Bölüm 32

1K 142 58
                                    

Selamlar :) Bölüm istediğimden daha kısa bir bölüm oldu. Dürüst olmak gerekirse bu bölüm kendimi zorlaya zorlaya yazdığım, yazmayı hiç istemediğim bir bölümdü. Bu ara hiçbir şey yapasım yok, her şeyi zorla yapıyorum. Umarım gelecek bölüm böyle olmaz :) Güzel enerjilerinizi bekliyorum.

İyi okumalar dilerim. Oy verip yorum yaparsanız beni mutlu edersiniz. Kendinize iyi bakın. Gelecek bölüm görüşmek üzere, hoşça kalın :)

5.8.22,20.45

32

Evrendeki en hacimli kalabalığı, yalnızlıktan gebermek üzere olan insanlar oluşturuyor.

Dokunmadan, Nermin Yıldırım

Seher doktordan Erdem'in kucağında çıktı. Dizleri tutmuyordu. Başının ağrısından gözlerini açamıyordu, vücudundaki tüm güç çekilmişti. Eve gidene kadar konuşmadılar. Erdem, rahatlamaları için melisa çayı yaptı. Seher'in yanına oturup bilinmezliğin verdiği endişeyle onu seyretti sessizce.

Seher gözlerini ağır ağır açıp Erdem'in yorgunluğunun sindiği yüzüne baktı. Ne olacaktı bilmiyordu, nasıl gidecekti bilmiyordu. Her şey karmakarışık olmuştu. Konuşmaya dahi korkar olmuşlardı birbirlerini susmadan dinlemek isteyen çift. Aralarındaki asılı kelimeler sallanıyordu.

"Seher..." dedi Erdem, Seher gözlerini kapattı. Erdem onun kirpiklerinin titreyişini yüreği titreyerek seyretti.

"İçim yanıyor," dedi Seher, konuşmamanın verdiği kurulukla sesi çatallı çıkmıştı. Ardı ardına yutkundu. Dişlerini sıktı. "Öyle bir öfke kaynıyor ki içimde her yeri yakıp yıkasım var."

"Tutma kendini," dedi Erdem yumuşacık bir sesle. Tereddütle yaklaştı ona, elini tutup sıktı. "İçine atma."

Seher elini usulca çekti. Geçmişini hatırlamak onu sarssa da dün olan olay daha çok yıkmıştı onu.

"En ince detayına kadar planlamışlar. Biz bu nefret karşısında ne yapabiliriz?"

Tüm baskın duygularından daha ürkütücü olan yüreğine kök salan bu dinmeyen nefretti.

"Beni iş için kullanmalarını tercih ederdim. En azından derdim ki para hırsı, mevki hırsı var insanlarda. Elde ettikten sonra uğraşmayacaklar bizimle. Güç için savaşan güç uğruna yenilir ama bunlarınki öyle değil. Saplantılı şekilde duyulan kin. Bu kadar güçlü iki duygunun birleşimi..."

Hayretle başını salladı Seher. Aklı almıyordu.

"Annem onunla evlenmedi diye otuz senedir... Erdem benim beynim patlayacak gibi oluyor. Doğduğum günden beri başıma gelen her şey bu yüzden. Bizim ayrı düşmemiz bu yüzden, bebeğimin katli bu yüzden. Oysa ne güzelmişiz biz. Nasıl mutluymuşuz..."

Sesi giderek kısıldı Seher'in. Erdem onu sarmalayamadı, yumruklarını sıktı.

"Ne yaparlarsa yapsınlar yüreğimizdeki aşkı zedeleyemezler."

Seher acıyla güldüğünde o acı Erdem'in yüreğine saplandı. Onu kaybetme korkusu tüm benliğini sardı.

"Zedelemediler mi?"

Erdem'in kaşları çatıldığında Seher'in dudaklarında cansız bir gülüş doğdu. Yorgun hissediyordu. Öfkeliydi, kırgındı, her şeye ve herkese karşı amansız bir nefreti vardı. Gökkuşağı gibi rengarenkken onu kapkaranlık etmişlerdi. Nikahına birkaç gün kala ayırmışlardı sevdiği adamdan. Kabullenemiyordu, asla kabullenemeyecekti.

Seher bu hayatta çok şey istememiş, çok hayal kurmamıştı. Onu gerçekten seven bir aile istemişti, bebekliğinden ayırmışlardı onu ailesinden. Sevdiği adamla mutlu olmak istemişti, hafızasını silmişlerdi ve onları ayırmışlardı. Çocuğuyla herkesten uzakta güvenli bir hayatı olsun istemişti, canice sökmüşlerdi içinden.

YÜREKSİZ ADAM -TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin