.

Choi-"Majesteleri lütfen"

"İçerideki benim abim! Kraliçenin abisi onu görmeliyim çekil çabuk"

Arkamdan gelen sesle yönümü değiştirdim.Başımı hafiften çevirdiğimde herkesin eğilip selam verdiğini gördüm. Arkamda Dae-Hyun 'un olduğunu anlamıştım. Ona döndüğümde şaşkın bir ifade vardı. İstemsiz gözlerim doldu. Onun yanına gittim.

"Majesteleri"

Dae-"Söyle kraliçem sorun nedir?"

"Abim, onu vatan haini diye tutuklamışlar"

Dae"Nasıl?!" derken yanındaki adamlarına baktı. Elimden tuttu. 

Dae-"Kraliçem, ben ilgileneceğim merak etmeyin"

"Abime bişey olsun istemiyorum. Lütfen yardım edin"

Daehyun elini çeneme koyup gözlerime baktı. 'Olur' anlamında başını salladığında rahatlamıştım. Sarayıma dönerken bana doğru donuk yüzüyle gelen Lady Song'a baktım. Bana eskisi gibi bakmıyordu sanki düşmanmışım gibiydi. Önümde durup eğildi.

Lady Song-"Kraliçem olanları duydum, sizi merak ettiğim için geldim"

"İyiyim birşeyim yok, kralımız ilgilenecek"

Lady Song-"Anladım kraliçem konağımda çay içmek ister misiniz?"

"Sağol, ama prens Hwa gelecek beraber çalışacağız"

Lady Song-"Siz nasıl uygun görürseniz"

Gülümsedim. Önümden çekildi. Konağıma ilerleyip içeri oturdum. Kafamın içinde binbir soru işareti vardı. Abimi neden tutuklamışlardı ki. Eğer onu suçlayabiliyorlarsa bana da gelebilirdi bu taş. İçeri Kahya Lee girip adalet bakanının geldiğini haber verdi. O çıktıktan çok kısa bir zaman sonra bakan içeri geçip karşıma oturdu. 

"Abimi ne ile suçluyorlar?"

Bakan-"Çin'e belge satmakla"

"Peki bu nasıl olur ellerinde bir kanıt var mı?"

Bakan-"Var ama yalan söylediğini düşünüyoruz"

"Nasıl var?"

Bakan-"Onlarla aynı yerde görüşmüş"

"Bu olamaz mı tesadüftür"

Bakan-"Veliaht prens için Çin'den onay beklerken bunun olması tesadüf olmasını zorlaştırıyor"

"Anladım, yapabileceğim hiçbirşey yok mu?"

Bakan-"Elimizden geleni yapacağız ama işe yarar mı bilmiyoruz, tacınızı elinizden almak isteyenler oyun oynuyor olabilir"

Başımı salladım. Bana onların daha önce yaptıklarını anlatıp odadan çıktı. O çıkalı çok olmamıştı ki odama Prens Hwa girdi. Önümde eğildi.

Hwa-"Anneciğim"

"Gel buraya" diyip kollarımı açtım. Kucağıma oturttum. Gün boyu bana neler öğrendiğini anlattı. Onunla ilgilenirken odaya küçük prensesim de girmişti. Garip yanı elini Komutan Choi tutuyordu.

"Bir sorun mu var?"

Choi-"Prenses onun prensi olduğumu söylüyor efendim"

Kendimi tutamayıp güldüm. Hwa kucağımda kardeşine söylenirken kızım hayran hayran komutanı izlemekle meşguldü. Kahyam içeri büyük bir heyecanla girince korkuyla ona baktım.

"Ne oldu?!"

KahyaLee-"Abiniz sürgün ediliyor!"

"Ne!"

Hwa da kucağımdan birden indi. Ayağa kalkıp hızla kralın konağına gittim. İçeri girecektim ki önüme onun kahyası durdu.

-"Kralımız kimseyi görmek istemediğini söyledi."

"Çekil önümden!"

-"Lütfen kraliçem konağınıza dönün işimizi zorlaştırmayın"

"Çekil diyorum! DaeHyun! duyuyosun biliyorum!"

İki kişi kolumdan tutup beni geriye doğru sürükledi. Komutan Choi birden ikisinin kolunu üzerimden indirdi. Kapıda bağırmaya başladım. 

"Onu koruyacağınızı söylemiştiniz!"

***

"Siz yalancısınız!"

***

Saatler geçmesine rağmen tek bir hareket yoktu. Odama doğru ilerlerken kendimi tutamayıp ağlamaya başladım. Abimi sürgün edecekleri yerde ne bir ev ne de bir yaşam alanı vardı. İçimden parçalar birer birer koparken olduğum yere yığıldım. Kahyam ve hizmetkarlar büyük bir telaşla yanıma koştular. Hıçkıra hıçkıra ağlarken kendimden geçmiştim. Ellerim titrerken kalkmaya çalıştım. Kahyamın yardımıyla kalkabilmiştim. Abimin yanına gitmem imkansızdı. Yavaş yavaş konağıma yürüdüm. Yerime oturup hizmetkarlarımı çağırdım. Kahyam da onlarla beraber gelmişti. Ayağa kalkıp kıyafetlerimi çıkarmalarına izin verdim. Banyoyu hazırlamalarını emrettim. 

***

Uyuyakalmıştım. Rüyalarımda durmadan abimi görüyordum. Gözlerimi hafiften aralayıp doğruldum. Etrafıma bakmaya başladım. Boynumda hissettiğim soğukla gözlerim o yabancıya döndü. Boynuma dayalı olan kılıcın keskinliğini hissedebiliyordum. Hareketsizce ona baktım.

"Ne istiyorsun?"

Kapıdan sesler gelince tedirgin oldu.

"İşini hemen halletmelisin..."



MajesteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin