Bölüm 3

3.6K 295 469
                                    

Yazım hatalarım, eksik cümlelerim vs olursa bu bölümlük maruz görün. İyi okumalar!


Kederlerimizi ve sevinçlerimizi onları yaşamadan önce seçeriz.

Halil Cibran

Seher kahvaltısını yaptıktan sonra dışarı çıkmak için hazırlandı. Uzun zamandır markete gitmiyordu. Liste haline getirdiği eksikleri almaya gidecekti. Siyah slim pantolon, üstüne oturan askılı badi ve mevsimlik siyah ceket giyinmişti.

Seher kahvaltısını yaptıktan sonra dışarı çıkmak için hazırlandı. Uzun zamandır markete gitmiyordu. Liste haline getirdiği eksikleri almaya gidecekti. Siyah slim pantolon, üstüne oturan askılı badi ve mevsimlik siyah ceket giyinmişti.

Aşağı indiğinde kuzeni Ceren'i gördü. Televizyon seyrediyordu. Bakışlarını televizyondan çekip kuzenine baktığında Seher duraksadı. Çok uzun zamandır birbirleriyle muhatap olmuyorlardı. Oysa önceden birbirleri için canını verecek iki dostlardı her şeyden önce.

Aralarındaki sessizlik uzadı. Ne Seher adım atabildi ne de Ceren televizyona dönebildi. İkisi de dudaklarını araladı bir şey söylemek için ama ses çıkmadı ikisinden de. Seher kaşının üstünü kaşıdı, gerildiğinde hep bunu yapardı. Ceren bunu gördüğünde tebessüm etti.

"Çıkıyor musun?" diye sordu. Seher başını sallamakla yetindi. "Cenk'in yanına mı?" Seher tekrar başını salladı. Ceren de başını salladı. Yerinden kalktı ve mutfağa gitti.

"Dibek kahvesi yapıyorum, seversin," dedi. Seher şaşırdı, Ceren'le senelerdir birkaç cümle harici konuşmuyorlardı. O bir iki cümle de birbirlerine laf sokmaktan ibaretti. İkisi de birbirinden uzak durmayı tercih ediyordu bu yüzden.

"Cenk bekliyor," dedi Seher. Aslında beklemiyordu ama orada durmak istemiyordu. Cenk hiçbir sorgusunu Seher'in görmesini istemezdi. Ağabeylik içgüdüsü fazlasıyla vardı. Bundan hoşlanmadığını bilse de yapmaya devam ediyordu.

"Beklesin, işi ne?" dedi Ceren. Seher dudaklarını birbirine bastırdı ve salona geçti. Televizyondaki belgesele baktı. Hayvan belgeseli mi izliyordu Ceren? "Gündüz kuşağı programı izlememek için açtım," dedi sanki Seher'in beyninden geçeni okumuş gibi. Kahveleri fincanlara doldurup tabakların yanına birer fıstıklı lokum koydu. Seher bunu çok severdi önceden. Önüne konan fincanla Seher gülümser gibi oldu, hemen topladı kedini.

"Ellerine sağlık," dedi. Ceren gülümseyerek onun yanına oturdu. Kahvesinden bir yudum alınca dili yandı. "Dikkatli iç!" Ceren omuz silkti.

"İlk yudum her zaman daha lezzetli olur," dedi. Seher arkasına yaslanıp bacak bacak üstüne attı.

"Benimle ne konuşmak istiyorsun?" Ceren tek bacağını altına alıp yan dönerek oturuşunu değiştirdi, elini başına yasladı ve kuzenine baktı.

"Bu kadar mı çok ölmek istiyorsun?" Seher'in en beklemediği soruydu belki de bu. Kızmasını, ona hesap sormasını, ailesiyle alakalı konuşmasını bekliyordu ama bu... Beklemediği bir soruydu.

"Bunu nereden çıkardın?" Ceren ela gözlerini kısıp tek kaşını hafifçe kaldırdı.

"Bütün bunlar bittiğinde ne yapacağını çok iyi biliyorum," dedi ve ekledi. "Bu kadar kire batıp arınamazsın. Sonunda kendi ipini de çekeceğin bir plan yaptın. Bütün bunlar bittiğinde sen de öleceksin. Bu yüzden seni desteklemiyorum."

Seher cevap vermedi bir süre. Sehpanın üstündeki kahve fincanını aldı, bir yudum aldı; yanındaki lokumu alıp bir lokma yedi ve tekrar kahvesini yudumladı. Tüm bunları yaparken beyninde binlerce düşünce geçiyordu. Ceren onu iyi tanırdı, her şeye rağmen onu en rahat çözebilecek insanların başında geliyordu.

YÜREKSİZ ADAM -TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin