Bölüm 13

2.8K 256 621
                                    

Selam! Ben geldim! Uzunca bir bölümle karşınızdayım. Umarım zevk alarak okursunuz. Bölümü kontrol etmeden atıyorum, hatam varsa affola. Sizi bölümle baş başa bırakıyorum. Bölüm sonunda görüşmek üzere! Bu arada 16K olmuşuz, çok teşekkürler. Seviliyorsunuz! 

13. Bölüm

İnsanın güveni bu şekilde kırılınca bir daha tamiri zordur.

İnsan kendine karşı inancını yitiriyor, herkesten şüphe duymaya başlıyor.

Nasip Niyete Vurgundur- Ethem Emin Nemutlu

Zafer ne demekti? TDK'ye göre zafer "savaşta kazanılan başarı," demekti. Başarı kazanmış mıydı Seher? Evet. Ama neden öyle hissetmiyordu? İçinde büyüyen bir endişe vardı. Ruhunu kemiren bir huzursuzluk vardı. Ödenmemiş bir bedeli vardı onun. Hiçbir kazanç bedelsiz olmazdı çünkü.

Biz bedeli seneler önce çok ağır bir şekilde ödedik.

Belki öyleydi ama oturmayan bir şey vardı. Onlar, Seher'in öldürdükleri bebeğini umursamazlardı. Onlar, kendilerine zarar geldiği için bedel ödetmek isterlerdi. Seher, onları tanıyordu. Onların kibirlerini, egolarını tanıyordu, onların bencilliklerini tanıyordu. Bunların kurbanı olmuştu Seher. Aptalca bir zafer uğruna harcanmıştı kendi de bebeği de. Bebeği toprağın altında nefes alamıyordu Seher ise toprağın üstünde nefes alamıyordu.

Günler geçmişti üstünden. Ölüm sessizliği vardı. Tek öğrendiği Yelda Hanım'a iddialar hakkında soruşturma açıldığıydı. Kanıtları vermesi için Cenk'e talimat vermişti ve süreci sessizce seyrediyorlardı. Ünal Bey elindeki tüm gücü karısı, daha doğrusu itibarı, kurtulsun diye kullanıyordu. Hapse girip girmemesi umurunda değildi Seher'in. O ölüm istiyordu. Onların Azrail'i olmak istiyordu ve bu ölüm acılar içinde olmasının hayalini kuruyordu her gün, her gece. O nasıl bebeğinin canı için boşa yalvardıysa, diğerleri de kendi canları için boşa yalvaracaktı.

Sabırlı biriydi Seher. Beklerdi. Onların acı içinde uzun zaman süründüklerini gördükten sonra acı içinde gebermelerini seyredecekti. Ona sidikli diyen Filiz'in kendi dışkısında boğulmasını büyük bir zevkle izleyecekti. Bu onu kötü mü yapıyordu? Yapsın! Umurunda dahi değildi Seher'in. İyilik ve kötülük insanların kendi çıkarlarına göre sınıflandırdıkları birer kavramlardı ne de olsa.

Terasta oturuyordu Seher. Hava soğuktu. Kış kendini göstermeye başlamıştı iyice. Kışı kendisi için severdi Seher, soğuğu severdi. Oldum olası sıcakla arası olmamıştı. Polarına sarılıp kahvesini içmeyi, gökyüzüne bakmayı severdi. Uzaktaki yıldızlar ve ay ona hep cazip gelmişti.

"Hasta olacaksın." Seher duyduğu sesle bakışlarını gökyüzünden çekip teyzesine yönlendirdi. Çok güzel bir kadındı Buket Hanım. Uzun, düz, kahverengi saçları vardı. Güzel yüz hatları vardı. Asil bir duruşu vardı. Elli dört yaşında olmasına rağmen olduğu yaştan daha genç gösteriyordu. Yürüyüşü bile kuğunun süzülmesini andırıyordu. Kadınlığının farkında olup onu kullanmayan biriydi.

"Tedbirliyim," diye cevap verdi Seher. Buket Hanım gülümseyip yanına oturdu onun. Elini bacağına koyup usulca sıktı.

"Orada mı hâlâ?" diye sordu ve gökyüzüne baktı. "Oradaymış."

"Beni izliyor." Buket Hanım yanında parlayan yıldıza baktı ve gülüşü buruklaştı. O da gençken gökyüzüne bakıp çocuğunun ve Cenk'in onu izlediğini düşünürdü.

"İzliyor," diye mırıldandı. Seher, onun gözlerinin buğulandığını gördü.

"Nasıl katlandın?" diye sordu Seher. Buket Hanım ona baktığında sorusunu genişletti. "Bunca yaşadığına nasıl dayandın? Bunca kaybı nasıl sindirebildin? Ben yapamıyorum. Benim yaşadıklarım senin yanında-"

YÜREKSİZ ADAM -TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin