Sözcüklere Sığınabilmek

335 124 10
                                    

Yaz ki unutulmasınlar.

İnsan bir şekilde yaşayıp gidiyor misafir olduğu bu dünyada. Ve yaşadıkça öğreniyor. Öğrendikçe düşünüyor. Bir zaman sonra tepeleme yığınlara dönüşüyor bu düşünceler. Yeri ve zamanı belli olmayan hatta altta kalan ve ezilenlerin yavaştan unutulduğu yığınlar… Zamanla yeni kum taneleri, yeni düşünceler. Büyüdükçe artan, arttıkça çoğalan duygularımız yığının üstüne misillemesine geliyor. Geliyor ve alttan bir tane daha kayboluyor.
Her saniye yaşadıklarımız kalıyor mu zihinde? Acılar, mutluluklar fark ediyor mu yüreğe? Kalbe düşen bir duygu cemresi, bin düşüncenin sebebi oluyorken günde kaç kez ağladığımız ya da güldüğümüz hesaplanabiliyor mu? Peki hatırımızda kaybolan o anıların yerini ne tutar şimdi? Benciliz bu bakımdan belki de. Her anı hatırlamak isteriz mümkün olmadığını bile bile. Bu hayatta 60 yılını eskitmeyi başarabilen birine 6. Yaşını sorsak bize ne anlatabilir ki? Oysa kim bilir ne güzel anıları vardı ya da bir o kadar acı. Belki yüreğinin ilk kanat çırpışları veya ilk kalp ağrılı gözyaşları. Unutulmak istemez bazı şeyler. Ama unutuyoruz. Unutacağız. Belki de yaşamak için bu en iyisi.
Belki de unutulmak istenmeyen anılarımızın ilacı yazmaktır. Yaz ki; en güzel, en acı anlarını unutma. Yaz ki okudukça yüreğin çırpınsın dursun kendi derdine. Yaz ki ; o zaman ki feryatların, kahkahaların gelsin gözünün önüne.
Kalbin ve zihnin hepsini saklayamazsa, yaz ki unutma ve okudukça hatırla…

mezar taşımdaki dört mısraya bakarken ağlayışınaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin