22. Bölüm: Korku.
❄️
CESUR KOZCU'DAN;
İçtiğim sigarayı masadaki kül tablasında söndürüp yeni bir tane yaktığımda gözüm arada bir elimde sıkı sıkıya tuttuğum kağıda çarpıyordu. Boğazım düğüm düğüm olmuştu. Soğuktan olmadığını bildiğim o his kanımın çekilmesine sebep olmuş tüylerimi diken diken etmişti.
Duru'yu uyutmuştum, onunla yalnız konuşmak istiyordum. Benden sakladığı şeyin ne zamandır olduğunu bilmek istiyordum. Derin bir nefes bırakıp buharlaşan nefesimin havada yokoluşunu izlediğimde sokakta gezdirdiğim gözlerim onları buldu. Edim'le mutlu gözüküyordu.
Edim, ona birkaç şey söyleyip anlından öptüğünde kendiliğinden filizlenen kıskançlığımı durdurup Aymira'nın içeri yalnız girişini izledim. Bunu ona yalnız gelmesini söylediğim için yaptığını biliyordum. Fakat kafasını bana doğru çeviren Edim'e baş selamı verip aynı şekilde karşılık aldığımda arabasına yaslanması Aymira'yı bekleyeceğini apaçık belli etmişti.
Onunla yalnız, kısa süreli konuşacaktım.
Balkondan içeriye girip kapıya ilerlediğimde elimde sıkı sıkıya tuttuğum kağıdı bırakmamıştım. Dudağımı dişleyip kapı daha bir kez tıklanır tıklanmaz araladığımda içimde kopan fırtınalarım dindi. O an öyle bir histi ki yaşadığım, korkumla birlikte endişelerimi de silip süpürmüştü. Rahatlamıştım. Onu her şeye rağmen böyle sapasağlam görmek beni rahatlatmıştı.
Bulunduğum halden olsa gerek endişeli ve neredeyse dolacak olan gözleri bedenimde gezindi. Gözlerimde, çöken omuzlarımda. Aldığım hâl onu korkutuyordu. Bende korkmuştum hâlâ korkuyordum. Gözlerini kırpıştırıp korkuyla, "Abi?" Dediğinde yutkundum. "Ne oldu?" Yanağımın iç kısmını dişleyip ona bakmayı sürdürdüm.
"Abi ne oluyor?" Dolan gözlerine dayanamadım, kollarımı ona doladım. Titreyen sesi ve telaşlı hâli içimi kemiriyordu. Kokusunu içime çekip kendimi sakinleştirmeyi denediğimde kollarım arasında titriyordu. Bu kadar iğrenç bir aileye sahip olmasak onun korkmasına asla neden olmayacaktım.
"Bana neden söylemedin?" Dedim hafif kızgınlıkla. Eğer babam ve amcam olacak o pislikleri kontrol etmek işin olmasa, belki de o görüntüyü hiç görmeyecektim. Küçük bir bebek gibi sığındığı göğsümde derin nefesler alıp geri çekilişini izledim. "Yeni öğrendim." Deyip içimi daha da hüzne buladı. "Söz vermiştim yoksa söyleyecektim." Başımı salladım. "Duruyu gördü mü? Geldi mi yanına?"
"Hayır gelmedi." Bu duruma ne kadar canım sıkılsa da içime attım. Sonra aklıma gelen şeyle yine ona odaklandım. "Sen niye hastaneye gitmiştin?"
"Kızsal bir mevzu." dedi utana sıkıla. Kaşlarımı çattım. Edim'e kendi için gittiğini söylememişti yani. "Arkadaşınla buluşmadın yani?" Gözlerime öylece bakıp kafasını iki yana salladığında, "Edim niye öyle biliyor? Bir durum mu var?" Dedim merakla. Araları bozuk olabilirdi.
"Neyi öyle biliyorum ben?" Edimin sesiyle hayranı olduğum kahvelerindeki şaşkınlığı gizlemeden arkasına döndü, Edim kaşları çatık ona bakıyordu.
Gözlerindeki karmaşık ifadeyi saklamadan ona doğru bir adım attığında bana anlık değen bakışlara kaydı gözlerim. Gerilmişti. Kendi söylemeyi unutmuştu kesin.
Gözlerimi kapatıp açtım, sakinleşmesi için. Hemen ardından ise, "Yarın Aymira'nın doğum günü." Dedim durumu kurtarmak için. "Kimlerin bilip bilmediğini soruyordum." Aymira büyük bir rahatlamayla rahat bir nefes alırken Edim, derin bir nefes bırakıp başını salladı. "Anladım." Bakışlarımı ikisi arasında dolaştırmaktan yorulup kapıyı iyice araladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acımasız
Teen Fiction"Dilini, dudağından uzak tut." Diyerek gözlerini yumup yeniden araladığında yanağımı dişleyeyim derken dudağımı dişlemiştim. İstemsiz yaptığım bu harekete yutkunarak karşılık verdiğinde hipnoz olmuş gibiydim. "Yapma şu hareketi anasını satayım, yapm...